Abdurrahman Qassemlu’nun Katledilmesinin 30. Yıldönümü

Bu olumsuz durumlar, gelişmeler  nasıl aşılabilir? Her şeyden önce Kürdlere/Kürdistan’a ilişkin tarihsel gelişmelerin, haksızlıkların bilincine varmak gerekir. Zaaflardan arınmak  gerekir.  Bölünme, parçalanma, paylaşılma süreçlerinin, haksızlıkların  bilincine varanlar, zaaflardan arınmaya çalışanlar düşmanlarına değil, birbirlerine taviz verme  gereği üzerinde durur. Birlikte hareket etmeye, güç olmaya çalışır. Kürd Kürde taviz verirse, Kürd Kürdle uzlaşırsa, sonuç olarak Kürdler büyür, Kürdistan büyür. Ama bir Kürd Kürdlere hasım güçlere taviz verir,  Kürdü arkasından hançerlerse, bu bütün Kürdlerde  onulmaz bir yara açar.

Ä°smail BeÅŸikci

08.07.2019, Pts | 05:59

Abdurrahman Qassemlu’nun Katledilmesinin 30. Yıldönümü
Makaleyi PaylaÅŸ

Bir ulus, bir ülke, tarihinin belirli bir aşamasında, bölünme, parçalanma, paylaşılma gibi operasyonlarla karşılaşırsa, bu, artık, o ulus ve o ülke üzerinde, kendini üreten, çoğaltan, yaygınlaştıran, derinleştiren bir etki yaratmaktadır. Bu operasyonlar o ulus için, o ülke için ölümcül bir durum ortaya koymaktadır. O ulusun bütün yaşam alanları, tarihi, kültürü, artık, egemen ulusun denetimi altına girmekte, sınırlanmaktadır, dejenerasyona uğramaktadır. Anadil yasakları, kültürel unsurların gaspı, bu süreçlerle beraber yürümektedir. Bu tür operasyonlarla karşılaşan bir ülke, bir ulus artık derlenip toparlanamamaktadır, kendini bulamamaktadır. Zihni dumura uğramaktadır. Kötürümleşmektedir. Daha sonra, çeşitli kesimlerde ödenen çok ağır bedellere rağmen kendini bulma, dirileşme gerçekleşememektedir.

Bölünen, parçalanan, paylaşılan, sadece toprak değildir, aşiretler de bölünmektedir, aileler de bölünmektedir, giderek siyasetler de bölünmektedir. Aynı aile içinde, kardeşler de bölünmektedir. Tutumlar, zihniyetler herşey bölünmektedir. Bu operasyonlar sürecinde, Kürdlere/Kürdistan’a hasım güçler, Kürdler arasındaki çok küçük çelişkileri bile büyütmekte, derinleştirmekte ve yaygınlaştırmaktadır. Bu güçler, Kürdlerin bir daha bir araya gelememeleri, bir güç oluşturamamaları için her türlü önlemi almaktadır. Kürdler, Kürdistan bu sürecin çok açık ve çarpıcı bir örneğidir. Bölünme, parçalanma ve paylaşılma ise bu süreci tetiklemektedir. Yaşanan zaaflar olumsuz süreçlerin tekrarını sağlamaktadır.

Kürdler/Kürdistan, 16. yüzyılın ilk çeyreğinde, 1514 Çaldıran Savaşı sürecinde, Osmanlı İmparatorluğu ve İran İmparatorluğu arasında bölünmüş, paylaşılmıştır. Bu paylaşım, fiili durum, 1639 Kasr-ı Şirin Anlaşması’yla kağıda geçirilmiştir. Bu yıllardan sonra, Osmanlı-İran savaşlarının tamamı Kürdistan’da gerçekleşmiştir. Yakılan- yıkılan her zaman Kürdistan olmuştur. Bu savaşlar sırasında her iki tarafın da, Kürdlerden oluşturdukları ordular vardır. Savaşlarda da bu ordular kullanılmaktadır. Kürdlerden oluşturulan bu ordulardan biri Osmanlı adına biri de İran adına savaşmaktadır. Osmanlı-İran savaşları hem Kürdistan’da gerçekleşmektedir, hem de savaşlarda, her zaman, Osmanlı ve İran komutanları nezaretinde, birbirleriyle vuruşturulanlar hep Kürdler olmuştur. Her iki taraf ta Kürdistan’ı tampon bölge olarak kullanmaktadır. Osmanlı-İran sınırlarında yer alan Kürd aşiretlerinin, bir o tarafa bir bu tarafa meyletmeleri çok trajik bir durumdur. Ehmedê Xani’yi anlamak önemlidir.

19. Yüzyılın ilk çeyreğinde, 1804-1813, 1826-1828 Rus-İran savaşları sonunda, gerçekleşen Gülistan Anlaşması’yla, İran egemenliğindeki Kürdistan’ın bir bölümü, Kuzey tarafları Rus İmparatorluğunun denetimi altına girmiştir. Çarlık Rusyasının, Kafkaslarda denetim kurmaya çalıştığı yıllar…

Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda kurulan Milletler Cemiyeti dönemindeyse, Osmanlı Devleti egemenliğindeki Kürdistan bir defa daha bölünmüş, parçalanmış ve paylaşılmıştır. Bu dönemde, dönemin iki emperyal gücü Büyük Britanya’nın ve Fransa’nın, bu süreçteki rolü büyüktür. Bu süreçte, dönemin iki emperyal gücünün, Yakındoğu’nun, Ortadoğu’nun iki köklü devletiyle çok yoğun bir ilişki içinde olduğunu görüyoruz. Bu dört güç, yani, Büyük Britanya, Fransa, Osmanlı Imparatorluğu ve İmparatorluğun devamı Yeni Türkiye Cumhuriyeti, İran imparatorluğu ve İmparatorluğun devamı Yeni İran Şahlığı işbirliği ve güçbirliği içinde, Kürdlerin, Kürdistan’ın üzerine çullanmışlardır. Yakındoğu’da ve Ortadoğu’da, Türk, Arap ve Fars yönetimlerinin, bu konuda Büyük Britanya ve Fransa’yla işbirliklerinin bilincine varmak önemlidir.

***

Ermenilerin de böyle bir sorunu vardır. Osmanlı Ermenistan’ı, Rus Ermenistan’ı, Ermenistan’ın iskeletini parçalamıştır. Ermenistan’ın, Kürdlerin durumundan farklı yönü, 1920’lerde, Ermenistan’ın doğusunun, Bolşevik yönetim tarafından devletleştirilmesidir. Böyle bir süreç yaşanmasaydı, Ermenistan’ın doğusunun da İttihatçılar tarafından baskı altına alınması söz konusu olabilirdi.

***

Birinci Dünya Savaşı sonlarını, Milletler Cemiyeti dönemini hatırlayalım. Bu dönem, Ulusların Kendi Geleceklerin Belirleme Hakkı’nın en çok konuşulduğu, tartışıldığı bir dönem. Sovyetler Birliği’nde, Lenin, Stalin, Trocky, ABD’de Başkan Wilson bu temel ilkenin yaşama geçmesi için çok çaba sarfediyordu.

Milletler Cemiyeti’nin, uluslararası barışı kurma amacıyla kurulduğu yine bilgilerimiz dahilindedir. Kürdistan’ın, Kürdlerin bölünmesinin, parçalanmasının, paylaşılmasının, böyle bir dönemde gerçekleşmiş olması dikkate değer bir konudur. Bu durumun Kürdler ve Kürdistan için çok büyük bir haksızlık olduğu, ölümcül olduğu açıktır. Kürdlerin, Kürdistan’ın, bölünmesi, parçalanması, paylaşılması, Milletler Cemiyeti’ni kurma anlayışıyla, Milletler Cemiyeti’nin amaçlarıyla çelişmektedir.

Bölünmenin, parçalanmanın, paylaşılmanın etkileri üzerinde de durmak gerekir. Bu, Kürdler arasında, bir insanın iskeletinin parçalanması, beyninin dağılması gibi bir sonuç ortaya koymuştur. Bunlar, Kürdler için şüphesiz çok ağır öldürücü bir durumdur. Uluslararası toplumun, Kürdleri böylesine bir haksızlıkla karşı karşıya bırakması da ayrıca üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu haksızlıkların yaşanmasında, , Kürdlerdeki zaafların çok büyük rol oynadığı bilinmektedir. Bu zaaflarında bilincinde olmak, zaaflardan arınmaya çalışmak çok önemli olmalıdır.

Örneğin, Kürdler, 50 milyonu aşkın nüfuslarıyla, hala, dünya uluslar ailesinin bir üyesi değildir. Nüfusları bir milyonu bile bulmayan halklar, devletler, Kürdlerin geleceğini belirlemeye çalışmaktadır. Kürdlere şu olmaz, bu olmaz, diye kararlar almakta, veya bu yolda alınan kararlara nüfusları bir milyonu bu devletler de imza koymaktadır. Kürdlerin geleceğinin, Kürdler tarafından belirlenmesinin engellenmesi için her türlü faaliyet yürütülmektedir. 1922-1923 Lozan görüşmelerini hatırlayalım. Lozan görüşmelerinin çok önemli bir yönü Kürdlerin geleceği üzerine kararlar alıp yaşama geçirmekti. Ama bu görüşmeler sürecinde Kürdler yoktu. Toplantılarda, Kürdlerin olmamasına, Kürdlerin temsil edilmemesine özen gösterilmişti.

Eğer bir devletininiz yoksa, kendinize ilişkin bir müze bile kuramazsınız. Kültürel değerlerin gaspına, yağmalanmasına engel olamazsınız. Atalarınızı anacak bir mezarlığınız bile olmaz…

Tarih bilinci, Toplum Bilinci

Fakat, Kürdlerin önemli bir kısmı, bu durumların, bu ilişkileri bilincince değildir. Bölünme, parçalanma ve paylaşılma konusunda tarih bilincinin ve toplum bilincinin geliştiği söylenemez. Güçlü bir tarih bilinci, toplum bilinci gelişmediği için Kürdler hala brakuji (kardeş katili) yaşıyor.

1978’de, yaz aylarında, Hakkari’de, Şemdinli kırsalında, KDP ve YNK peşmergelerinin karşılaşması, çatışmalar, Kürdlerde, tarih bilincinin ve toplum bilincinin gelişemediğini çok açık bir şekilde göstermektedir.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi alanında genel seçimler 30 Eylül 1018 tarihinde yapılmıştır. Kürdistan hükümeti, aylar süren görüşmelere, anlaşmalara rağmen, bu yazını yazıldığı günlere kadar (Haziran 2019 sonları, Temmuz başları ) hala kurulamamıştır. Artık o anlaşmaları, bir saat içinde, kolaylıkla ihlal edilebilir, ihlal edilebilecek metinler olarak okuyoruz.

1960’lardan bu tarafa süren bunca savaşın, ödenen çok ağır bedellerin Kürd ulus duygusu, Kürdistan duygusu yaratamaması, birlik duygusunu geliştirememesi çok şaşırtıcı bir durumdur. Ödenen bu çok ağır bedellerin uzlaşma kültürü yaratamaması dikkate değer bir durumdur. Halbuki bu mücadelenin 1960 önceleri de vardır. Hatta 200 yıldır sürdüğü de söylenebilir. Kürdistan’dan koparılan alanlardaysa, Kürdlere yapılan baskı, zulüm gittikçe artmaktadır. Güvenlik güçlerinin, ordu, polis birliklerinin gözler önünde Kürdlerin arazileri, ürünleri yakılmaktadır. Arap aileleri yerleştirmek için, devlet terörü eşliğinde Kürd köyleri boşaltılmaktadır. Kürd bölgelerini Araplaştırma yoğun, yaygın bir şekilde sürdürülmektedir. Kürdistan Bölgesel yönetimiyse, bu sürece karşı bir şey yapamamaktadır. Dokuz ayı aşkın bir zamandır hükümet bile kurulamaştır. Bütün bunlar, milli duygu eksikliğiyle çok yakından ilgilidir. Örgüt çıkarları her zaman, Kürdistan’ın genel çıkarlarının önünde tutulmaktadır.

Halepçe’de Soykırım, Abdurrahman Qassemlu, Vedat Aydın

1980’lerde, Kürdistan’ın güneyinde, Kürdler soykırımla karşılaştılar, 16 Mart 1988 Halepçe soykırımın doruk noktasıdır.

13 Temmuz 1989 tarihindeyse, KDP-İ Başkanı Abdurrahman Qassemlu (1930-1989) ve arkadaşları, Fadıl Resul ve Abdullah Qaderi-Azar, Viyana’da, İranlı ajanlar tarafından katledildi. Bu kişiler, KDP-İ’nin Avrupa sorumlusuydular.

5 Temmuz 1991’de Vedat Aydın katledildi. Bakur’da, ‘Faili Meçhul Cnayetler’in Vedat Aydın’ın katledilmesiyle başladığı söylenebilir.

Eylül 1992’de, Berlin’de, bir restoranda, Abdurrahman Qassemlu’dan sonra, KDP-İ Başkanlığına getirilen Dr. Sadık Şerefkendi ve arkadaşları Fattah Abdoli, Homayoun Ardalan ve Nuri Dehkurdi, yine İranlı ajanlar tarafından katledildi.

1992 sonlarında, Kürdistan’ın güneyinde, PKK gerillaları ile KDPli ve YNKli peşmergeler arasında uzun süre devam eden çatışmalar gerçekleşti. Bunu brakuji olarak adlandırmak gerekir.

1996-1998 yılları arasında, KDPli ve YNKli peşmergeler arasında çatışmalar yaşandı. Bu da brakujiydi. Bütün bu çatışmalarda, binlerce ölümün meydana geldiği de bilinmektedir.

Bütün bu süreçlerin Kürdler arasında birlik yaratamaması, Kürdler arasında birlik duygusunun gelişmemesi, uzlaşma kültürünün yaratılamaması üzerinde durulması gereken bir konudur. Süleymaniye Merkez Güvenlik Karargahı’nda yaşananların, Kürdler arasında birlik duygusunun gelişmesini sağlayamaması yine öyle…

Son yirmi yıldır, PKK/KCK tarafından geliştirilen Barzani karşıtlığı, Kürd bayrağı karşıtlığı da, üzerinde durulması gereken bir süreçtir. Türk soluyla ilişkilerin gelişmesinin, bu süreci yoğunlaştırdığı da bilinmektedir. 49’lar, 23’ler, DDKO, 78’li Kürdler, PKK gibi süreçlerin, Mele Mustafa Barzani, Kürdistan Demokrat Partisi odak noktasında değerlendirilmesi önemli olacaktır.

Bütün bu olumsuz süreçlerin, yaratılan, sürdürülmeye çalışılan çelişmelerin, çatışmaların, sadece, Kürdlere hasım güçlerin işine yaradığı, onların çıkarlarına hizmet ettiği, Kürdlere, Kürdistan’a hiçbir yararının olmadığı, ayrıca, Kürdleri daha mağdur ettiği de bilinmektedir.

***

Bu yazıda, KDP-İ liderlerinin katledilmeleriyle ilgili sürece biraz daha yakından bakmanın gerekli olduğu kanısındayım.

Abdurrahman Qassemlu, 13 Temmuz 1989’da, Viyana’da, bir evde, bir apartman dairesinde, İran’dan, devlet ve hükümetin, görüşmeler için gönderdiği ajanlar tarafından katledildi. Katliam, görüşmelerin başlamasının ilk dakikalarında gerçekleşti.

Abdurrahman Qassemlu ve arkadaşlarının katledenler çok kısa bir zamanda evi, apartman dairesini terkettiler. Apartmanı terkederken herhangi bir engelle, takibatla karşılaşmadılar. Viyana polisi, bu katilleri yakalamak için hiçbir çaba sarfetmedi. Katiller çok kısa bir zamanda Viyana’yı da terkettiler. Çok kısa bir zamanda, Avusturya’yı da terkedip İran’a ulaştılar. İran’da, devlet ve hükümet ve basın tarafında kahramanlar gibi karşılandılar. Katiller Viyana’yı terkederken de, Avusturya’yı terkederken de herhangi bir engelle, takibatla karşılaşmadılar.

Viyana polisi, katilleri yakalamak için hiçbir çaba sarfetmediği gibi, Viyana savcısı da bu katliam ile ilgili olarak bir ceza davası açmadı. Kürdler, bu katliamla ilgili olarak soruşturma açılması, ceza davası açılması konusunda çok büyük çaba sarfetti. Buna rağmen Viyana savcısı, bu istemlere, baskılara rağmen ceza davası açmama konusunda özen gösterdi.
Abdurrahman Qasemlu’nun eşi Helena Krulich, Fransa, Almanya, İtalya, İsveç vs. Cumhurbaşkanlarını, ABD Başkanı’nı, İngiltere Başbakanı’nı ziyaret ederek, Avusturya’da, Viyana’da bir ceza davası açılması konusunda yardımlarını istedi. Buna rağmen Viyana’da bu konuyla ilgili bir ceza davası açılmadı. Ceza davasının açılmamasının tek nedeni, Avusturya’nın, İranla ticari ve diplomatik ilişkilerini, pürüssüz bir şekilde sürdürmek isteğiydi. Avusturya bu katliamla ilgili, gözaltılar, tutuklamalar vs. yaparsak, ceza davası açarsak, İranla ticari ve diplomatik ilişkilerimiz bozulur, diye düşünüyordu. Kürdlerin hakları, özgürlükleri, Kürdlere, Kürdistan’a yapılan haksızlıklar hiç umurunda değildi. Kürdlerin yaşadığı soykırım bile batılı demokratik devletleri harekete geçiremiyordu.

Bütün bunlar, şunu gösteriyor. 1920’lerde, Milletler Cemiyeti döneminde, Yakındoğu’da, Ortadoğu’da bir statüko kurulmuş. Bu statüko Kürdlere, Kürdistan’a bir statü vermiyor. Kürdler, Kürdistan, bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmış. Her parçada da, Kürdleri, adıyla, diliyle, kültürüyle, tarihten, yeryüzünden silmek gibi bir politika uygulanıyor. Yukarıda vurgulanan operasyonlar ise, haksızlıkların hala sürüp gittiğini gösteriyor.

Bu çerçevede, 25 Eylül 2017 referandumunu, yüzde 72 katılım ve yüzde 93 onayı, buna rağmen gelişen 16 Ekim 2017 darbesini de unutmamak gerekir. Bu süreçte, Kürdistan’a komşu devletlerin, büyük devletlerin anti-Kürd tutumlarını da irdelemek bu tutumların bilincine varmak önemli olmalıdır.

Bu politikanın, Kürdlere, Kürdistan’a karşı çok haksız bir politika olduğu açıktır. Bu, bir insanın iskeletinin parçalanması, beyninin dağılması gibi bir sonuç ortaya çıkardığını sürekli olarak vurgulamak gerekir…

Abdurrahman Qasemlu ve arkadaşlarının katledilmesi, 13 Temmuz 1989’da gerçekleşmişti. 16 Mart 1988’de de Halepçe’de Kürd soykırımı yaşanmıştı. 17 Eylül 1992 tarihinde de, Berlin’de, bir restoranda , Abdurrahman Qasemlu’dan sonra, KDP- İ Başkanı olan Dr. Sadık Şerefkendi ve arkadaşları, yine, İran’dan, devlet ve hükümet tarafından gönderilen ajanlar tarafından katledilmişti. . Batılı demokrasilerin tutumu da hala, bu haksızlıkları, bu süreci sürdürme yolundadır. Kürdlere, Kürdistan’a yapılan haksızlıkların hala sürüp gitmesi, elbette, Kürdlere birşeyler söylemelidir, Kürdleri düşündürmelidir Bütün bu katliamlara rağmen, Kürdler arasında brukujinin yaşanması ise, Kürdlerin çok büyük bir zaafına ortaya koymaktadır. Kürdlere hasım güçler, Kürdlerin bu zaafından yararlanarak, kendi ekonomik ve politik çıkarları doğrultusunda, Kürdleri istediği gibi yönetebilmektedir. Brakujiden uzak durmak önemlidir. Brakujiden uzak durmak önemli olduğu gibi, bu tür süreçlere zemin hazırlayacak tahriklerden de uzak durmak gerektiği açıktır.

Abdurrahman Quasemlu’nun katledilesinin otuzun yılında, Muhammed Gazi ve arkadaşlarını, Dr. Abdurrahman Qassemlu ve arkadaşlarını, Dr. Sadık Şerefkendi ve arkadaşlarını, bütün Kürdistan şehitlerini sevgiyle anıyorum.

***

Bu olumsuz durumlar, gelişmeler nasıl aşılabilir? Her şeyden önce Kürdlere/Kürdistan’a ilişkin tarihsel gelişmelerin, haksızlıkların bilincine varmak gerekir. Zaaflardan arınmak gerekir. Bölünme, parçalanma, paylaşılma süreçlerinin, haksızlıkların bilincine varanlar, zaaflardan arınmaya çalışanlar düşmanlarına değil, birbirlerine taviz verme gereği üzerinde durur. Birlikte hareket etmeye, güç olmaya çalışır. Kürd Kürde taviz verirse, Kürd Kürdle uzlaşırsa, sonuç olarak Kürdler büyür, Kürdistan büyür. Ama bir Kürd Kürdlere hasım güçlere taviz verir, Kürdü arkasından hançerlerse, bu bütün Kürdlerde onulmaz bir yara açar. Bütün bu konular konusunda toplum bilincini, tarih bilincini geliştirmek, uzlaşma kültürünü geliştirmeye çalışmak eğitim programlarını bu yönde hazırlamak önemli olmalıdır.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi için söylenmesi gereken ise şudur: Kısa zamanda ordunun ve maliyenin birleştirilmesi, merkezi bir ordunun, merkezi bir maliyenin kurulması gerekir. Siyasal partilere bağlı ordularla, siyasal partilere bağlı maliyelerle, Kürdistan ciddi kazanım sahibi olamaz.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
9066 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:51:25

Ä°smail BeÅŸikci

Yazarın Önceki Yazıları

Son Gelişmeler Üzerine Türkiye’de Üniversite İbrahim Kaypakkaya Anması Değinmeler 3 Kürdistan'a Sor Malazgirt ve Kürtler Kurdiana Düğümü Kemalizm ve Kürd Ulusal Sorunu IV Köklere Yolculuk Toprak Temelli Milliyetçilik Kürdlerin Geleceği Konusunda Birkaç Söz Antik Kürdistan Din Ve Bilim Karakoçan (Dep) ve Yayladere (Holhol) İle İlgili İki Kitap Uludere (x) Newroz 2024 Akre Üç Kitap Hazro Beyleri Simurglar Mehmet Bayrak’ın Kürt Kimliği Mücadelesi Şeyh Said Direnişi İle İlgili İki Kitap Diyarbakır Kitap Fuarı 2023 Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi Ehmedê Xanî’nin Hatırası Üzerine Abdurrahman Önen-Erdnîgarîya Kurdistanê Kürtler ve Güller Cilt 3 ‘49’lar’, ‘55’ler’, ‘23’ler’ … 'Yaşamın Kıyısında' Behdinan, Barzan, Milli Lider Suyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler(II) Suyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler Yüzüncü Yılında Lozan Antlaşması Son Kız ‘Deniz’in Ütopyası’ Üzerine Rudaw TV Stockholm Kürd Sürgün Müzesi Üzerine Düşünceler Lozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan II Lozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan Diaspora Kürdleri Mele Mıstefa Barzani Ulusal Müzesi Rovîyê Xasûk Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi III Kendi Kendini Yönetme Hakkı ‘Ayrılıkçı Yazılar’ Peywend Yayınları Duhok Üniversitesi’nin 30. Yılı Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne II Kürtçülük Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne Kürd Aydınları II Bedirhan Epözdemir’in Anıları Seyidlik-Şeriflik Kürdizade Ahmed Ramiz Medreseler-Üniversiteler Medya Kitabevi Birleşmiş Milletler ve Kürdler Mülteci Yaşamlar Öncü Bir Kürt Aydını 59 Yıl Sonra Şemdinli Kemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu III Ortadoğu Bir Ailenin Son 200 Yıllık Tarihi Tarih Okumaları, Kürdlerin Hikayesi Hewler’de, Soran’da ve Cambridge Koleji’nde Konferans Theodor Herzl Bize Ne Anlatıyor? Aforizmalar Son Yolcu Irkçılık Hakkında … Aydınlar Hakkında… Latife Fegan’ın Anıları Adil Yargılama/Yargılanma Mümkün mü? Kürd Aydınları İlim-Bilim Kürdçe Derslerinin Önemi Yaş 83…* Mezopotamya Uygarlığında Hakkari Kemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu - II Bediüzzaman’ın Hançeri Doğu-Güneydoğu Dernekleri Platformu* Destar Kitap-Kafe Kürdistan’ın Güney'ine Seyahat Kürd Tarihinin Yazılı Ana Kaynakları Bingöl-Van Gezi İzlenimleri Göbekli Tepe Hakkında… Güvenlik Munzur Çem’in Anıları Derve Cendere II Saatin İçindeki Sır Mehmet Öncü Kitapları Zarema, Yahudi Devleti Juli’nin Sesi ‘Ateşte Doğanlar’ Kadri Hoca… Kürt Hâkim Alevilik Üzerine II ‘Aleviler ve Sosyalistler’ Kitabı Üzerine Uygur Türkleri Başkanlık Seçimleri, ABD Üniversite Raporu OFra Bengio’nun Kürd Liderlere Eleştirisi Dr. Said Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Maaş Sorunu… Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde PKK-Haşdi Şabi İşbirliği Ama Onlar Kardeştiler… Mustafa Suphi ‘Kürdistan Ortadoğu’nun Polonya’sıdır’ İSkan Tolun II Kürt Dil Hareketi (Harekata Zımanê Kurdî) II ‘Doğumun Ölümü’ Kürt Dil Hareketi (Hereketa Zimanê Kurdî) Kürdistan Bayrağı’nın ve KDP Binasının Yakılması Üzerine… Ermeniler, Kürdler, Azeriler Devrimci Doğu Kültür Ocakları Eylül 2020 Kürdler-Kürdistan Bir AİHM Başkanı Halepçe arşivlerinin yakılması ve KDP’ye saldırı Devran İskan Tolun Woodrow Wilson Harf Devrimi’nin Kürdler İçin Anlamı Mehmet Elbistan Kürtler, Şehir Şehirlileşme ‘Kürt Çalışmaları…’ Zini Gediği Katliamı Kürd Tarihini Kürdlerin Yazması… ‘Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’ II ’Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’ Değinmeler-2 Irkçılık Üzerine Seyid Ahmed Cebari Şengal, Afrin Mustafa Selîmî Kemalizm ve Kürd Ulusal Sorunu Orhan Kotan’ın Şiiri Leylan - II Kürt Meselesiyle İlgili Bir Projen Var mı? Leylan Xwebûn Orta Karadeniz’de Etnisite İlişkileri Alevilik Üzerine… Güvenli Bölge Duvarımızı Yapamadık… Doktor Said Alevilik ve Tarihi Bitlis ve Ahalisi 1916 Kürd Tehciri Bir Diplomatın Anıları Xızır Nasıl Ali Oldu? Kürd Tarihi Üzerine Gözlemler Adıyla Çağırmak Kürdistan’ın Güneyinde Soykırım Kürdlerin Tarihi Milliyetçilik Üzerine Hong Kong, Kürdistan ‘Kürtlerle Türkler’ Ortadoğu’da Devletlerin Kurulması Üniversitenin Bilim Anlayışında Temel Sorunlar Cumhuriyet, 19 Mayıs 2019 'Özgürlük İçin Sanat' Helsinki’de Sosyal Forum Teknoloji, Bilim, Eğitim Milletler Cemiyeti Döneminde Kürdler/Kürdistan Hewler - Duhok - Zaho Bir Tartışma Üzerine… Dönemin Romanları Eleştirilerin İzinde Rêya Heqîyê (Alevilik) ABD Ziyareti - IV ABD Ziyareti - III ABD Ziyareti - II ABD Ziyareti - I Berlin’de Dersim 37-38 Paneli Başur’da Siyaset Duhok-Hewlêr Gezisi Kürdçe Yasaklarının İşlevi ‘Aleviliğin Doğuşu’ II ‘Kimliksiz Çığlıklar’ Türkiye’de Adalet Arayışları 'Aleviliğin Doğuşu' Kürdlere Soykırım… Moskova’da Kürd Konferansı Cevat Geray’a Sevgi… Bilim Ahlakı Mahallenin Arkadaşları Selahattin Demirtaş’ın Şarkısı Canip Yıldırım Kütüphanesi Devşirmeler ve Devletsizler Dağ Kavmi - II Adaylar… Dağ Kavmi -I Geleceğini Belirleme Hakkı ve Kürdler Farhad Daftary, Şiilik Alevilik Şiizm ‘Türklük Sözleşmesi’ Timure Halil Hakkında … Düşmanlarını Sevindiren Bir Halk… Celal Talabani... Kürdler Zoru Başardı… Bağımsızlık... Güvenlik... Domino Etkisi Referandum-Bağımsızlık Tartışmaları Danimarka Seyahati Sekesûr’da Kürd-Alevi Soykırımı İnsanlık Araştırmaları Merkezi Fahriye Adsay’ın Eleştirileri Üzerine… Bir Kürd... İki Kürd... Üç Kürd Yezda... Ermeniler, Kürdler… Yeni Bir KDP Kurma Çalışmaları Hasta Adam Avustralya Gezisi Hayatımdan Kesitler Birey Toplum İlişkileri Peşmergelik Yüce Bir Değerdir Kaderine Küsmek Kürd Halkının, Kürdistan’ın Başı Sağolsun… Kürdistan’ın Hayırlı Evladı Doktor Said Suriyeli Mülteciler Parlamento Milli Düşünce Sempozyumu Desmond Fernandes Kürtlerin Bulunduğu Ülkeler Bölünemez!... Kürtler Ne İstiyor? Eşkiya 28 Devlet Bağımsız Kürdistan’ı Tanımayacak... Devlet, İslam, Kürdler ve Darbe Pencinarîler II Pencinarîler I Azim... 'Afrika Edebiyatı' Üzerine… Yaresan (Ehl-i Hak) Rêya Heqîyê, Ezdan Zağros’un Ötesine… Süleymaniye Merkez Güvenlik Karargahı 'Peçar Tenkil Harekatı/1927' Üzerine Birkaç Söz İttifaklar Mahmut Yeşil’e Sevgi… Tunceli Kanunu, Getirdiği Esaslar ve Devletin Asimilasyon Planları Yakındoğu’nun İmhası ve Pontus Sorunu Keşiş’in Torunları Dersimli Ermeniler Anlıyorum Ama Konuşamıyorum 1128 Akademisyen Yaşar Kaya Alevilik... Elveda Güzel Vatanım Alevilerin Kitabı Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan III Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan II Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan (I) Komkurd-An Nelson Mandela - Aziz Sancar Barış, Yüzleşme, Müzakere İBV Hewler Temsilciliği 558. Oturma Şengal’i Ziyaret Şengal TBMM Kürdlerde/Kürdistan’da Ana Sorun Özyönetim Üzerine... Norveç Seyahati Alaine Tuoraine’e Eleştiri Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Yönetim Zaafları Güneşin Krallığı Keyakisar Barzani bir dönem daha görevde kalmalıdır Temel şart Kürdistan Ordusu! Girê Spî'nin Kurtarılması... Üniversitenin Ana Sorunu Mardin: Hüzünlü Kent Alevilik-Müslümanlık Osmanlılar ve Acemler Arasında Kürdler İslam’ın barış, huzur, adalet ve eşitlik anlayışı Kerbela’da son buldu Kürd Kültürü Neden Yağmalanıyor? Kürd Êzidîlerin Azizesi 'Begê' İki Olay Üzerine Düşünceler Barış ve Çözüm Süreci - III Eleştiriler Ev Jin û Mêrê bi Maskê Barış ve Çözüm Süreci - II Murat Bozlak’a sevgiler... Barış ve Çözüm Süreci… Rejim, İslamileşme, Kürdler/Kürdistan Alman Şarkiyatçı Dr. Friç Soykırımlar ve Devletsiz Halklar IŞİD’in Zuhuru Şeyh Ahmet, IŞİD Saldırıları ve Osman Baliç'in Katili Ulusların Kendi Geleceklerini Tayin Hakkı ve Kürdler/Kürdistan Bitlis Anıları, 1960’lı Yıllarda Bitlis’de Yaşam Uluslararası Bitlis Sempozyumu Barzaniler Değinmeler İfade Özgürlüğü ve ABD Türk Siyasal Kültürü Üzerine… Birleşik Krallık, Fransa, Kürdler/Kürdistan Anti-Kürd Uluslar arası Nizam Kürd/Kürdistan incelemelerinde temel soru... Ulus İnşa Sürecinde Dilin Rolü Mustafa Barzani'yi sevgiyle anıyoruz Düşün Hayatında ve Edebiyatta Kurumlaşmalar Yakındoğu’nun İmhası,1915 Ermeni Soykırımı ve Hrant Dink’in Katledilmesi Resmi İdeolojinin Temel Özelliği Roboski – Goyiler Türk-İslam Sentezi ve Kürd Sorunu Kürdistan sorunu her şeyden önce duruş sorunudur Barış
x