Bilindiği üzere Kürdistan topraklarının dört sömürgeci devlet (TÜRKİYE, İRAN, IRAK VE SURİYE) tarafından paylaşılarak işgal edilmesinden sonra, Kürdler yaşadıkları topraklarda tüm hakları gasp edilerek köle durumuna düşürülmüşlerdir. Kürdler kendilerine reva görülen bu insanlık dışı haksızlığa karşı, tarihin farklı dönemlerinde farklı öncülük ve örgütlenmeler vasıtasıyla kendi vatanlarını özgürleştirmek üzere bedelleri oldukça büyük ve uzun erimli bir mücadeleyi günümüze kadar sürdürmektedirler.
Kürd Halkının sömürgeciler tarafından işgal edilmiş topraklarında ki özgürlük mücadelelerinin başlıcaları kuzeyde Koçgiri, Şexh Said, Ağrı, Dersim, Doğuda Sımko, Mahabad, Güneyde Rawanduz, Şexh Mahmut Berzenci, Mustafa Barzani, Güneybatıda Amude ve Rojawa isyanları veya direnişleri olarak bilinmektedir. Bahsi geçen bu isyan ve direnişlerin tümünde dört parça Kürdistan’lılardan katılım ve şehadetlerin yaşandığı da Kürd’lere ait arşivlerde geçmekte hatta bu mücadelelere katılmış insanlar az da olsa günümüzde bizlerin arasında yaşamaktadırlar.
Her ne kadar bahsi geçen bu başkaldırı ve direnişler Kürdistan coğrafyasında ki düşman işgallerini ortadan kaldıramamış veya Kürdlerin hayal ettikleri devletlerini kurmasını sağlayamamış olsa da, geçmişte verilmiş bu zorlu ve onurlu mücadeleler, Kürdlerin yeni nesil gençlerinin günümüzde vermekte oldukları mücadeleye önemli bir alt yapı ve kılavuzluk sağladığı gibi, düşmanlarımıza da Kürdistan topraklarının ila nihaye işgal altında tutulamayacağının mesajını vermektedir.
Kürdlerin özgürlüğü ve hayalini kurduğumuz Kürdistan’ın bağımsızlığı uğruna verilen bunca mücadele, ödenen ağır bedellere ve edinilmiş büyük tecrübelere rağmen, Kürdlerin özelliklede Kürd siyasi çevrelerinin, ceberut sömürgecilere karşı kendi aralarındaki birliklerini sağlayamamış olmalarını normal bir akılla ve doğru bir siyasi perspektifle tarif edebilmek mümkün değildir.
İran mollaları tarafından her gün birkaç Yurtsever Kürd gencinin iplerde sallandırılmasına, Güneyde vahşi IŞİD örgütüne karşı mücadelede her gün onlarca Peşmergenin şehadetine, Güneybatı Kürdistan’da verilen savaşta yine onlarca Kürd savaşçısının toprağa düşmesine, Kuzey Kürdistan’da sömürgeci devletin insanlarımızı bodrumlarda yakarak katletmesine ve PKK’nin yanlış politikaları yüzünden, Kürdlerin yaşam alanlarını viraneye dönüştürülmesine rağmen, hala Kürdlerin kendi aralarında birliklerini sağlayamamış olmaları ve parti - grup çıkarlarını önceleyerek Kürdlerin çektiği acılara yeterince derman üretememelerini anlayabilmek mümkün değildir.
Velhasıl Kürdistan’ın dört parçasında farklı zorluk ve trajedilerin yaşandığı ve yine Kürd’lere büyük haksızlıkların yapıldığı günümüzde, yüz yılların mücadelesi ve yüz binlerin şehadetiyle, Güney Kürdistan’da yarı devlet pozisyonunda ki yapıya yönelik düşman saldırıları ve ekonomik ambargoların yanında birtakım Kürd siyasi yapılarının, Güney Kürdistan federe yapısını zora sokacak ve bağımsızlığa yönelik çabalarını engelleyecek hasmane davranış ve eylemlerini yurtseverlikle bağdaştırmak mümkün değildir.
Böylesine hassas bir süreç yaşanırken, Peşmergelerin ve şehit ailelerinin rızkının temin edildiği ve de başka bir alternatifin olmadığı bir dönemde, petrol boru hatlarına yönelik sabotajların yapılması asla kabul edilir bir durum olmadığı gibi, böylesine sekter ve hasmane bir tutum içerisinde olanlara da uzun vadede çok büyük onarılmaz zararlar vereceği gün gibi ortadadır.
Sonuç olarak, yüz yıllardan beri sürdürülmekte olan mücadelenin, Kürdlerin umutlarına cevap olabilmesi için, Kürd siyasi yapılarının kendi aralarında ki var olan sorunlarını demokratik diyalog yöntemleriyle çözerek, ya da birbirlerine karşı hasmane tutumlarından vazgeçerek sonuca ulaştırabilirler. Aksi davranış bir bütünen Kürd kazanımlarını yok edeceği gibi, mevcut siyasi yapıları da tarih önünde büyük bir vebal altında bırakacaktır.
Kürd halkının özgürlüğü ve Kürdistan’ın bağımsızlığının tek ve vazgeçilmez reçetesi; birlik, kendi içinde hoşgörü ve düşmanlarına karşı ortak dayanışma ve direnişle mümkün olacaktır.
HER BİJİ YEKİTİYA GELLE KURD…
21-02-2016 / İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.