8 Mart Dünya kadınlar gününde tüm kadınlara, bu paylaşımı acı duyarak yapıyorum. Tarih ve insanlık hem olumlu hem de olumsuzlukları ile bizler için binlerce derslik hikayeler bırakmışlardır. Bazen bir olay ya da bir insandan yola çıkarak bir destan yazılır yada bir roman. Kadınlar için kutsal olan bu tarihi günde böylesi bir yaşanmışlığın hatırlatılması olanlar ve olacakların daha bir dengede ve doğru yürütülmesi için gerekli olan yaklaşımları yaratmada bizlere yardımcı olacaklardır. İşte tarihte eşine az rastlanan bir kadın olayı ve bu olayın kadınlar için bir çıkış ve basamak olması ve sömürülmesi ile ezilmesinin de Son olması dileğimle…
Bugün bunu paylaştım. Umarım duyarlılığınızı depreştirmedim
8 Mart kutlu olsun. Kadınlar kutlu ve kutsal olsun...
Sarah Sartjie Hikayesi
Sarah Sartjie Baartman Afrika\'da doğmuş bir kız çocuğudur. Annesi onu doğururken ölünce Sarah\'ı babası büyütür. İngiliz sömürgecileri ile girdiği çatışmada babasını da kaybedince onu siyahi bir tüccar kendisine köle yapar.
Tüccarı ziyarete gelen bir İngiliz subayı Sarah\'ı satın alır. Çünkü Sarah\'ın bir özelliği vardır; kalçası ve vajinası çok büyüktür. Bu onun kabilesine has bir özelliktir. İngiliz subay bu özelliğinin Avrupa’daki eğlence mekanlarında ilgi çekeceğini düşünür. Onu alıp Londra\'ya götürür. Kâbus böylece başlamış olur.
Sarah Londra\'ya getirildiğinde 21 yaşındadır. Subay onu bir sirke satar. Yüzünü boyarlar, dar kıyafetler giydirip başına tüyler takarlar. Sirkte bir kafes içinde sergilenen Sarah Avrupalıları hayrete düşürür. Bir süre burada kaldıktan sonra müzeye götürülür. Camdan bir bölme içinde sergilenir. Avrupalı erkeklerin iştahı kabarır. Ona dokunmak isteyenlerin sayısı artınca camı kaldırırlar. Taciz edilir, vücuduna çöpler dürtülür. Kalçasının gerçek olduğunu anlamak isteyenler iğne batırıp bıçakla keserler. Acıdan bayılınca dinlenmeye alırlar. İngiliz burjuvasının eğlence kaynağı olur. Ayakta duramayacak kadar halsiz düşünce Paris\'teki bir sirke satarlar. Hayvan terbiyecileri onun üzerinde deneyler yaparlar. İşleri bitince onu satın almak isteyen bir bilim adamına verirler. Bilim adamı canlı canlı vücudundan parçalar alır. Onun vücudu üzerinden değerlendirmelerle Avrupa ırklarının üstünlüğünü öven bilimsel makaleler yazar. İşi bitince sokağa atar. Sokakta onu bulanlar uzun bir süre fahişe olarak çalıştırır.
Kaderi gibi kara bedeni daha fazla işkenceye dayanamaz; 1816 yılında Paris\'te ölür.
Ölümünün üzerinden 24 saat geçmeden cerrah George Cuvier tarafından vücudu yarılır. Beyni ve cinsel organı çıkarılarak İnsanlık Müzesi\'ne konur. Doldurulan vücudu ise 1974 yılına kadar halka açık bir sergide sergilenir. Nelson Mandela 90\'lı yıllarda bedeninin Güney Afrika’ya teslim edilmesi için girişimde bulunur ama sonuç alamaz. Daha sonra Diana Ferrusun yazdığı şiirin Fransa’da duyulmasıyla bedeni, vatanına iade edilir.
Sarah Baartman’a şiir
Seni eve götürmeye geldim
Eve, hatırlar mısın bozkırı?
Yemyeşil çimeni büyük meşe ağaçlarının altındaki
Hava serindir orada güneş de yakmaz.
Bir tepenin eteğine serdim yatağını
Battaniyen çalı çırpıyla ve nane yapraklarıyla çevrili,
Sarı beyaz çiçeklerle kaplı
Akarsuyun şarkısı işitiliyor
Çakıl taşlarının üstünden sekerek akarken.
Seni kaçırmaya geldim
Didikleyen gözlerinden
Karanlıkta yaşayan
İnsandan dönme canavarın
Emperyalizmin pençeleriyle
Senin bedenini parça parça kesip doğrayan
Senin ruhunu şeytanınkine benzeten
Bir de kendini yegâne tanrı ilan eden!
Senin ağrılı yüreğini ferahlatmaya geldim
Yorgun ruhuna kucağımı sunuyorum işte
Yüzünü avuçlarımla saklayacağım
Boynundaki çizgileri bir bir öpeceğim
Güzelliğinle gözlerim bayram edecek
ve sana şarkı söyleyeceğim
Sana huzur getirmeye geldim ya.
Seni eve götürmeye geldim
Kadim dağların adını haykırdığı.
Yatağını bir tepenin eteğine serdim,
Battaniyen çalı çırpıyla ve nane yapraklarıyla çevrili,
Sarı beyaz çiçeklerle kaplı
Seni eve götürmeye geldim
Sana şarkı söyleyeceğim
Bana huzur getirdin ya.
İşte insanlığı var eden bir kadının yaşamda var olma mücadelesi.
Ve Güçlü Kadın olmak hem çok zor hem de toplumda yeri yok. Güçlü kadınların çoğaldığı bir dünya umuduyla sevgiler
Kadınların vicdani duygularının dünyamıza hâkim olması dileğiyle güzel bir gün diliyorum.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.