Deyrezzor’da DSG–Koalisyon ortak devriyesi: Şam–Washington yakınlaşması sonrası yeni denklem mi?

ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon güçleri, Perşembe günü Deyrezzor’un doğu kırsalında Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile birlikte beş farklı noktada devriye gerçekleştirdi. Devriye, el-Ömer petrol sahasından başlayarak Baghuz kasabasına kadar uzandı. Operasyon boyunca savaş uçakları ve helikopterler bölge üzerinde devriye gezdi.

Yerel kaynaklara göre, devriye güzergâhı boyunca DSG ve Koalisyon birlikleri Abu Kemal Köprüsü, Baghuz Tepesi ve Susah hattında incelemelerde bulundu. Bu bölgeler, hem petrol altyapısının korunması hem de IŞİD hücrelerinin yeniden örgütlenme girişimlerinin engellenmesi açısından stratejik önem taşıyor.

Zamanlama dikkat çekiyor

Bu devriyelerin, Suriye’nin ABD öncülüğündeki koalisyona katılma kararının hemen ardından gelmesi dikkat çekti. Şam’ın bu adımı, Mart ayında imzalanan ve DSG’nin Suriye ordusuna ve devlet kurumlarına entegre edilmesini öngören “10 Mart Anlaşması” sürecinin hız kazandığına işaret ediyor.

Analistler, Deyrezzor’daki devriyelerin “sahada yeni bir koordinasyon dönemi”nin işareti olabileceğini belirtiyor. Uzun süredir ayrı eksenlerde hareket eden DSG ve Şam yönetimi, artık ABD’nin de onayladığı bir çerçevede yeniden yapılanma sürecine hazırlanıyor.

DSG için ‘güvence arayışı’

DSG açısından bu devriyeler, hem Şam’la yürütülen entegrasyon görüşmelerinde pazarlık gücünü artırma hem de sahadaki meşruiyetini koruma aracı olarak görülüyor.

Rojava merkezli gözlemciler, DSG’nin “ABD’nin desteğini tamamen yitirmeden Şam’la yeni bir denge kurma” stratejisi izlediğini vurguluyor.

Bölgedeki Kürt yetkililer ise ABD-Şam diyaloğunun, “Suriye’nin geleceğinde Kürtlerin konumunun belirlenmesi açısından” kritik olduğunu belirtiyor.

Üçlü denge dönemi

Deyrezzor’daki devriyeler, yalnızca bir güvenlik operasyonu değil; aynı zamanda Suriye’deki güç dengelerinin yeniden şekillendiğinin göstergesi.

Washington, Şam ve DSG arasında kurulan bu yeni üçlü denge, hem IŞİD sonrası düzenin çerçevesini hem de Suriye’nin kuzeydoğusundaki siyasi statünün geleceğini belirleyecek gibi görünüyor.