Kürdistan Bölgesi Diyanet İşleri Başkanlığı Yahudi İşleri Sorumlusu Şerzad Ömer Mamsani, dünyadaki tüm Yahudilerin Kürdistan’ın bağımsızlık refarandumunu desteklediğini söyledi.
Şerzad Ömer Mamsani, Kürdistan’daki tüm bileşenlerin referanduma destek vermesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
“Çok önceden referendum kararının alınması gerekiyordu. Aslında Irak, Kürdistan’ı işgal etmiştir. Kürdistan, İsrail ve diğer Yahudi lobileriyle referanduma destek amaçlı ortak bir açıklama yaparak, referandumun tarihi altın bir fırsat olduğunu ve Kürdistan’daki halkların kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olduğunu deklere ettik.
Irak’ın bütünlüğünden yana olan her şahıs, taraf ve devlet, Irak’ta gelecekte, ülkedeki bileşenlere karşı olabilecek katliam ve soykırımlardan sorumlu olacaktır. 100 yıllık bir tecrübeyle Irak’ın, başta Kürtler olmak üzere tüm bileşenler için bir ‘mezar’ olduğu ortaya çıkmıştır.
İlk önce Yahudiler Irak’tan çıkartıldı, daha sonra Feyli Kürtleri, sonra Kakayi Kürtlerin evleri köyleri yağmalandı. Sonra Zerdeştler, sonra 182 bin Müslüman Kürt katledildi, sonra 8 bin Barzani’yi, daha sonra ise Hristiyanlar, evleri ve köyleri yağmalanarak katledildi. Günümüzde de katledilenler Ezidi Kürtleri oldu.
Bizim için kimin soykırım yaptığı önemli değil. Çünkü Irak devleti ve IŞİD vardı. Saddam, IŞİD idi. El Kaide ve Maliki hatta Heşdi Şabi de IŞİD’dir. Bunların hepsi bir grup terörist ve amaçları Mezopotamya’daki asli unsurları soykırımlarla yok etmek.
Bu nedenle de Yahudi toplulukları ve Kürdistan Yahudi Temsilciliği olarak, Kürt liderlerin değil referandumla doğrudan Kürdistan’ın bağımsızlığını ilân ederek Irak’tan ayrılması gerekiyor.
Geçen yüzyılda eski ve yeni IŞİD mağduru bileşenler referandumdan yana. Ancak ne yazık ki, bir dönem BAAS sisteminden ve sonrasından yararlanan bazı şahıs ve oluşumların içindeki yetkililer ile Saddam sonrasındaki Irak’tan faydalananlar, referandumdan yana değiller.
Ya da Maliki ve IŞİD’in güdümünde ve Irak hükümetinin söylemlerini pekiştirenler, Kürdistan’ın bağımsızlığına karşı olup, referandumda ‘Hayır’ dan yana olabilirler. Herkes çok iyi biliyor ki, Irak tek parça gözükse de fiilen bölünmüştür.
“Yahudiler referandumu destekleyerek borçlarını ödesin”
Şerzad Ömer Mamsani, “Yahudiler referanduma destek faaliyetleri yürütüyor mu?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Bizler, dünyadaki tüm Yahudi toplulukları ve lobilerinden 2 bin 700 yıllık bir birliktelik için talepte bulunduk. Yahudilerden referanduma destek vermelerini talep ettik. Bu halkın (Kürtlerin) bir daha soykırıma uğramaması için dünyadaki tüm Yahudilerin referandumu destekleyerek, borçlarını ödemesi gerekiyor.
Şunu da unutmalayalım, ‘Beni İsrail’ kavminden olan 3 peygamberimizin mezarı Kürdistan’da bulunuyor. Danyal peygamberin mezarı Kerkük’te, Yunus peygamberin mezarı Musul’da ve Nahum peygamberin mezarı da Alkuş’tadır. Kürdistan’da 2 bin 700 yıllık bir tarihe sahip olan Yahudiler, şimdiye kadar sorunsuz bir şekilde Kürdistan’da yaşadılar.
Kutsal kitabına saygılı olan her Yahudi’nin, her 3 kutsal kitapta ‘Kutsal topraklar’ olarak nitelendirdiği Kürdistan’ın bağımsızlığını desteklemesi gerekiyor. Bizler Avrupa, Amerika ve dünyadaki tüm Yahudi lobilerinden, şimdiye kadar Yahudiler gibi kimsenin katline sebep olmayan bu halkı (Kürtleri) desteklemesini önemli olduğuna inanıyoruz, mücadelemiz de bu doğrultudadır.”
“Kürdistan’ı işgal ettiler”
Başta İran olmak üzere komşu devletlerin referanduma yönelik açıklamalarına ilişkin Yahudi Temsilcisi Mamsani, şunları dile getirdi:
“Türkiye, İran, Irak ve Suriye, Kürdistan’ı işgal edenlerdir. 21’nci yüzyılda 60 milyonluk bir halk, diktatör 4 devletin esaretinin altında bulunuyor. İran, Kürdistan devletinin varlığının kendisi için zarar olduğunun farkında. Günümüzde, sokaklarda Kürtçe eğitim talep eden Kürt gençlerini idam eden İran, yarın kurulacak bir Kürdistan devletinin varlığının kendisi için büyük zarar olacağının farkındadır.
Türkiye de uluslararası toplumun gözü önünde Kuzey Kürdistan’daki Kürt kent ve köylerini harabeye çevirerek, toplu katliamlar yapıp, her gün yeni sokağa çıkma yasağı ilan ediyor. Türkiye de Kürtlerin bir vücut bulması halinde, Kürtlere karşı insanlık dışı hareketlerde bulunamayacağını biliyor.
Üzücü olan, İran’ın referandum sürecini engellemeye çalışmasıdır. Bu tavrın Türkiye tarafından da gösterileceğine düşünmüyorum. Çünkü Türkiye kendi çıkarlarını düşünüyor ve İran’dan daha akıllıdır. İran klasik bir politika yürütüyor. İran, buranın (Kürdistan’ın) ikinci İsrail olacağını savunuyor. Hayır olmayacak. Burası Kürtlerin evidir, Irak’tan ayrılmak isteyenlerin, bedel verenlerin şehitlerin kararıdır. İran rüya görüyor.
Peki İran neden Irak’ı, Yemen’i ve Lübnan’ı işgal ediyor? Buraların 2’nci ve 3’üncü İran olacağını neden biz söylemiyoruz, onlar söylüyor. Neden bizim bunları söylemeye hakkımız olmasın da sadece onların olsun? İran’ın bir işgalci olarak bu süreçte başarılı olacağına inanmıyorum. İran, Kürdistan üzerinde hiçbir hakka sahip değildir.”
Tevrat’ta Musul geçiyor
Musul’un mevcut durumuna ilişkin ise Şerzad Ömer Mamsami, şunları kaydetti:
“Kutsal kitap Tevrat’a göre, Musul’un 2 bin 700 yıl önce ortadan kaldırılması ve yerle bir olması gerektiğini öngörüyor. Musul’un yolsuzluk, pislik, kan dökme ve insanlık dışı her muamelenin kaynağı olarak görülmesinden dolayı ortadan kaldırılması gerektiği belirtiliyor. Bu öngörünün yerine gelmesinden dolayı üzüntü duyuyoruz. Musul kalmadı. Musul’da iyi bir gelecek görmüyoruz.
Kürtler, Hristiyanlarla, Ezidiler ve diğer bileşenlerin İran’ın oyununa gelmemesi halinde, Musul’un geleceğinden umutluyuz. Bizler de Musul’da hakkımızı talep ediyoruz. Söz konusu bölgelerde çok sayıda menkul ve gayrı menkullerimiz kaldı. Çok sayıda halkımız Saddam döneminde söz konusu bölgelerde idam edildi.
Bu sefer bizlerin süreçte olmamasına izin vermeyeceğiz. Çektiklerimizin tazminatla karşılanması gerekiyor. Şimdi halihazırda Musul’da hiçkimse bir konuma sahip değildir. Belki dünyadaki ülkelerin Musulluların çıkarları adına kendi çıkarları doğrultusunda, istihbaratların merkezi haline gelmiş durumdadır.”
Mamsani, referanduma ilişkin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kürdistan’da bazı kesimlerin referandum karşıtı, Kürdistan halklarının kendi kaderini belirlemesine karşın hoş olmayan sesler çıkardığını ve kampanyalar yürüttüğünü görüyoruz. Bize göre, bu tür girişimlerde bulunanlar, yüzyıllara ihanet ediyor. Qazi Muhammed, Şeyh Said’i Piran, Şeyh Mahmud Hefid, Ölümsüz Barzani ve Sayın Öcalan’a ihanet etmiş oluyorlar.
Geçmiş ve gelecekteki tüm Kürt liderlerine ihanet ediyorlar. Çünkü zikrettiğim bu isimler, kendi dönemlerinde bağımsız Kürdistan’a karşı olan herkesin ihanet etmiş olduğunu savunuyorlardı. Her birinin el yazmaları ve söylemleri bulunuyor. Bu ülke için canlarını feda edenlerin hepsinin tek amacı, Kürtlerin kendi devletlerinin sahibi olmasıdır. Yoksa kendilerini her gün başka bir kadere terkeden Irak’a bağlı olmak için bedel vermediler.
Bizler Yahudiler olarak, bölgedeki tüm özgürlük savunucularından, tüm şahsiyetlere, insan hakları savunucuları, aktivist ve tüm din adamlarına bu halkın tekrar katledilmemesi, soykırıma uğramaması ve esaret altına alınmaması için tarihi sorumluluğumuzu yerine getirerek, 25 Eylül’de referanduma destek vermeleri çağrısında bulunuyoruz.\"
“İsrail’i Kürtler kurdu”
İsrail yanlısı olsun veya olmasın dünyadaki tüm Yahudilerin içtenlikle Kürtlerin yanında olduğunu dile getiren Mamsani, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kürtler ve Yahudiler sürekli ilişkilere sahiptir. Kürt ve Yahudilerin 2 bin 700 yıllık tarihinde bir kez savaş yaşandı. O da PKK’nin Arapların çıkarları için İsrail ile savaşmasıdır. Onun dışında Kürtler ve Yahudiler arasında tek bir ölüm olmadı.
Biliyor musunuz? İsrail’i Kürtler kurdu. Evet kuruluş kararını İsrail verdi. Ancak devlet ve savaş nitelemesinde Kürtler İsrail’i kurdu. Kürtler İsrail’in sınırlarını korudu. Bütün bunları İsrail’de Kürtler yaptı. Bunun içinde Kürtler, İsrail’de öncelikli bir konumdadır. Bunun için de dünyadaki tüm Yahudiler, Kürtlerin mukaddes bir halk olduğunu düşünüyorlar.
Güçlü bir devlet hangi kıstaslar üzerinde kuruluyor? Fikir, para ve güç. Kürtlerin gücü var, peşmerge...Parası var petrol...Ancak Kürtlerin fikirsel anlamda gelişkin değiller. Bu anlamda gelişkin olsalardı, Bağdat’taki bazı Kürtler gibi referandum kartşıtlığını savunmazlardı. Fikir var ancak ihanet fikri daha güçlü.”