Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Politbürosu, 75’inci kuruluş yıl dönümüne ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Mele Mustafa Barzani ve Kürt halkına gönül vermiş bir grubun aydınlık düşüncesi etrafında kurulan KDP’nin Kürdistan’ı saran “ümitsizlik iklimini dağıttığına” ve “Kürt halkının evlatlarının yüreğinde ümit ışığı yaktığına” vurgu yapılan açıklamada, partinin Kürdistan’daki tüm güç, siyasi, kültürel ve toplumsal yapıları demokrasi, hoşgörü ve birlikte yaşam ruhu etrafında topladığı ifade edildi.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Kürdistan Demokrat Partisi, Kürdistan’da özgürlük mücadelesinin temel yöntemlerini yeniden belirlemiş, ulusal ve milliyetçi bilinçte farklı bir aşamaya geçilmiş, baştan başa Kürdistan’da yeni bir dünya görüşü ortaya çıkmıştır. Tüm ideolojik, ulusal ve dini farklılıklar içerisinde milliyetçi bir irade zemini yaratarak her bir Kürdistan vatandaşının ulusal kurtuluş mücadelesi etrafında onuruna ve ulusal davasına sahip çıkmasına vesile olmuştur.
Kürdistan Demokrat Partisi kuruluşundan bu yana, içeride Kürdistan halkının birliğini ve yek vücut olmasını en güçlü silah olarak benimsemiş, Irak ile barış ve diyaloğu ise Kürdistan halkının haklarını elde etmenin en temel yöntemi olarak görmüştür. Bu temelde, KDP ve Ölümsüz Barzani (Mele Mustafa Barzani), 14 Temmuz 1959’deki devrimi ve ‘Irak Kürt ve Arapların ortak vatanıdır’ diyen dönemin Irak anayasasını olumlu karşılamıştır. Ancak, karşı taraf belirli bir kaç sebepten ötürü, anayasanın en temel ilkesinden geri adım atınca, KDP büyük Eylül Devrimi’ne öncülük etmiş, 11 Mart 1970 Antlaşmasına kadarki 9 yıllık süreçte Peşmerge mücadelesini sürdürmüştür. Bu anlaşma ile tüm etnik ve dini farklılıkları ile birlikte Kürdistan vatandaşlarının hakları garanti edilmiş ve tüm Kürdistan’da Kürt ulusal haklarının kabul edilmesi adına ilk kazanım olmuştur. Yine, Kürt ve Kürdistan’ı inkar eden düşmanlara karşı verilen mücadele Kürt ve Kürdistan adına yeni bir siyasi mücadeleye evrilmiştir.”
KDP’nin sonraki süreçte faşist ve diktatör Irak rejimine karşı Kürdistan özgürlük mücadelesinde ve yine, Kürt ve Araplardan oluşan Irak muhalefetinde etkin ve öncü bir rol oynadığına değinilen açıklamada, Mart 1991’deki Büyük Ayaklanmaya (Raperin) kadar sayısız bedel ödendiği ifade edildi.
Açıklamada, KDP’nin Başkan Mesud Barzani’nin öncülüğünde Kürdistan Bölgesi’nde devrimci meşrutiyetten yasal meşrutiyete geçişte öncü olduğu, 19 Nisan 1992’de gerçekleştirilen ilk Kürdistan Parlamentosu seçimlerine öncülük ettiği, bu temelde meşru bir hükumet kurulduğu, Kürdistan’da yeni bir inşa, kültürel, siyasi ve ekonomik kalkınma sürecine geçildiği belirtildi.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Elbette Kürdistan’a ait bu iktidar tecrübesi belli bazı sebepler nedeniyle eksiksiz olmamıştır. Ancak bu tecrübenin korunması, başarısı ve sürdürülmesi Kürdistan Bölgesi’nin meşru bir statüye sahip olmasına, Irak rejiminin yıkılmasının ardından 2003’ten sonra yazılan Irak Anayasası’nda yer verilmesine neden olmuştur. Bu da Kürdistan halkı için başka tarihi bir ulusal kazanımdır. Bu nedenle, Kürdistan Demokrat Partisi her şekilde Kürdistan Bölgesi’nin statüsünü ve Kürdistan halkının anayasal haklarını korumakta ısrar ettiği gibi, kuruluş felsefesinden aldığı ilhamla, Kürdistan’daki tüm etnik, dini ve siyasi taraflar arasında birlik, beraberlik için elinden gelen tüm çabayı sarf etmiştir. Yine, Kürdistan Bölgesi’ndeki bu siyasi statüyü birlikte yönetmek, Kürdistan halkının farklılıklarını ve özgürlüklerini savunmak, Kürt, Türkmen, Keldani, Süryani, Aşuri, Müslüman, Hristiyan ve Ezidilerin anayasal haklarını korumak için mücadele etmiştir.”
Dünyanın ve bölgenin son yıllarda sancılı dönemlerden geçildiğine dikkat çekilen açıklamada, bu nedenle siyasi iklimin de hızla değişim geçirdiği belirtildi.
Başkan Mesud Barzani ve KDP liderliğinin kriz ve kaosla mücadelede izlediği stratejinin “Kürdistan halkının yüksek menfaatlerini koruma” temeline dayandığına işaret edilen açıklamada, şu sözlere yer verildi:
“Kürdistan Demokrat Partisi’nin en temel çabası Kürdistan halkının onurunu ve yüksek çıkarlarını korumak adına Kürdistan halkının imkanlarını birleştirmek, Kürdistan Bölgesi’nin siyasi statüsünü savunmak olmuştur. Bu görev doğrultusunda KDP her zaman olduğu gibi Kerkük ve Kürdistan Bölgesi idaresi dışındaki Kürdistani bölgelerde Kürt halkının haklarını savunmaktan asla geri adım atmamıştır. Kürdistan Bölgesi ile Irak federal hükumeti arasındaki sorunun Irak Anayasasının 140’ıncı Maddesine göre çözülmnesi için tüm çabalarını sarf etmiştir. Komşu devletlerle bölgesel ilişkiler konusunda yine, Kürdistan Parlamentosu ve hükumetinin kuruluşundan bu yana tavrımız hep iyi komşuluk ve karşılıklı çıkarları esas alma temelinde olmuştur. Demokratik ve barışçıl çözüme inancımız bir yana, diyalog yolu ile Kürdistan’ın diğer parçalarındaki siyasi taraflardan da Kürdistan Bölgesi’nin egemenliğine saygı duymalarını ve Kürdistan Bölgesi’nin siyasi statüsüne ve halkına zarar verecek şekilde hiçbir devlete Irak Kürdistan Bölgesi sınırlarını aşması için bahane vermemelerini istedik.”
Kürt halkının ödediği bedeller ve gösterdiği kahramanlık örneği olmadan tüm bu kazanımların elde edilemeyeceğine değinilen açıklamada, Kürdistan’daki siyasi tarafların birliği ve beraberliği sağlanmadan sorunların aşılamayacağı da kaydedildi.
Açıklamada, “Kürdistan Demokrat Partisi bu kutlu ve anlamlı gün vesilesiyle genelde Irak, özelde de Kürdistan Bölgesi’ndeki tüm taraflara kardeşlik ve işbirliği eli uzatıyor” denildi.