Kürdistan toprağı olmasına rağmen Türkmenler ve Araplar arasında da ihtilaf konusu olan Kerkük’ün, Irak Cumhurbaşkanlığı’nın yaptığı Kerkük’ü bağımsız bölge ilan etme önerisiyle yeniden alevlendi.
Irak Cumhurbaşkanlığı’nın yaptığı öneri Kerkük’ün Kürdistan Bölgesi’nden bağımsız bir bölge haline getirilmesini ve yürütmenin başı, Kürt cumhurbaşkanı Türkmen, meclis başkanı da Arap olsun şeklindeydi.
Petrol bakımından zengin bir bölge olmasından dolayı Araplar ve Türkmenlerin iştahını açan Kerkük’ü Türkmenler bir Türkmen bölgesi olarak görürken, Irak Cumhurbaşkanlığı’nın yaptığı bu öneriyi de destekliyor.
Özellikle Mustafa Barzani’nin \"Kerkûk dilê Kurdistanê ye, Kurdistan bê Kerkûk nabe\" sözlerinden de anlaşılacağı üzere Kürtler için büyük bir önem teşkil eden Kerkük için birçok Kürt kesim özünde zaten Kürdistan toprağı olan Kerkük’ün Kürdistan Bölgesi’ne bağlanmasını istiyor.
Al-Monitor’da ‘Kerkük bağımsız bölge olma yolunda mı?’ başlığıyla yayımlanan yazı şöyle:
Araplar, Türkmenler ve Kürtler arasında ihtilaf konusu olan Kerkük’ün statüsüne ilişkin tartışmalar, Irak Cumhurbaşkanlığı’nın 18 Haziran’da yaptığı Kerkük’ü bağımsız bölge ilan etme önerisiyle yeniden alevlendi.
Öneri Kerkük’ün mevcut idari sınırlarıyla Irak Kürdistanı’ndan bağımsız bir bölge hâline getirilmesini ve iktidarın asli unsurlar arasında paylaştırılmasını öngörüyor. Buna göre yürütmenin başı Kürt, cumhurbaşkanı Türkmen, meclis başkanı da Arap olacak.
Petrol zengini Kerkük vilayetine ilişkin ihtilaf iktidar ya da nüfuz mücadelesinden ziyade bir kimlik sorunu gibi görünebilir. Türkmenler burayı bir Türkmen bölgesi olarak görüyor ve öyle kalmasını istiyor. Irak Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Halit Şivani 18 Haziran’da önerinin Kerkük Vilayet Meclisi’nin Türkmen üyeleri tarafından desteklendiğini söyledi. Önerinin hayata geçirilmesi için vilayet meclisi üyelerinin çoğunluğunun oyu gerekiyor. Ayrıntıları ise parlamentonun onayının ardından ele alınacak.
26 Haziran’da Türkmen Halk Partisi ve Türkmen Cephesi Kerkük’ü bağımsız bölge yapma önerisini reddettiklerini, Türkmeneli Partisi ve Irak Türkmen Cephesi (ITC) ise öneriye destek verdiklerini açıkladı.
ITC üyesi Kasım Hamza 12 Haziran Almaluma haber ajansına yaptığı açıklamada şöyle demişti: “Kerkük bölgesi projesi 2006’da Türkmen bloku tarafından vilayet meclisine sunulmuştu. Projemizin başlangıç noktası bu öneridir. Kerkük’ün bağımsız bir bölgeye dönüştürülmesi Türkmenlerin mağduriyetinin sona ermesi ve haklarına kavuşması için en iyi çözümdür. Biz ister Irak ister Kürt yönetimi olsun kararın birilerinin tekelinde olmasına şiddetle karşıyız.”
Kürtler ise Kerkük’ün Kürdistan’ın parçası olduğunu ve eski rejim tarafından zorla bölgeden koparıldığını savunuyor. Kimi Kürt kesimler bu nedenle Kerkük’ün Kürdistan Bölgesi’ne bağlanmasını isterken kimileri de yeni öneriyi destekliyor.
Irak parlamentosundaki Kürt İttifakı üyelerinden Abdülkadir Muhammed Al-Monitor’a şöyle dedi: “Kerkük bir Kürdistan vilayetidir ve Irak Anayasası’nın 140’ıncı maddesinde belirlenen yöntemlerle Kürdistan Bölgesi’ne dâhil edilmelidir. Arap partiler bu maddenin hayata geçirilmesine engel olduklarına göre bağımsız bölge önerisi kabul edilebilir bir uzlaşma olabilir. (...) Kerkük’ü bağımsız bölgeye dönüştürmenin ilk adımı normalleşme olmalı. Bunun için de buradaki durum, Saddam Hüseyin rejimi tarafından Kerkük’ün Kürt kimliğini silmek için uygulanan Araplaştırma kampanyasının öncesine döndürülmeli. Kerkük’ten gönderilen Kürt nüfus yeniden bölgeye yerleştirilmeli ve Saddam Hüseyin döneminde getirilen Araplar da Kerkük’ün yerlisi olmadıkları için göçmen muamelesi görmeli.”
Muhammed şöyle devam etti: “Bağımsız Kerkük bölgesine itiraz edenler ise hiçbir gecikme ya da erteleme olmadan anayasanın 140’ıncı maddesini uygulamayı kabul etmeli ve maddenin kadük olduğu bahanesinden vazgeçmeli.”
Kerkük’teki Araplar arasında ise konuya ilişkin bir görüş birliği yok ve henüz bir tutum açıklamış ya da talepte bulunmuş değiller.
Irak Anayasa’sının 140’ıncı maddesi ve bu maddenin atıfta bulunduğu Geçici İdare Kanunu’nun 58’inci maddesinde Kerkük gibi ihtilaflı bölgelerde üç aşamalı normalleşme süreci öngörülüyor. Buna göre diaspora halkının dönüşüne izin verilmeli ve dönenleri yerleştirmek için gerekirse yerli olmayan halk tazmin edilerek başka bölgelere taşınmalı. Bunun ardından nüfus sayımı yapılmalı ve Kerkük’ün Irak Kürdistanı’na mı bağlanacağı yoksa Irak’ın bir vilayeti olarak mı kalacağı konusunda referanduma gidilmeli.
140’ıncı madde ihtilaflı bölgelerdeki normalleşmenin 2007’nin sonuna kadar tamamlanmasını öngörüyordu. Bu sürenin dolduğuna işaret eden Muhammed bazı partilerin bu nedenle maddeyi kadük addettiklerini, diğerlerinin ise uygulamaya geçirilmeyen anayasa maddelerinin geçerli olduğunu savunduğunu hatırlattı.
Ulusal Irak İttifakı (UIİ) ve Irak Parlamentosu Bölgeler Komisyonu üyesi Salim El Müslimavi ise Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Bir vilayetin bölgeye çevrilmesine ilişkin şartlar anayasada belirtilmiştir. Ancak Kerkük gibi ihtilaflı bölgeler için özel bir anayasal hüküm var. Bu nedenle bölgeselleşme hükümleri burada uygulanamaz.”
Vilayetler içinde bölgeler kurulmasına ilişkin özel bir prosedür belirleyen kanun, Irak Anayasası’nın 117’nci maddesinin ikinci fıkrası ve 118-121’inci maddeleri uyarınca 11 Şubat 2008’de kabul edilmişti. Bu kanuna göre bir vilayetin bölgeye dönüştürülmesi için vilayet meclisinin Bağdat’taki merkezi hükümete başvurması, ardından da talebin bölgesel bağımsızlık referandumu için seçim komisyonuna gönderilmesi gerekiyor.
Buna dikkat çeken Müslümavi de şöyle devam etti: “Biz UIİ olarak Kerkük’ün bağımsız bir bölgeye dönüştürülmesine karşıyız. Kerkük’e ilişkin birçok anlaşmazlığın yanı sıra güvenlik sorunu söz konusu, İslam Devleti vilayetin pek çok yerinde varlığını koruyor. Vilayetin geleceğinin ulusal düzeyde tartışılması ve herkesin onay vereceği bir çözümde uzlaşılması gerektiğine inanıyoruz. (...) Kerkük’e dair siyasi anlaşmazlıkların İD’le savaş sonuçlanıncaya kadar erteleneceğini umuyoruz. Ardından 140’ıncı maddenin uygulanmasını ya da başka adil çözüm yollarını tartışabiliriz.”
Mevcut çekişmeler ve zengin petrol rezervleri düşünüldüğünde Kerkük konusunda uzlaşı yakın gelecekte pek olası görünmüyor. Kerkük’ün statüsüne ilişkin çözüm tüm tarafların bazı tavizler vereceği tarihi bir uzlaşıyı gerektiriyor. Bu kapsamda referanduma gidilerek vilayetin Kürdistan’a bağlanması, bağımsız bölge olması ya da Bağdat’a bağlı vilayet olarak kalması kararlaştırılmalı. İhtilafın tırmanması hâlinde ise silahlı çatışma da bir olasılık hâline gelebilir.