Yekgirtu lideri: PKK ve DSG, Öcalan’ın mesajını olumlu karşılamalı

Yekgirtu Genel Sekreteri Selahaddin Bahaddin, Erbil’de düzenlenen 3. Erbil forumunda yaptığı konuşmada, Türkiye’deki barış sürecinin ilerlemesi için PKK, PYD ve DSG’nin Abdullah Öcalan’ın mesajına karşılık vermesi ve silah bırakması gerektiğini vurguladı.

28.02.2025, Cum - 20:32

Yekgirtu lideri: PKK ve DSG, Öcalan’ın mesajını olumlu karşılamalı
Haberi Paylaş

Rûdaw Araştırmalar Merkezi tarafından düzenlenen 3. Erbil Forumu kapsamında düzenlenen bir panelde konuşan Kürdistan İslami Birlik Partisi (Yekgirtû) Genel Sekreteri Selahaddin Bahaddin, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısını değerlendirdi.            

Selahaddin Bahaddin, barış sürecine yönelik yaptığı açıklamada, "Kandil, bunun yeni bir adım olduğunu anlamalıdır. Silah bırakmak, teslim olmak anlamına gelmez. Eğer böyle düşünülürse, bu aynı şekilde Türk ordusu için de geçerlidir" ifadelerini kullandı.  

"Kürtler tüm haklarına sahip olmalı" 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Türkiye’deki barış süreciyle ilgili mesajını değerlendiren Selahaddin Bahaddin, "Bu beklenmedik bir mesajdı. Kürtler, tüm vatandaşlık haklarına sahip olmalı ve tüm taraflar barış sürecini desteklemelidir" dedi.       

Kürdistan Bölgesi’nin Türkiye’deki barış sürecindeki rolüne de değinen Selahaddin Bahaddin, Yekgirtu ve Kürdistan yönetiminin sürece katkı sağladığını ve bu süreçte rol üstlenmeye hazır olduklarını belirtti.

Selahaddin Bahaddin, "Ne zaman Kürt içi birlik sağlanmışsa, önemli kazanımlar elde edilmiştir" diye konuştu.

Selahaddin Bahaddin, Kürdistan Bölgesi'nde yeni hükümetin kurulmasına ilişkin de açıklamalarda bulunarak, Yekgirtu’nun kararını değiştirmediğini ve yeni kabinede yer almayacaklarını açıkladı.   

Kürdistan’daki İslami ve seküler kesimler arasındaki ilişkilere değinen Selahaddin Bahaddin, "Kürdistan’da seküler ve İslami kesimler arasında sorun yaşanmasına izin verilmemelidir" diyerek toplumsal uyumun korunması gerektiğini belirtti.      

Yekgirtu Genel Sekreteri Selahaddin Bahaddin, gazeteci Bestun Osman’ın sorularını yanıtladı:    

Rûdaw: Bugün öğle namazınızı nerede kıldınız ve hutbenizde hangi konulardan bahsettiniz?  

Selahaddin Bahaddin: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Öncelikle sizlere, Rûdaw’a, tüm değerli misafirlere ve dinleyicilere teşekkür ederim. Hayırlı Cuma’lar olsun. Ramazan da mübarek olsun, inşallah hayırlı bir başlangıç olur. Bugün Erbil’deki Dayk Camii’nde öğle ve ikindi namazlarını kıldık. Hutbemde Ramazan’a hazırlık ve tövbe konularına değindim. Bu hem benim hem de sizin için önemlidir.   

Rûdaw: Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yaşanan değişikliklere hazır mısınız? Dünkü açıklamanızı gördüm. İlk sorum şu: Barış sürecinin ilerlemesi için ne tür bir rol oynadınız? İkincisi, bundan sonra nasıl bir rol üstlenebilirsiniz?        

Selahaddin Bahaddin: Şüphesiz bu önemli bir gelişmeydi. Ancak sorunuzdan başlarsak, 1990’lı yıllardan bu yana Türkiye ile temaslarımız oldu. Özellikle Refah Partisi ve daha sonra AK Parti ile iyi ilişkilerimiz oldu. Yetkililerle de sürekli temas halindeydik çünkü onlar hükümetteydi. Kürdistan Bölgesi’nde ulusal mücadele, silahlı mücadelenin rolü ve bu konuların nasıl ele alınması gerektiği üzerine deneyim sahibiyiz.  

Biz her zaman, eğer silahlı mücadele bir zorunluluk değilse, buna başvurulmaması gerektiğini savunduk. Özellikle şu anda bunun doğru bir yöntem olmadığını düşünüyoruz. Çünkü sürecin sağlıklı başlaması kadar sağlıklı ilerlemesi de önemlidir. Elbette kimse silah fabrikasına sahip değil, silahlar bir yerden temin ediliyor.        

Silah kullanan tarafların elbette talepleri vardır. Sonuç olarak, eğer bir ordu veya devlet silahlı grupları, özellikle de ulusal haklar için mücadele edenleri bastırmak isterse, bu sorunu yalnızca silahla çözmesi mümkün değildir. Onlara “terörist” veya “çete” gibi isimler vermek, sadece bir tanımlamadır ve her tanımlama da söylemi kullanan kişinin bakış açısına göre şekillenir.

Bazen bu tür tanımlamalar uygun olabilir, bazen de olmayabilir. Ancak asıl önemli olan, barış meselesinin temel bir ilke olarak ele alınmasıdır. Barış süreci, sağlam ve kalıcı bir şekilde inşa edilmelidir.

Zamanında bazı siyasetçilerimizin "köprüleri yıkmak, devlet binalarını tahrip etmek, su borularını patlatmak bir mücadeledir" şeklindeki söylemlerine şahit olduk. Bunun bazıları için bir anlamı olabilir ama bizim için bunlar geçici ve yıkıcı eylemlerdi. 30 yıllık yönetimimizde de benzer durumlar yaşandı. Bazı kişiler hala bu tür eylemleri mücadelenin bir parçası olarak görüyor.

Kürtler, bu bölgenin büyük bir milletidir ve tarih boyunca zorlu süreçlerden geçmiştir. Bugün, bu şekilde parçalanmış olmalarına rağmen, artık kendi devletleriyle birlikte vatandaşlık haklarına sahip olmalıdırlar. Tüm haklarını ve refahlarını talep etmek onların en doğal hakkıdır. Bu, tarihi bir meseledir ancak gelecekte daha büyük bir karmaşa yaşanmaması için dikkatli olunmalıdır.

Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin kontrol dışına çıkması veya belirli planlar doğrultusunda siyasi ve askeri kargaşaya dönüşmesi mümkündür. Suriye’de başlayan değişimler ve öncesinde Gazze’de yaşananlar bunun bir parçasıdır. Bu sürecin nasıl gelişeceği tam olarak belli değil, ancak büyük bir dalganın yayıldığını hissediyoruz.

MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin açıklamaları da beklenmedikti. Türkiye’deki barış sürecinin ilerlemesiyle birlikte, İmralı’ya ziyaretler düzenlenmesi, siyasi partilerin bu sürece dahil olması gibi gelişmeler geçmişte görülmeyen adımlardır. Daha önce, Öcalan’ın bir fotoğrafını taşımak bile ağır cezalara neden oluyordu. Bugün ise süreç farklı bir yöne evriliyor.

Bu değişimler herkes için önemlidir. Adımlar atan tarafları takdir etmek gerekir. Aynı şekilde, bu süreci ulusal mücadelenin bir parçası olarak görenler de bu fırsatı iyi değerlendirmelidir. Bu noktada, biz de üzerimize düşeni yaparak, doğru mesajları ilgili taraflara iletmeye çalışıyoruz.

Bu haber toplam: 1547 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:23:03:07
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x