Yalçın Küçük'ün bayrağı Nursel Aydoğan'ın elinde

Aslında sorun Nursel ve onunla aynı amacı kovalayanlarda değil, sorun içlerindeki yetenekli ve yurtsever Kürtleri hain ilan ederek dışlayan ancak beş koyunu otlatamayacak yeteneksiz Türk solcularını kendi başlarına çoban yapan biz Kürtlerde.

26.12.2015, Cts - 15:20

Yalçın Küçük'ün bayrağı Nursel Aydoğan'ın elinde
Haberi Paylaş

Yıllarca Kürt dostu bilinen Yalçın Küçük’ün gerçekte Kürtlerin kuyusunu kazmakla görevlendirilmiş bir üst akıl olduğunu öğrenmek, içimizdeki Yalçın Küçük türevlerine karşı daha uyanık olmamızı sağlamadı.

Bilakis, Yalçın Küçüklerin daha özgür ve rahat hareket etmelerine çanak tuttuk, ötesi onların güçlenerek Kürt mücadelesini yönetir ve yönlendirir pozisyonlara ulaşmalarına izin verdik

Türkiyelileşme projesiyle oluşturulan HDP’nin gerçek amacının Kürt enerjisinin heba edilmesi olduğu her geçen gün ve her yeni söylemle birlikte daha net anlaşılıyor.

Bu projenin amaçlarını en iyi dile getirenlerin başında ise Bulgar göçmeni bir baba ile Bursalı bir annenin 9 evladından biri olan Nursel Aydoğan isimli tuhaf kadın geliyor.

HADEP\'te il başkanlığı yapan kocası Alevi Veli Aydoğan’dan iddialara göre “bölücü bir Kürt olduğu“ gerekçesiyle boşanan bu tuhaf kadın bir süre sonra ne gariptir ki aynı hareket içinde yer almakla yetinmiyor, CHP’nin herhangi bir il teşkilatında dahi görev alamayacakken, seçilmesi garanti bir Kürt ilinde Kürt oylarıyla vekil seçiliyor.

Fanatik bir Türk milliyetçisi olan Nursel Aydoğan\'ın HDP’de milletvekili seçilmesi traji-komik bir durum olduğu kadar, sosyolojik olarak incelenmesi gereken bir olgu.

Yalçın Küçük mahkemedeki savunmasında kendisinin misyonunu çarpıcı bir biçimde ortaya koyarken, aslında Nursel Aydoğan\'ın da aralarında bulunduğu türevlerinin de ne tür amaçlarla Kürt hareketine hizmet ettiğinin de ipuçlarını vermekteydi.

\"Ben Türkiye\'de yaşayan Kürtleri, Barzanileşmekten alıkoydum, yoksa onlarda toprak talebinde bulunurlardı. Yakın zamanda Demokratik Türkiye için mücadele edecek ve ölecekler, Bu hepimizin hayali değil mi? Bir Kürt\'ün Demokratik Türkiye için ölmesi, Savcı bey, Benim soyadım Küçük ama ben bu devlet için büyük işler başardım.\"

Geçmişte Yalçın Küçük’ün üstlendiği bu misyon günümüzde ise onlarca Yalçın Küçük tarafından başarıyla ifa edilmektedir. Yalçın Küçük bunu gizli bir şekilde ifa ederken, günümüzdekiler ise daha aleni bir çalışma içerisindeler.

Sırrı Süreyya Önder’in, HDP\'nin kuruluş amacının açıkladığı \"Kürtleri Kürt milliyetçiliğinden alıkoymak için HDP kuruldu.\" şeklindeki sözleri ile Ertuğrul Kürkçü\'nün bir canlı yayın programında: \"Biz HDP olarak Barzani\'ye mesafeliyiz\" açıklaması Yalçın Küçük’ün açıklamaları ışığında değerlendirildiğinde tablo daha net olarak açığa çıkmaktadır.

Bu tabloyu en bariz şekilde bize sunan kişi ise Nursel Aydoğan’dır. Üstlendiği misyonu her konuşmasıyla deşifre etmesine rağmen Kürt hareketinin hala bu tuhaf kadını başının üstünde tutmaya devam etmesi de araştırılması gereken sosyolojik bir diğer olgu.

Nursel Aydoğan’ın Kürt kamuoyunda büyük tepkilere yol açan icraatlarından biri Barzani\'yi hedefine aldığı ve Güney Kürdistan’ın bağımsızlık yolculuğunu dile getirerek, Türkiye’yi müdahale etmeye davet ettiği tv programındaki sözleriydi:

Med Nuçe Televizyonu’ndaki bir konuşmada Erdoğan’ı kastederek, “Barzani ve o anlayış işbaşındaysa o zaman federasyon olabilir. Gücün yetiyorsa git o zaman federasyona müdahale et.” şeklinde konuşan Aydoğan\'ın Silvan’daki faşist polislerin duvar yazılarına yönelik attığı “Silvan\'daki operasyonda özel harekat polisleri duvarlara \"Türksen övün değilsen itaat et\" yazmışlar. Bir Türk bunu yazamaz, yazmaz. Utanır çünkü” şeklindeki tweetleri kendisinin Türk milliyetçiliğinin açık bir ifadesidir.

Bu sözlerine rağmen HDP içinden çok ciddi bir tepki görmeyen ve gittiği yerlerde de hoş karşılanmaya devam eden Aydoğan son günlerdeki söylemleriyle misyonunun gerektirdiği rolü ayan beyan yerine getirmeye başladı.

Batman’da öğrencilerle yaptığı sohbet toplantısında “Kürt halkının ayrı bir Devlet kurmasını doğru görmüyoruz. İstediğimiz bu değil. Anayasa’daki bazı değişikliklerle sorunlar çözülebilir. Kimlik yasası düzenlenebilir.” şeklindeki sözleri ve son olarak Hayat TV’deki söyleşide sarf ettiği “Ortadoğuda yeniden şekillenmeye, dört parçada yaşayan Kürtlerin büyük, birleşik, bağımsız bir devlet kurmasının önündeki tek engel sayın Öcalan\'dır” ifadesiyle de Kürtlerin devletleşmesine engel olmak için mücadele ettiklerini de itiraf etmiş olur.

Nursel Aydoğan, bayrağı devraldığı Yalçın Küçük’ün ardından Kürtlerin Türkiye’ye entegrasyonu için gayet başarılı bir şekilde kendi DEVLETİ’ne hizmet etmeye devam ediyor.

Ve artık bunu açık açık beyan etmekten de çekinmiyor.

Aslında sorun Nursel ve onunla aynı amacı kovalayanlarda değil, sorun içlerindeki yetenekli ve yurtsever Kürtleri hain ilan ederek dışlayan ancak beş koyunu otlatamayacak yeteneksiz Türk solcularını kendi başlarına çoban yapan biz Kürtlerde.

Yalçın Küçük’ün bayan versiyonu Nursel Aydoğan artık Kürtler için bir imtihandır. Ya bu imtihanı alınlarının akıyla çıkacak, Nursel Aydoğan ve benzeri Türk devleti görevlilerinden kurtulacaklar ve Kürt siyasal hareketlerinin manipüle edilmesinin önüne geçecekler, ya da onları bağırlarına basmaya devam ederek Kürt hareketlerinin canına ot tıkanmasına seyirci kalacaklar.

Barzani, Öcalan görüşmesinin perde arkası Barzani, Öcalan görüşmesinin perde arkası
Nerina Azad
Bu haber toplam: 26585 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:16:07:06
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x