ABD Rusya'yı Çin'den uzaklaştırabilir mi?

Beyaz Saray, Rusya ile ekonomik işbirliğini yeniden tesis etme olasılığından bahsederken, bazı yetkililer Washington'un son yıllarda Moskova'ya uyguladığı yaptırımların kaldırılması ya da azaltılması yönünde imalarda bulunuyor.

14.03.2025, Cum - 15:35

ABD Rusya'yı Çin'den uzaklaştırabilir mi?
Haberi Paylaş

Batılı siyasetçiler Çin'e defalarca Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşa verdiği sessiz desteği sınırlandırması ya da durdurması çağrısında bulundu. Buna karşılık Çin yönetimi, barışa ve diğer ulusların toprak bütünlüğüne saygı göstermeye bağlı olduğunda ısrar ediyor.

Ancak Birleşmiş Milletler (BM) üyesi çoğu ülkenin aksine Çin, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik geniş çaplı işgalini hiçbir zaman kınamadı. ABD'nin Alaska eyaleti yakınlarındaki ortak bombardıman uçuşlarından BM Güvenlik Konseyi'ndeki oylamalara kadar Çin ve Rusya’nın askeri-diplomatik ortaklıkları Kremlin'in uluslararası izolasyonunun üstesinden gelmesine yardımcı oldu.

Başkan Donald Trump, hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hem de Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile iyi kişisel ilişkileri olduğunu söylerken, Washington'daki uzmanlar arasında Çin-Rusya ortaklığının ABD çıkarlarına tehdit oluşturduğu ve Trump'ın selefi Joe Biden'ın Çin ile stratejik bir diyalog kurmaya çalışmasına karşın Trump ekibinin Rusya ile normalleşen ilişkilere öncelik verirken Çin'i ticaret üzerinden cezalandırdığı konusunda bir fikir birliği var.

Beyaz Saray, Rusya ile ekonomik işbirliğini yeniden tesis etme olasılığından bahsederken, bazı yetkililer Washington'un son yıllarda Moskova'ya uyguladığı yaptırımların kaldırılması ya da azaltılması yönünde imalarda bulunuyor.

Batı-Rusya ekonomik bağları ve riskleri konusunda uzman olan ve “Zero Sum: The Arc of International Business in Russia” adlı kitabın yazarı Charles Hecker, yaptırımların kaldırılması halinde bazı Batılı şirketlerin, özellikle de enerji, metal ve mineral işiyle uğraşanların hızla Rusya'ya döneceğini söylüyor.

Amerikanın Sesi(VOA)  Rusça Servisi'ne konuşan Hecker, “Sadece Norveç'te ve Kanada'da çok fazla petrol var; geri kalanı çok yüksek riskli bir ortama sahip bazı ülkelerde” dedi.

Hecker, “Dolayısıyla bu tür şirketler bu tür yerlerde iş yapmaya alışkın ve kendilerini korumaya yardımcı olacak iç yapılara sahipler. Biliyorsunuz, şu anda Irak'ta iş yapan enerji şirketleri var. Rusya ve Irak'ı karşılaştırmak istemem ama her ikisi de yüksek riskli ortamlar” diye konuştu.

Yine de Hecker, Rusya'da iş yapmaya geri dönülmesinin, Çin-Rusya ilişkilerinin kırılması bir yana, genel bir ABD-Rusya yakınlaşmasına işaret etmeyeceği konusunda uyardı.

“Bence Batı'nın Rusya'yı Çin'den uzaklaştırması çok zor olacak” diyen Hecker, şunları dile getirdi:

“Batılı şirketlerin Rusya'ya geri dönmesine izin vermek Başkan Putin'in Batı'ya olan düşmanlığını değiştirmez. Başkan Putin, Batı egemenliğindeki siyasi ve ekonomik sisteme karşı düşmanca tutumunu sürdürüyor ve Batı'ya alternatif bir siyasi ve ekonomik ortam yaratmak istediğini defalarca söyledi. Bu alternatifin bir parçası da Çin. Başkan Putin'in ideolojik olarak Çin'e karşı bir şey söylediğini hiç duymadınız. Ve ikisi şu anda önemli enerji ortakları.”

Sınırlı halk desteği

ABD merkezli FilterLabs, kamuoyu yoklamalarının sorunlu olduğu bölgelerdeki kamuoyu eğilimlerini analiz ediyor. Rusya ve Çin’in sosyal medya ağlarında ifade edilen popüler tutumların yakın zamanda yayınlanan bir değerlendirmesine göre, Çin-Rusya ilişkileri “altta yatan gerilimler, güvensizlik ve farklılaşan çıkarlarla dolu.”

Raporun yazarlarından Vasily Gatov, VOA'ya yaptığı açıklamada, araştırmanın “Çin ve Rus halklarının, yetkililerinin bu ittifakından memnun olmadıklarını” ortaya koyduğunu söyledi.

Çin’in Rusya'yı güvenilir, güvenli ve eşit bir ortak olarak görmediğini belirten Gatov, “Rusya Amur Bölgesini Çin'den ilhak etti. Rusya 19. yüzyıl boyunca ve 20. yüzyılın başlarında Çin'e karşı tamamen sömürgeci bir politika benimsedi. Dolayısıyla bence tarihi sürtüşmeleri bir zafiyet olarak değerlendirmek tamamen mümkün” dedi.

Güney California Üniversitesi Annenberg İletişim ve Gazetecilik Okulu'nda medya analisti olan Gatov, ayrıca Kremlin'in beklentilerinin aksine Çin'in bugün Rusya'daki ekonomik varlığının, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden önce Avrupa ya da ABD'de olduğundan “birkaç kat daha küçük” olduğunu belirtti.

Dolayısıyla, Rusya ve Çin'in örtüşen çıkarları olsa da “aynı uyumla yürümediklerini” belirten Gatov, “Çok farklılar, çok farklı jeopolitik odaklara, çok farklı siyasi felsefelere sahipler” ifadesini kullandı.

Ancak diğer uzmanlar Filterlabs'ın bulgularını sorguluyor ve internetteki rastgele Rus ve Çin görüşlerinin, özellikle de bu görüşleri dile getirenlerin politikayı etkileme olasılığı düşük olduğu için, sınırlı bir değere sahip olduğu uyarısında bulunuyor.

Berlin merkezli Carnegie Rusya Avrasya Merkezi Direktörü Alexander Gabuev, VOA'ya yaptığı açıklamada, “Sosyal medyada yorum yapacak zamanı ve isteği olan insanların devlet politikasının nasıl yürütüldüğü üzerinde fazla bir etkisi yok” dedi.

Gabuev, “Bu insanların Çin'in Rusya'nın silahlarına parça transfer edip etmediği ya da Rusya'dan bazı askeri teknolojileri alıp almadığı konusunda kesinlikle fazla bir etkisi yok çünkü bu konuda yorum yapan insanlar gerçekte neler olup bittiği hakkında bilgiye sahip değiller” diye konuştu.

Alexander Gabuev, “Çin yönetiminin Rusya'dan askeri teknoloji anlamında alacağı bir şeyler olduğunu düşünmek için nedenleri bulunduğunu” dile getirerek, Çin'in Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı sırasında Batı silahlarına karşı koyma konusunda Rusya'nın deneyimini kazanmakla son derece ilgili olduğunu söyledi.

Trump Çin'i tehdit olarak görüyor mu?

Bazı analistlere göre, Washington'un Rusya ile ilişkilerini geliştirmesinin Çin-Rusya paktını gevşetip gevşetmeyeceği konusundaki kritik sorulardan biri Trump'ın Çin'i nasıl algıladığı.

Uluslararası Kriz Grubu'nda ABD ve Çin üzerine kıdemli araştırma ve savunuculuk danışmanı olan Ali Wyne, “Kongre'de ve bir yönetimden diğerine, Çin'in Amerika'nın en önemli stratejik rakibi olduğu konusunda iki partinin dahil olduğu yaygın bir mutabakat var” dedi.

Ancak Başkan Trump’ın birçok açıdan bu sözde Çin mutabakatından ayrıştığını savunan Wyne, “Başkan Şi'yi [Jinping] düşmanca terimlerle görmüyor. Aslında Başkan Şi'den 'sevgili dostum' diye bahsediyor. Ve Başkan Şi ile kişisel uyumunun önümüzdeki dört yıl boyunca ABD-Çin ilişkilerini belirleyecek - ya da sıfırlayacak - belirleyici dinamik olacağına inanıyor” dedi.

 

Bu haber toplam: 452 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:17:39:46
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x