Paris katliamını gerçekleştirenlerden birinin Avrupa’ya sığınmış olması toplumun ikiye parçalanmasına neden oldu.
Kimileri savaştan ve fakirlikten kaçan mültecilere evini açarken, kimileri de sığınmacıları tüm sorunların günah keçisi olarak görüyor.
Sadece mültecilerin işlemiş oldukları suçlar basında yer aldığından dolayı, bir çok Avrupalı mültecilere karşı inanılmaz bir korku ve kin besliyor.
Bu insanların gözünde her mülteci bir cihadist, paragöz, hırsız, dolandırıcı ve tecavüzcü.
Avrupalıların bir çoğu gelen erkek müslüman mültecilerin ‘istediğimiz Avrupalı kadınla beraber olabiliriz’ düşüncesi taşıdığını, gelir gelmez de bunu yaşamak istediği düşüncesinde.
Ancak bu düşüncelere karşı olan bir çok Avrupalı da
mültecilerin terör suçu işlemedikleri tam tersine terör ve savaşın mağduru olduklarını savunuyorlar.
Yaşanan korkunun anlaşılır olduğunu, ancak kin ve nefrete de hoşgörü gösterilmeyeceği altı basa basa çiziliyor.
Kaldı ki, Paris katliamını gerçekleştirenlerin bir çoğu Avrupa da doğmuş, buranın kültürüyle büyümüş insanlar olduğu ifade ediliyor.
Mültecilerin terör saldırıları gerçekleştirdiği ve adil suçlar işlediklerin tersine Avrupa da saldırıların hedefi haline geldiği toplumun diğer yarısı tarafından ısrarla savunuluyor ve bunu Almanya da bu yıl içinde mültecilere karşı yapılan 490 saldırıyla ifade etmeye çalışıyorlar.
Geçtiğimiz Çarşamba günü Almanya’nın Brandenburg Eyaleti Bad Belzig’de sığınmacı olarak yaşayan Somali’li bir kadın üç Alman genci tarafında vahşice saldırıya uğradı. Sekiz aylık hamile olan kadın günlerce komada kaldı ve bebeğin hayatı tehlikede.