Sızan belgeler İran'ın Sunni lider hakkındaki planlarını ve Basic güçlerinin ülkedeki gösterilerde ne derece yetersiz kaldığına dair önemli bilgileri ifşa ediyor.
Bu rapor Devrim Muhafızları komutanı Hüseyin Selami için hazırlanan özel bilgileri içeriyordu.
Bültenin ilk bölümü, İran Dini Lideri Ali Hamaney ile ilgili "söylentilere" ilişkin olup ve bildirildiğine göre dini lider, medyanın İran'daki protestolara yanıt vermekte geciktiğine dair endişelerini dile getirmektedir. Dini lider Hamaney, "Savaş içindeyiz ve bu savaşın araçlarından biri de medya."cümlesini kullanıyor.
The Jerusalem Post'un yer verdiği raporda ayrıca; Hamaney'in Zahidan'daki protestolara da atıfta bulunarak, Zahidan'ın Sünni İmamı Maulvi Abdul Hamid'e "şimdilik müsamaha gösterilmesi" gerektiğini ve "onu tekrar kızdıracak ve Sünnileri sokağa çağıracak hiçbir işlem yapılmaması gerektiğini bununla birlikte dini liderin, Sunni İmam Hamid ile ilgili planın "etkisinin kademeli olarak ortadan kaldırmak" olduğunu da sızan bilgiler arasında yer alıyor.
Sızan bilgilerde ayrıca, Çıkarları Ayırt Etme Konseyi üyesi Gholam-Ali Haddad-Adel'in Hamaney'e "Besic'in zayıfladığını ve harekete geçme yeteneğinin olmadığını" söylediği de yer aldı.
Çıkarları Ayırt Etme Konseyi üyesi Gholam-Ali Haddad-Adel'in Hamaney'e "Besic'in zayıfladığını ve harekete geçme yeteneğinin olmadığını" söylediği de bilgiler arasında yer alıyor.
Sızan belgelerde, "bazı uzmanların" "devrimci güçler" arasında "şüphe ve belirsizlik birikimi" olduğunu söylediği aktarıldı. Buna ek olarak, yetkililerin, protesto hareketinin "en büyük başarısının, insanların ordu ve polis güçlerine karşı korkusunu kaybetmesi olduğunu" belirtiliyor.
Dini lider ayrıca, hükümetin bir planının olmadığı ve yavaş olduğunu düşündüğüne yer veriliyor.
Khamenei, yayınladığı bir emirle adalet sisteminin bu tür iddianameleri yayınlamayı bıraktığını belirterek, çok sayıda protestocunun "Tanrı'ya savaş açmak" suçlamasıyla suçlanmasına da karşı çıktına sızan belgelerde yer veriliyor.
Sızan belgelerdeki diğer önemli husus ise, yaşanan olayların halktan değil yabancılar tarafından oluşturulduğu algısının 'gerçek bir inanç' sistemine dönüştürülnesi öneriliyor.
İran Atom Enerjisi Kurumu (İAEK), 23 Ekim'de alt kuruluşlarından biri olan İran Nükleer Güç Üretim ve Geliştirme (NPPD) Şirketine ait bir e-posta sunucusunun yabancı bir ülkeden saldırıya uğradığını ve elde edilen bilgilerin yayımlandığını doğrulamıştı. Bu saldırıyı ise Black Reward bilgisayar korsanları üstlenmişti.
