PJAK: İran’da oluşacak yönetim boşluğu bizi şaşırtmaz
PJAK Yönetim Konseyi Üyesi Fuad Bêrîtan, İran’da olası güç boşluğunda, tüm olası senaryolara hazır olduklarını ifade etti.

PJAK Yönetim Konseyi Üyesi Fuad Bêrîtan, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin İran’a yönelik yaptırımları yeniden devreye sokmasının ardından, İran’da yaşanabilecek olası bir yönetim boşluğuna ilişkin ANF’ye değerlendirmelerde bulundu. Bêrîtan, “İran’da oluşabilecek güç boşluğu bizi şaşırtmaz. Tüm olası senaryolara hazırız.” dedi.
BM’nin tetik mekanizmasını devreye sokmasıyla İran’a yönelik tüm yaptırımların geri dönmesi, ülkenin hem ekonomik hem de siyasi yapısında sarsıcı etkiler yaratıyor. Bêrîtan’a göre bu durum, sadece ekonomik bir yaptırım süreci değil; aynı zamanda İran rejiminin “yapısal aşınmasının dönüm noktası” anlamına geliyor.
“İslam Cumhuriyeti artık uluslararası izolasyondan çıkamayacak bir noktaya geldi. Ne Batı ile anlaşma yapabilecek gücü var, ne de Rusya ve Çin’in desteğini sürdürebiliyor. Bu, rejimin uluslararası sistemde düşebileceği en zayıf konumdur.”
“Yaptırımlar Rejimi Felç Edebilir”
Bêrîtan, yaptırımların İran ekonomisine ağır darbe vuracağını ve özellikle petrol gelirlerinin kesilmesiyle rejimin mali açıdan çökeceğini belirtti. İran’ın günlük petrol ihracatının önemli kısmının Çin’e gittiğini hatırlatan Bêrîtan, yaptırımların yeniden devreye girmesiyle bu miktarın yarı yarıya düşebileceğini söyledi.
“Bu sadece ekonomik bir veri değil; sistemsel bir şoktur. Bu şok, halkın yaşamında hızla hissedilecek ve siyasi, ekonomik ve toplumsal alanları sarsacaktır.”
“Rejim Çözülüyor, Toplum Hazırlanmalı”
PJAK yöneticisine göre İran, artık eşzamanlı birçok krizle karşı karşıya: ekonomik çöküş, toplumsal huzursuzluk, çevresel tahribat, etnik ve sınıfsal ayrımlar, kadınların ve gençlerin rejimle çatışması.
“İran artık sadece bir kriz yaşamıyor; yapısal bir süper kriz içinde. Sistem her tepkisinde yeni kriz üretiyor. Baskı ve infazlardaki artış, rejimin gücünü değil, zayıflığını gösteriyor.”
Bêrîtan, mevcut koşullarda toplumun pasif kalmaması gerektiğini, olası çöküş sürecine “örgütlü bir hazırlıkla” girmesi gerektiğini vurguladı.
“En büyük tehlike, bekleme politikasıdır. ‘Rejim çöksün, sonra biz yeni düzeni kurarız’ düşüncesi ölümcül bir yanılsamadır. Eğer halk örgütlü olmazsa, güç boşluğu ya dış müdahaleyle doldurulur ya da iç çatışmaya yol açar.”
“Alternatif Aşağıdan İnşa Edilmeli”
Fuad Bêrîtan, geleceğin demokratik düzeninin “aşağıdan, halkın kolektif örgütlenmesinden” doğabileceğini savundu. Rojava deneyimini örnek göstererek, mahalle konseyleri, yerel ağlar ve toplumsal dayanışma modellerinin önemine dikkat çekti.
“Yeni düzen yukarıdan değil, aşağıdan doğar. Halkın kendi konseylerini, yardımlaşma ağlarını kurması hem direniş hem de demokrasi provasıdır. Gerçek zafer, sadece rejimin çöküşü değil; özgürlük, eşitlik ve insan onuruna dayalı yeni bir düzenin kurulmasıdır.”
Bêrîtan, Kürdistan halkının tarihsel direniş deneyimiyle bu süreçte öncü bir rol oynayabileceğini vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı:
“İran’ın geleceği belirsiz; savaş, liderin ölümü veya iç çatışma dahil her senaryo mümkün. Ama bu karanlık bir gelecek olmak zorunda değil. Eğer halk örgütlenirse, güç boşluğu demokratik bir doğuşun zemini olabilir. Biz, halkımızın iradesine dayanan bir güç olarak her senaryoya hazırız.”
Son güncellenme: 11:06:10