Celal Talabani’nin 1995’te Tahran ile Yaptığı Anlaşmanın Ayrıntıları

İran’a, Kürdistan Bölgesi’nde Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin kontrolündeki bölgelerde varlık kurma izni verildi. Karşılığında kamyon geçişlerinden vergi alınması ve "Bedir Güçleri"nin sınırdan geçmesine izin verilmesi, koordinasyonun en önemli göstergelerindendi.

23 Temmuz 2025 - 11:43
23 Temmuz 2025 - 11:43
 0
Celal Talabani’nin 1995’te Tahran ile Yaptığı Anlaşmanın Ayrıntıları

İran, Irak'ın kuzeyiyle(Kürdistan Bölgesi) olan sınır ticaretini geliştirmek için güvenlik karmaşasından ve bazı Kürt güçlerle olan ittifakından yararlandı. İngiliz raporları, Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) lideri Celal Talabani’nin Tahran’la bir anlaşma yaptığını ortaya koyuyor. Bu anlaşma, İran’ın Kürt bölgelerinde güvenlik varlığı kurmasına karşılık, İran kamyonlarının geçişine imkân tanıyordu.

İran-Irak Savaşı’nın (1980-1988) sona ermesinden yedi yıl sonra ve İran’ın ateşkesi kabul etmesiyle, Tahran’ın barışa sadık kalması bekleniyordu. Ancak diplomatik raporlar, İran’ın bölgedeki nüfuzunu artırmak için yeni yöntemlere başvurduğunu gösteriyor. İran, devrimci Irak Yüksek İslam Konseyi’nin silahlı kanadı olan, savaş sırasında İran’a sığınan Iraklılardan oluşan "Bedir Güçleri"ni destekleyerek yeni bir strateji izledi.

28 Aralık 1995 tarihli Ankara’daki İngiltere Büyükelçiliği raporunda şöyle deniyordu:
"Kuzey Irak: Bedir Güçleri – Size bir Türk gazetesinden alıntı sunuyorum. İran Cumhurbaşkanı Rafsancani, Türkiye Cumhurbaşkanı Demirel’e gönderdiği mektupta Bedir Güçleri’nin Kuzey Irak’a gönderilmeyeceğini bildiriyor. Konuyu gelecek hafta Koru Türk (Avustralya-Ortadoğu Dairesi, Dışişleri Bakanlığı) ile görüşeceğim."

İran’ın resmî inkârlarına rağmen olaylar ve tanıklıklar, İran’ın milisleri jeopolitik hedefleri için kullandığını gösteriyor.

İran’ın Diplomasi Maskesi Altında Askerî Varlığı

1995 yılına ait diplomatik yazışmalar, İran’ın sadece siyasi ve mali destekle yetinmediğini, aynı zamanda milis güçlerini Irak topraklarına gönderdiğini ortaya koyuyor. Türk basını, aralarında Turkish Daily News’in de olduğu kaynaklara göre, İran ve Türkiye arasında diplomatik görüşmeler olmuş, İran birlikleri Ekim ve Kasım 1995’te Kuzey Irak’a geçmişti. Ancak ABD’nin Kasım ortasında arabuluculuk yaptığı barış görüşmelerinden sonra Bedir Güçleri yavaş yavaş bölgeden çekilmeye başladı.

O dönem Türkiye, İran’ın Kuzey Irak’taki(Kürdistan Bölgesi) etkisinin artmasından, özellikle İran’a bağlı Bedir milislerinin faaliyetlerinden ciddi endişe duymaya başlamıştı. Ankara, bu güçlerin Kürt ve Arap bölgelerinde bulunmasının, İran lehine yeni bir askerî-siyasi yapı kurma çabası olarak gördü ve bunun Türkiye’nin güney sınırları için tehdit oluşturduğuna inanıyordu.

İran’dan Bedir Güçleri’nin Kuzey Irak’a Sevk Edilmeyeceğine Dair Güvence – (İngiliz Belgeleri)

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, İran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani ile yaptığı görüşmede Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini vurgularken, Türkiye’nin açık biçimde İran’ın bölgeye yönelik askerî müdahale veya nüfuz çabalarına karşı olduğunu ifade etti.

İran ise Rafsancani ve Dışişleri Bakan Yardımcısı aracılığıyla Türkiye’yi, Bedir Güçleri’nin varlığının genişlemeci olmadığını, sembolik ve sınırlı olduğunu, Tahran’ın Irak’ın istikrarını istediğini savunarak ikna etmeye çalıştı.

İran ve Türkiye, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun Irak’taki etkisini sınırlamak adına "bölge dışı güçlerin çekilmesi gerektiği" yönünde örtülü bir mutabakata da vardı.

İran ve Bedir Güçleri: Kürt Çatışmasında Perde Arkası

12 Kasım 1995 tarihli, Tahran’daki İngiliz Büyükelçiliği’nden Londra’ya gönderilen gizli bir rapor, İran’ın Kuzey Irak’taki müdahalesini doğruluyor. Raporda şu ifadeler yer aldı:

"Konu: İran’ın Kuzey Irak’taki müdahalesi (bkz: Ankara Telgrafı No. 486). Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi, geçtiğimiz ay Tahran’da Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile yapılan görüşmeler sonrasında Kuzey Irak’a gözlemciler gönderildiğini duyurdu. Bu gözlemcilerin Kürt gruplar arasındaki ateşkesi izleyeceği belirtildi."

Türk medyası, 1995 yılında İran’ın Bedir Tugayı milisleri aracılığıyla Kuzey Irak’a askeri müdahalede bulunduğunu ortaya koyan diplomatik belgeler ve yazışmalara dayanan haberler yayımladı (İngiliz belgeleri).

Ancak İngiliz büyükelçiliği bu açıklamaları inandırıcı bulmadı ve şu değerlendirmede bulundu:

"Bu açıklama, doğrudan İran’ın talimatıyla hazırlanmış gibi görünüyor. Aslında gözlemciler adı altında Kuzey Irak’a konuşlandırılan bu unsurlar, Bedir milislerinden başkası değil."

Gizemli Sevkiyatlar ve Batı’nın Artan Endişesi

İran, kuzey sınırındaki ticaretini artırarak sadece insani yardım değil, dış kaynaklardan ithal edilen ürünlerin de Irak’ta yeniden satışına başladı. İngiliz raporlarına göre Talabani, İran ile yaptığı anlaşmayla kamyon trafiğini artırmayı kabul etti. Bu trafik karşılığında ise İran’a Kürt bölgelerinde güvenlik varlığı tanındı.

1995’in sonlarına doğru, ABD kaynakları İran’dan Kuzey Irak’a yoğun bir kamyon trafiği yaşandığını bildirdi. Bu, İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nı endişelendirdi ve 1 Aralık 1995’te Ankara Büyükelçiliği’ne bir dizi soru gönderildi. Sorular arasında taşınan malların türü, günlük kamyon sayısı, vergi gelirleri, Kürt otoritelerin bu ticareti nasıl yönettiği ve İran’ın bu duruma tepkisi gibi detaylar yer alıyordu.

Tahran’ın varlığının “sembolik” olduğunu Ankara’ya bildirmesine rağmen, her iki taraf da yabancı askeri müdahalelere karşı çıktıklarını ve bölgedeki dış etkileri sınırlama hedefinde birleştiğini vurguladı (İngiliz belgeleri).

Bazı bulgular:

  • Ekim ortasından itibaren ortalama 190 kamyon günlük giriş-çıkış yaptı.
  • Bazı kamyonlar 40 tona kadar yük taşıyabiliyordu.
  • Yıllık kapasite teorik olarak 650 bin tondu ancak bu rakam abartılıydı.
  • İran, Banê ve Penjwin gibi sınır kapılarını geliştiriyordu.
  • Yardım malzemeleri ve gıda maddeleri çoğunlukla Kürt bölgelerine gidiyordu.
  • İran, bu ticareti politik baskı aracı olarak da kullanıyordu.

Bir telgraf, Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi’nin Kuzey Irak’a(Kürdistan B) gözlemci gönderme gerekçesiyle ilgili Batı’nın şüphelerini ele alıyor; bu adımın, İran’ın Bedir Tugayı aracılığıyla müdahalesine kılıf olduğu değerlendiriliyor (İngiliz belgeleri).

Batı'nın Gözünde Talabani-Tahran Anlaşmaları

5 Aralık 1995 tarihli İngiliz diplomatik raporuna göre, İran-Irak sınırının kuzeyinde artan kamyon geçişi, doğrudan Celal Talabani ile İran hükümeti arasındaki anlaşmanın sonucuydu.

Anlaşmaya göre:

  • İran’a Kürt bölgelerinde güvenlik varlığı kurma izni verildi.
  • Talabani, kamyon geçişlerinden vergi geliri elde etti.
  • Ekim ve Kasım aylarında Bedir Güçleri’nin sınır geçişi, iş birliğinin açık kanıtıydı.

 Bir telgraf, İran ile Irak’taki Kürt bölgeleri arasında kamyon trafiğinde keskin bir artış yaşandığını bildiriyor. İran’ın sınır kapılarını ekonomik bir araç, siyasi baskı unsuru ve güvenlik alanında nüfuz sağlama aracı olarak kullandığına dikkat çekiliyor (İngiliz belgeleri).

Ancak Kasım ortasında ABD’nin arabuluculuğuyla başlatılan barış görüşmelerinden sonra Talabani, İran’dan uzaklaşmaya çalıştı. Bedir Güçleri’nin çoğu bölgeden çekildi, İran istihbaratının faaliyetleri kısıtlanmaya başlandı.

Bazı detaylı yanıtlar:

  • Kamyonlar genellikle insani yardım ve tüketim malları taşıyordu.
  • Geri dönüşte inşaat malzemeleri (özellikle çimento) taşınıyordu.
  • Malların büyük kısmı Süleymaniye’de satılıyordu.
  • Ticaret düzenli biçimde, Talabani-Tahran anlaşması çerçevesinde yürütülüyordu.
  • Günlük yaklaşık 250 kamyon geçiş yapıyordu.
  • Her kamyon için yaklaşık 10 dolar geçiş ücreti alınıyordu.
  • Malların türüne dair ciddi sınırlamalar yoktu, silah kaçakçılığı dışında.

 Talabani ile İran arasındaki anlaşmalar, kamyon trafiğinin artmasına ve İran’ın Kuzey Irak’taki (Kürdistan)nüfuzunun güçlenmesine yol açtı; Talabani ise bu süreçten mali kazanç sağladı (İngiliz belgeleri).

1990'ların sonlarında bu sınır ticareti sadece ekonomik değil, askerî ve güvenlik boyutlarıyla da şekillenmişti. Bedir Güçleri'ne sembolik bir kalıcı varlık tanınması ve milislere lojistik kolaylıklar sağlanması, Tahran ile Süleymaniye arasındaki derin iş birliğini ve koordinasyonu gözler önüne serdi.

Bu haber toplam 4626 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 17:45:25