Suriye’de çözüm çerçevesi: Bileşenler arasında dengeli katılım ile merkezî bir devlet

On yılı aşkın süredir devam eden kanlı iç savaşın ardından, Suriye için yeniden bir “çözüm çerçevesi” tartışılmaya başlandı. Bu çerçeve, devleti yeniden kurumsal bir yapı olarak güçlendirmeyi ve farklı dinî ve etnik bileşenlerin yönetime gerçek anlamda katılımını sağlamayı hedefliyor

23 Temmuz 2025 - 10:21
23 Temmuz 2025 - 10:21
 0
Suriye’de çözüm çerçevesi: Bileşenler arasında dengeli katılım ile merkezî bir devlet

 

On yılı aşkın süredir devam eden kanlı iç savaşın ardından, Suriye için yeniden bir “çözüm çerçevesi” tartışılmaya başlandı. Bu çerçeve, devleti yeniden kurumsal bir yapı olarak güçlendirmeyi ve farklı dinî ve etnik bileşenlerin yönetime gerçek anlamda katılımını sağlamayı hedefliyor. Aynı zamanda ülkenin birliğini koruyarak bölünme projelerini reddediyor. Bu çözüm modeli, güçlü, mezhepçi olmayan, çok partili ve toplumsal çeşitliliği anayasal olarak tanıyan merkezî bir devletin kurulmasına dayanıyor.

1. Merkezî Devlet: Egemenlik ve Karar Birliğinin Temel Koşulu

Suriye'de gerçekçi bir çözüm, merkezî devlete bağlı kalmayı gerektirir. Ancak bu devlet, baskı veya otoriter kontrol aracı olarak değil, tüm toplumu bir araya getiren bir çerçeve olarak düşünülmelidir. Böylece ülkenin mezhepsel kantonlara veya dış güçlerin nüfuz bölgelerine bölünmesi önlenebilir.

Merkezî devlet; kurumların, ordunun, vergi ve idari sistemin birliğini ifade eder. Ancak bu birlik, toplum içindeki grupların haklarını tanıyarak ve onların varlıklarını devletin aleyhine değil, içinde koruyarak sağlanmalıdır.

2. Kürtler ve Dürziler İçin Tanımlanmış Roller: Dışlanmadan Ortaklığa

Kürtler:

Suriye'nin en büyük etnik azınlığı olan Kürtler, uzun yıllar boyunca resmî olarak tanınmadan marjinalleştirilmiş, siyasal ve askerî mücadelelerine rağmen görmezden gelinmiştir.

Çözüm için gerekli adımlar:

  • Kürtlerin merkezî hükümete, özellikle egemenlik ve yürütme alanlarında tanımlı bakanlık kontenjanlarıyla katılması.
  • Kürt dilinin ve kültürünün yerel diller yasası kapsamında tanınması.
  • Vatandaşlık ve kimlikten mahrum bırakan tüm yasaların iptali.

Dürziler:

Tarihsel olarak Suriye devletinde önemli roller üstlenen Dürziler, savaş sırasında zorunlu rejim sadakati ve savaş karşıtlığı arasında sıkışmıştır.

Çözüm için:

  • Dürzilerin merkezî karar alma süreçlerine (parlamento, hükümet, yargı) dâhil edilmesi.
  • Ilımlı ve bağımsız ulusal duruşlarını ifade etmelerine imkân tanınması.

3. Aleviler: Egemenlikten Ulusal Ortaklığa Geçiş

Mevcut Suriye rejimi, büyük ölçüde Alevi elitlerin kontrolündeki bir güvenlik-mezhep ittifakı üzerine kuruludur. Ancak tüm mezhebin sistemin yükünü taşıması hem adaletsiz hem de tehlikelidir.

Bu nedenle çözüm:

  • Alevilerin, ayrıcalıksız ama güvenli bir biçimde ulusal kimlik içinde yer bulmasını sağlamalı.
  • Tarihsel rollerine uygun, ancak mezhepçi ve güvenlikçi yapıdan uzak bir şekilde kurumlara entegre edilmelerini içermeli.

4. Hristiyanlar ve Diğer Gayrimüslim Bileşenler İçin Tam Din Özgürlüğü

Suriye’nin en eski dinî topluluklarından olan Hristiyanlar, savaş ve radikalizmin etkisiyle hem sayıca azaldı hem de toplumsal etkilerini kaybetti.

Gerçek bir siyasal çözüm için:

  • İbadet ve inanç özgürlüğünün anayasal güvence altına alınması.
  • Kilise törenleri ve geleneklerinin resmen tanınması.
  • Hristiyanların yönetim, eğitim ve yasama kurumlarındaki varlığının güçlendirilmesi.

Bu yaklaşım, Ezidiler, Süryaniler, Mandeanlar, Bahailer gibi diğer gayrimüslim topluluklar için de geçerli olmalı; dinî hakları anayasal teminat altına alınmalıdır.

5. Sonuç: Yeni Bir Toplumsal Sözleşmeye Doğru

Suriye’de çözüm sadece güç paylaşımı veya hassas dengeler değil; aynı zamanda aşağıdaki ilkeleri taşıyan yeni bir toplumsal sözleşmeyi zorunlu kılar:

  • Eşit vatandaşlık
  • Din ve devlet işlerinin ayrılığı
  • Etnik ve dinî çeşitliliğe saygı
  • Geçiş dönemi adaleti ve ulusal uzlaşı

Bu çerçeve, Suriye’yi bir tiranın yönettiği, bir mezhebin egemen olduğu ya da dış vesayet altında parçalanmış bir ülke olmaktan çıkarıp, sivil bir anayasa ile herkesin tanındığı, şiddet ve baskının dışlandığı bir ülke haline getirebilir.

Peki Ya Ahmed el-Şara?

Ancak şu temel soru ortada duruyor:
İsrail’le müzakere yoluyla konumunu sağlamlaştırmaya çalışan Ahmed el-Şara, buna karşılık tüm Suriye bileşenlerinin katılımını sağlayacak, ülkenin birliğini koruyacak ve Suriye’yi yeni bir toplumsal model haline getirecek kapsayıcı bir ulusal çözüm sunmaya cesaret edebilecek mi?

Yoksa ödünler yine tek taraflı mı kalacak ve Suriye, dış denge oyunlarının esiri olurken içeride eşitliği ve adaleti olmayan bir devlet olarak mı kalacak?

*Masoud Muhammad-Your News, Our News'in Genel Yayın Yönetmeni

 

Bu haber toplam 1565 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 16:24:21