Neçirvan Barzanî, Suriye Müzakerelerinde Stratejik Arabulucu

Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzanî, Ortadoğu’daki çatışmalı denklemde yürüttüğü sessiz ama etkili diplomasiyle, Türkiye, Rojava ve uluslararası aktörler arasında dikkat çekici bir köprü kuruyor.
Al-Monitor sitesine dayandırılan analizlere göre, Barzanî yalnızca arabulucu değil; çözüm denklemini baştan kuran stratejik bir aktör. Özellikle Türkiye ile Demokratik Suriye Güçleri (DSG) arasında görünmeyen bağlar oluşturan Barzanî, bu ilişkiyi kadife siyasetin sabırlı diliyle örüyor.
Barzanî'nin yaklaşımı, Türk ilerleyişini su damlasıyla ateşi söndürür gibi durdurdu. Ankara’nın DSG’ye karşı geleneksel “güvenlik tehdidi” algısında belirgin bir yavaşlama gözlemleniyor. Bu değişimde Barzanî’nin, Türkiye’yi gaz hatları, bölgesel çıkarlar ve diplomatik hassasiyetler üzerinden dengeleme stratejisi etkili oldu.
Neçirvan Barzanî aynı zamanda Washington ile de doğrudan temaslar yürütüyor. ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi olarak atanan Tom Barrack, bu temasların merkezinde yer alıyor. Barzanî ile Barrack arasındaki görüşmelerde, Suriye'nin merkezî bir sopa ile yönetilemeyeceği, çoğulculuğun esas alınması gerektiği fikri öne çıkıyor. Barzanî, DSG’nin yalnızca müzakere masasındaki bir aktör değil, Suriye’nin geleceğinde belirleyici bir ortak olmasını savunuyor.
Paris ise sürece farklı bir ağırlıkla dahil olmuş durumda. Yakında Fransa’da yapılması beklenen önemli bir toplantıya DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack katılacak. Görüşmede, Kürtlerin Suriye içindeki siyasi ve güvenlik statüsü ile kalıcı çözüm yolları ele alınacak.
Toplantıya doğrudan katılmasa da Barzanî'nin hazırladığı zemin ve yürüttüğü arka kapı diplomasisi, bu sürecin kilit taşı olarak değerlendiriliyor. Barzanî'nin arabuluculuğu yalnızca siyasi değil, aynı zamanda kimlik temelli bir mücadele. O, Kürt kimliğinin tanınmasını, kalıcı ve onurlu bir statü ile güvence altına alınmasını savunuyor.
Barzanî’nin yaklaşımı, klasik lider profilinden ayrılıyor. Ne bağırıyor, ne tehdit ediyor. Ama sözleri duyuluyor, ciddiye alınıyor. DSG’yi dilenci değil, ortak olarak masaya getirmek istiyor. Suriye mozaikinde Kürtlerin yalnızca bir detay değil, merkeze oturan bir unsur olmasını hedefliyor.
Barzanî’nin diplomatik manevraları, sadece Rojava’daki güç dengelerini değil, Şam, Ankara, Washington ve Paris hattında kurulacak yeni Suriye denklemini de etkileyebilir. ABD’nin yeni Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın bu süreci doğrudan üstlenmiş olması, Washington’un bu kez sadece izlemekle yetinmeyeceğini, aktif rol alacağını gösteriyor.
Paris’teki toplantı yalnızca diplomatik değil, sembolik bir anlam da taşıyor. Görünmeyen ama hissedilen birçok “ruh” bu masada olacak: Şehitler, boşaltılan köyler, yakılan şehirler… Hepsi, geçici sıfatından kurtulmayı bekliyor.
Barzanî bu süreçte sadece DSG adına değil, bölgenin geleceği adına müzakere ediyor. Kürtler için vesayetsiz, zincirsiz bir statü arayışı; çıplak ayakla bile olsa yürüyen bir hayale dönüşme çabası...
Bu henüz bir zafer değil; ama şimdiye kadar çığlıklarla yazılan bir hikâyede, sessiz ama güçlü bir cümle.
Son güncellenme: 03:44:47