Yeni bir öneri sunmadan Millet ve Cumhur İttifakı arasında takım tutar gibi "AKP gitsin ne olursa olsun!" yada "Bu iktidar kalsın, yoksa batarız!" demek ile sorunlara çözüm üretilemez.
Bu çağrıyı yapanların gelecek için somut bir önerileri yok. Ortada sadece adına ortak bir gelecek dedikleri ırkçı partilerin ırkçı adaylarının gerçek kimliklerini seçim bitene kadar gizleme ve onları kurtarıcı gibi gösterme çabası var.
Demirtaş'ta son açıklamasında "Ortam bulanık" diyor. Evet ortam bulanık Demirtaş'ın açıklaması ile beraber bulanık suda avlanan balık gibi Kürd seçmenin kafası daha da bunaltıldı. Demirtaş genç yaşına rağmen donanımlı ve düşündüğünü ifade edebilen, popülist bir siyasetçi. Kendisine sormak lazım:
Geçmişi, geçmişte verilen mücadeleyi inkar eden "Kürdistan'ı Türkiye'ye kattık. Bizden daha ne istiyorsunuz?" demek ile neyi kastettiniz? 100 yaşını yeni dolduran Türkiye daha ortada yokken kalu beladan bu yana var olan kadim Kürdistan'ı "kaçak yapılan bir binanın asma katı gibi" Türkiye'ye kattınız diyelim. Başur'u,Rojava'yı, Rojhılat'ı nereye katacaksınız? Bu açıklamayı yapmadan önce partiye oy verenlere danışıldı mı? Yoksa bu açıklama için kim ve kimlerden onay alındı?
Birlikte yaşayabilmenin tek şartı "Kürdistan'ı çöpe atmak mı?" O zaman bu güne kadar ne için mücadele edildi? Çöpe atmadan, farklı olanları aşağılamadan, kimliğini inkara zorlamadan eşit sayıldığı bir yaşam mümkün değil mi? Farklı olanı kabul etmeyen, illa benim gibi olacaksın diyenler ile bu günden farklı bir yaşam kurmak mümkün değildir.
Ne eski parlementer sistem, ne de mevcut başkanlık sistemini savunarak Kürd'lerin kafasını bulandırmaya gerek yok. İkisi de denendi ve sorunlara çözüm olmadı. Detlenebilir bir başkanlık sistemi ile birlikte bölgelere ayrılmış bir Türkiye neden tartışılmıyor?
Not: Sorduğum sorulara aklı başında yanıt vermek yerine sürekli ilgili, ilgisiz ezberi tekrar edenler yazmasın. Yazanlara yanıt vermeden sileceğim.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.