Türk Anayasalarında Kürtlere yer yoktur...
Sen niye adının bile anılmadığı ve her yönüyle sana karşı oluşturulan anayasalara karşı Bir Türk vatandaşı gibi tavır koyuyorsun?
O zaman sen nesin?
Senin o sistem içinde neyin vardır?
TC’deki iktidar kavgalarından yararlanabilirsin, ama bunlardan birilerinin yedek lastiği olmaya neden can atıyorsun?
Yedek lastikleri olduğun her biri Kürdistan ve Kürtlere karşı aynı politikaya sahiptir.
Bu cumhuriyet bu temelde kurulmuştur.
Bunca tecrübeye rağmen daha anlamadınız mı?
Sömürgeci sisteme ve işgale karşı sanki bir Türkiyelimişmişcesine niye sahte ve şovenist solun kuyruğuna takılıyorsun?
Ya da Müslümansın diye neden Türk-İslam sentezine “ümmet” adı altında katılıyorsun.
Sahi sen kimsin?
Yine öteki halklar; Ermeniler, Lazlar, Araplar, Asuri-Süryaniler, Çerkezler vb. kimdir?
Neden size tecavüz eden ve yok sayanların argümanlarına kölelik yapıyor, kendinizi tecavüzcülerinizle sözde eş görüyorsunuz?
Hele devşirmeler...
Türklüğün en azılısına oynuyorsunuz. Türkten daha çok Türk ırkçısı ve kendi soyunun soykırımcısı...
Kendini halis-muhlis Türk sayanlar sizlerin sayesinde cesaret alıyor ve saldırıyorlar..
Sizde affedersiniz, yavşaklaştıkça yavşaklaşıyorsunuz...
Neredeyse 100 yıldır aynı senaryonun farklı varyantlarını sahneye koyuyorlar.
Sizler de canavar ve kültürsüz ve köksüz Türk soykırımcılığı ve herkesi yok edip Türkleştiren ve acayip bir şey yaratan TC egemenlik sisteminin birer piyonluğuna oynuyorsunuz.
Böyle devam ettiğiniz sürece kaderiniz değişmeyecek…
Tanrı katında yeriniz cehennemdir.
İnsanlık ve evrensel değerler açısından Türk barbarlığının birer parçası ve yıkım makinesisiniz.
Ha gelelim Türklerin anayasasına...
Açık söyleyeyim.
Türk sömürgeciliği ve işgalini onaylayan ve Türk sistemini sömürgeci ve yok edici tarzda Kürde dayatan ırkçı ve faşist anayasalardan sana ne?
Sem kendi varlığın yaşamını, kültürünü ve ülkeni bu canavarlardan kurtarmakla yükümlüsün. Özgürlük ve bağımsızlık ve statü elde etme tavrın bundan geçmektedir.
Seni hiç hesaba katmayan bir anayasa ve sistemde “bende varım” diyorsan senin kafan ve ruhun sakatlanmıştır.
Şimdi Türk usulü anayasa ile Türk usulü başkanlık sistemine geçilmek isteniyor.
Her şeyi buna göre hazırlıyorlar.
"Evet" dersen yeşil kemalist ve Türk-İslamist olursun. Şeriat özentisi gelişir, belki de kendisi….
"Hayır " dersen siyah-beyaz Kemalist ve Türk-İslam sentezcisi olursun.
İkisini de istemiyorum. Bunlar benim tercihim olamaz.
İkisi de Kürdistan ve Kürtler için, inkar, soykırımdır, anadan doğma haklarımı yok sayan ırkçı, sömürgeci, Kürdistan ve Kürtler oldumu benzer düşünen, Türk Irkçı ve milliyetçisidir.
Kürdistan ve Kürtler açısından böyle bakmakta sonsuz hayır vardır.
12 Eylül faşist cuntanın yaptığı anayasa bütün resmi partilerin hoşuna gitmişti.
Aslında "sivil" anayasa derken bir türlü bundan vaz geçmediler.
Bu anayasa da faşist ve Kürtler ve öteki halklar için elle tutulacak bir yanı yok.
Şimdi bunuda esas alarak AKP ve MHP Türk tipi başkanlık sistemini getiriyorlar.
Bu Türk tipi başkanlık sistemi fiilen Mustafa Kemal zamanında vardı. Tek parti diktatörlüğü idi ve Mustafa Kemal de yetkileri kendisinden toplamıştı. Cumhuriyet denilmesine karşın Mustafa Kemal padişahtan daha fazla yetki kullanıyordu.
Şimdi AKP’nin istediği resmi kanun çıkararak bu durumu yakalamaktır. 12 Eylül faşist anayasası sultanlık yetkisi İslami milli şef yetkisi = lafta yeni anayasa.
İlk dört maddesi değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. Bu anayasa ırk ve Türk anayasasıdır,
İşte eskisinde de yenisinde de aynısı mantık;
Kürtlere yer yoktur.
Ne haktan bahsediyorsunuz?
İlerimi ve gerici mi bırakın onu Türkler tartışsın.
Hayır diyeceksen, bundan önceki 12 Eylül faşist anayasasını mı istiyorsunuz?
CHP’nin istediği budur.
"Evet" derseniz Kemalist-İslamcı generallerin yaptığı 12 Eylül anayasasına "evet" diyecek ve artı Erdoğan'ın Türk tipi başkanlığını onaylayacaksınız.
Evet, denildi mi Kürtler yararına bir şey yok.
Düşünün ki bu anayasaya "hayır" denildi ve geçmedi, eski 12 Eylül anayasasına dönüldü.
Türk tipi başkanlık sistemi olsa veya fiilen Mustafa Kemal dönemi gibi yetkili başkan olsa Kürtlerin bundan bir kazancı yoktur.
Her şeyden önce Anayasaların Türk egemenleri ve toplumu için yapıldığı bilinmelidir.
Gerici ve faşist bile olsa bu anayasa Kürtler için yapılmıyor.
Kürdistan söz konusu olunca sistem ve rejim ve bütün resmi partiler anlaşıyorlar, öyle anayasa ya göre vb. hareket ettikleri yok.
Sömürgeci rejim ve onun uygulamalarına göre hareket ediyorlar. Anayasada ki yasalarla birlikte ve bunun dışındaki gizli yasalarla yönetiliyoruz.
Türki tipi "evet " ve Türk tipi "hayır" a karşıyım. Bu işin sonunda bir özgürlük ve gelişme ışığı yok.
Denilebilir ki kazanmasa Erdoğan ve AKP gidecek, kim götürecek?
CHP mi, geç onu. Götürse ne yazar. Zerre kadar desteklenmez.
AKP hükümeti ve iktidarı devam mı eder, büyük ihtimalle öyle görünüyor.
MHP bu işin sonunda çatlar mı?
Çatlasın... Devrede onun başka versiyonu Meral Akşener var...
Erdoğan normal yollardan gitmez. Bir yerlere bu rejim toslar ya da başına bir şeyler getirenler olur...
Enerjimizi UKM geliştirmeye vermeliyiz. Çeşitli biçimlerde hazırlıklar ve örgütlülük ve mücadeleyi örmek işin en doğrusudur.
CHP, DYP, ANAP, AP, Refah Partisi hükümetleri gelip gitti. Onlar gitti yerine AKP geldi, hemde iktidar oldu.
Kürdistan ve Kürtler için değişen ne oldu?
Hemde bunca mücadeleye rağmen...
TC partileri Kürdistan ve Kürtler konusunda anlaşmıştır.
TC sözde çok partili siteme geçtiğinde ve CHP sağlı ve sollu ayrışmaya başladığında DP ile CHP daha doğrusu devlet, Kürdistan ve Kürtler konusunda anlaştılar. Bu konuda çok partili sistemleri de de tek partili dönem gibi Kürdistan politikasını ve sömürgeciliği sürdüreceğinden hem fikir olmuşlardır.
Şimdi CHP, AKP, MHP ve diğer irili ufaklı küçük resmi partiler Kürdistan konusunda temel olarak aynı düşünüyorlar.
Ve yapılacak anayasa Kürdistan ve Kürtlerin ve öteki halkların inkârı üzerine kuruluyor.
Kardeşim, ben bunlara temelde karşıyım. CHP iktidardan düştü. Ayrıca size bir şey hatırlatayım. Ordu ve bürokrasi öyle bildiğiniz gibi 1945 ten sonra çoğunluğu CHP’li değildir. Kendini Türkiye de sağ, ülkücüve Türkçü-İslamist olarak adlandıranlardan oluşuyor. Ergenekon denilen olayda böyleydi. Onların hepsi Kemalist’ti ama çoğu CHP li değildi.
Dikkat ederseniz HDP mecliste, ama sesi yok. Basın yansıtmıyor. Bir nevi yok sayıyorlar. Anayasa konusunda kendi söylemlerine göre bir yer tuttukları görülmüyor. CHP bilinçli öne çıkarılıyor. Bunların kavgası sistem ile değil, iktidardan pay kapma kavgasıdır. Mustafa Kemal dönemi gibi yeşil Kemalist lider bu kez öne çıkmak istiyor.
AKP, bir nevi eski cumhuriyet çizgisine gelmek zorunda kaldı. Ergenekon ve CHP ile bu konuda anlaştılar.
Yeşil Kemalistlerin Kürdistan ve Kürt politikası yüzyıl sonra CHP den daha tahripkardır.
Mesele sadece “evet” ve “ hayır” değildir. Biz sömürgeci sitemle hesaplaşmalıyız. “hayır” demekte sonuçta CHP ve devlet Kemalizminin kuyruğuna takılmaktır. Bazılarının CHP ile ittifak arayışları havanda su dövmeye benziyor.
Onların hepsi için HDP’nin ipi çekilmiştir. Anlamamışlarsa kendi bilecekleri iştir. Devlet politikası, HDP’yi hiçleştirmek ve kapatmaya odaklanmıştır. TBMM’in de kalan HDP’lilerin ne işe yaradığını kendileri bile açıklayamazlar…
TC devlet politikasına tavır koyarsan AKP’ yede tavır koyarsın, CHP’ye ve diğer sömürgeci politikalara da…
AKP dediğimiz bu gün devlettir. TC’dir. Bırakın şu saray ayaklarını. Bunu ancak CHP’liler söyleyebilir. CHP’de bu devletin bir parçasıdır, sömürgeciliği tamamlayan unsurdur.
Türkiye de demokratik ve Federal bir anayasayı savunan muhalefette yoktur…
Solcuların çoğu, KCK’nin çürük Türkiyelileşme ve ne olduğu belirsiz “ortak vatan”, “demokratik ulus”, “demokratik özerklik” teori ve politikalarına sarıldılar, entegrasyonu bu yönüyle desteklediler. Devlet, entegrasyonda istemiyor, tamamen teslimiyet ve Türklüğe katılmasını dayatıyor.
Türkiye de gerçek anlamda demokratik veya Avrupa türü sosyal-demokrat ve sosyalist parti olsa ve bunlarda Türklerin önemli bir bölümüne veya hatırı sayılır bir kesime hitap edebilseydi; demokratik ve federal bir anayasa gündeme koyabilselerdi; Kürtler bu durumu kendi açılarından değerlendirebilirdi.
Böyle bir durum yok, varsa da hatırı pek sayılmaz, dikkate değer değildir. CHP, Refah Partisi, İçi Partisi ve diğer marjinal sosyalist ve sol kesimler “hayır” diyeceklerdir. Onlar açısından Türklere göre bir anayasa yapılıyor: doğru veya yanlış “evet” ve “hayır” biçiminde pozisyon alabilirler.
Ne de olsa Türk anayasaları üzerinde tartışıyorlar.
İki önemli husu vardır: Türkiye cephesinden anayasaya bakmak..
Birde Kürdistan cephesinden anayasaya bakmak...
Peki, Kürtler kendilerinin cumhuriyetin kuruluşundan beri içinde yer almadıkları ve hiçe sayıldıkları anayasaların neyine “evet” veya “hayır” diyecek…
Bir kez bu Kürdistan’ın ve Kürtlerin gündemi değildir.
Ne zaman demokratik ve federal bir anayasa tartışılırsa bizde kendi durumumuz açısından farklı biçimlerde katılabiliriz. Kaldı ki Türkiye solunun ağırlığı Demokratik Türkiye, Federal Kürdistan ve Özerk Kürdistan içeren bir anaysa tartışmalarından uzaktır.
Siyaset bilimine göre analiz edersek ve Kürtleri çıkarırsak Türklerin ezici çoğunluğu Türk-ırkçı, milliyetçi ve faşist anayasadan yanadır.
Evet, Kürtler ve Kürdistan sömürgeciliğe ve AKP ve bütün resmi partilere ve Kürdistan’daki kurumlarına karşıdır ve karşı olmak zorundadır.
Karşıda olacağız. Sömürgeci sitemi meşrulaştıran hiç bir anayasadan yana olmayız. AKP ve MHP anayasasına bütünüyle karşı duracağız ve mücadele edeceğiz.
Ama… ve ama…
Türk usulü anayasalara karşı çıktığımız gibi değişik biçimlerdeki Türk usulü “evet” ve “hayır”larının da peşine takılmayacağız.
Bu bir tavır ve doğru tutum meselesidir.
Anlayan anlar… Anlamayan ise Kürdistan’a karşı soykırım seferlerini sürdüren ve bütün resmi partilerin onayını alan devlet politikasının kuyrukçusu olur ve onların gündemi içinde boğulur.
Onlar Kürdistan’a yeni seferler yapma hazırlığı içindedir. Havalar yine ısınacak. Gerginlikler her alanda ve parçada sürecek.
Saddam anayasasında bile sözde de olsa Araplar ve Kürtlerden söz ediliyordu… Türk devlet sistemini artık siz düşünün…
Ve tabiiki anayasalarını da….
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.