Erdoğan’a güvenip güvenmeme meselesini pratik arenada değer teşkil etmiyor diyerek bir kenara atıp ve tartışmadık.Gerçi tartışmaların yapılmadığı demokratik bir ortamın havası, dönüp dolaşıyor insan beynini dondurmaya dönüşüyor.Örneğin, Kürtlerin, teorik yol haritasıyla belirlenen net ve o kadar yalın istemler, uçan kuşların dahi bilgisi dâhilindeyken.Ulusal kurtuluş mücadelenin klasik pratiğiyle yürütülen savaşta, ölen askerle gerillaların savaş tangosunun pratik algılamalar arasındaki ahengi her nedense hep yarına öteliyor ve ‘’tartışma zamanı değil’’ diyoruz.
Beyinsel hücrelerde birikenleri, ya da yüreklerde depolanan sorunları tartışılmadan yerli yerinde bırakmak, Kürt halkının demokratik ulusal talepleri birçok sorular yumağıyla gelecek zamanlama süreçlerine havale etmekten ötesi değildir. Zira büyümüş yada büyümeye aday sorunlar değil Kürtlerin ayağına beyinsel var oluşa bile dolanacağı gerçeği herkesin malumudur.
Her kesimin kendi gerçeğiyle, kendi gerçeklerine sarılma kutsallığını tanrılaştırma inadı. Çok ama çok boyutlu olduğu bilinen Kürtlerin devasa sorununa makul ve pozitif bir katkı sunmayacağı bilinir olması lazım artık. Kendi gerçekliğinin gereği olarak ortaya sürülecek gerekçelerle, her türlü demokratik haktan mahrum bırakılmış Kürt halkının gerçeğinden hareketle ortaya konulması gereken gerçekler bir bütün olarak Kürt halkının ulusal demokratik istemlerin dokusuyla olan uyumu masaya koyup tartışmanın zamanı gelmiştir sanırım.
Evet sorunlarımız var ama tartışma zamanı değildir demek ya da aramızda tartışalım gibi balans ayarlamalarla, biriken sorunların üstüne başka sorunları eklemekten ötesine bizi taşımayacağını kavramalıyız. Çünkü Kürtlerin, kendilerinden kaynaklı sorunları üzerine demokratik bir dil atmosferiyle gitmesini beceremeyecekse, karşı taraftan kaynaklı ciddi sorunların üzerine gitmesini de becermeyeceği gün gibi ortada olduğunun görülmesi lazım.
Kürt halkının var oluşunun üzerine çökmüş devletin baskısı, inkârcılığı ve anti demokratik uygulamalarına karşı yürütülen mücadele azminin bir yarısını da kendi kendinin önüne koyduğu demokratik tartışma ortamını engelleyen balansların bir an önce kaldırılmasına da harcanmalıdır artık. Özelikle dün için, kendi gerçekliğiyle kendi gerçeklere uyarlanan korku dağların, gelişen ve değişen günümüz itibariyle, zarar verici boyutlara vardığı artık görülmelidir.
Zamanın acımasız ve o kadar katmerli süreciyle ortaya çıkardığı bazı yanlışları. Günümüz sürecinin doğrularıyla yer değiştirme ortamının yaratılması Kürt siyasal öncülerin önceliği olmalıdır. Yanlış ya da yetmezliklerin, genel doğrular üzerinde gölge edilmesine özellikle merkezi güç durumunda olan kesimin yararına bir ortam yaratmayacağını bilmek lazım. Gerçi herkesin kendi gerçekliğiyle kan bağı oluşturan kendi gerçeğinin doğruları vardır. Ama hiç bir zaman grup yada ideolojik kalıplaşmaların ölçüsünde ortaya çıkmasının genel doğruları gölge etmenin ötesine geçmemiştir.
Herkes kendi varoluş penceresinden olurlara ya da olabileceklere baktığı bir anlayış, genelin kendisi olan Kürt halkının temel çıkarlarına merhem olmayacağı bugün değilse bile yarın bu kaçınılmaz gerçeklerle er geç tanışılacaktır.
Kürtlerin ulusal demokratik talepleri kendince ve kendi ideolojik dünyanın argümanlarıyla yorumlamak, çıkardığı sonuçlarla da, topyekûn bir halkın genel çıkarlarını kendi ideolojik argümanların gölgesinde bırakmak ulusal demokratik perspektiflerle barışık olduğu söylemek güçtür. Kaldı ki böylesi maskesi düşmüş bir ideolojik dayatma demokratik tartışmalarla ortaya çıkacak doğruların önünde en büyük balans ayarı olduğunu da unutmamak lazım.
Demokratik tartışma yöntemleri doğura bilecek doğruların bulunmaz ilacıdır da aynı zamanda. Çünkü sonuç alıcı tartışmalarla ancak doğrulara ulaşılabilir. Belki de Kürtlerin en çok ihtiyacı olan bu gerekliliktir de aynı zamanda. Tartışması yapılmayan sorunların büyüyerek doğruların ayağına sarılıp dolandığı, kurtulması için de birçok bedel ödendiği bilinen ve yaşanan bir hakikattir maalesef.
Demokratik ve özelikle toparlayıcı bir dil üslubuyla. Her türlü sorunu tartışmaya açmak, içeriğiyle, sonuçlarıyla, nerden nereye varacaksa varsın, aleni yaparak, olumlu ve olumsuzluklarıyla büyüyen Kürtlerin ulusal demokratik mücadelesinde yarına ertelenmeyecek bir ihtiyaç olarak Kürtlerin genel çıkarlarına göz kırpmaya devam eden bir süreçle karşı karşıyayız bence.
Tarihi süreçlerde, Kürtlerin kendi yanlışlarıyla yanlışlıklar mezarına çevirdikleri Kürdistan’ı doğruların doğurabilecek özgürlük çiçekleriyle aksi bir dönüştürme mücadelesine ihtiyaç vardır.
Hüseyin Akıncı
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.