Peki, Kürtler ne yapıyor? Araştırmalar yapıyorlar mı, aydınları, bilim insanları, akademisyenleri, entelektüelleri, siyaset adamları bir araya gelip gelecekte olabilecekleri tartışıyorlar mı?
Gelecek günlerde olası gelişmeler
Geri toplumlar geçmişle, gelişmiş toplumlar gelecekle daha fazla ilgilenirler. Konu Ortadoğu\'daki gelişmeler olunca gelecek öngörüleri daha karmaşık ve zordur.
Gelişmiş toplumlar, gelecekte olabileceklere ilişkin kendi aralarında sık sık tartışarak, ortak akıl yürüterek hazırlık yaparlar. Farklı, aykırı düşünceler, çeşitli senaryolar ve kurgular tartışılır. Konu ile ilgili yapılan araştırmalar bu beyin fırtınalarının temelini oluşturur.
Geri toplumlar için varsa yoksa geçmişte yaşananlardır.
Değil yıllarca, yüzyıllarca bıkıp usanmadan aynı konuları tartışıp dururlar.
Peki, Kürtler ne yapıyor? Araştırmalar yapıyorlar mı, aydınları, bilim insanları, akademisyenleri, entelektüelleri, siyaset adamları bir araya gelip gelecekte olabilecekleri tartışıyorlar mı?
Gören, duyan var mı?
Yok.
Örneğin Kuzey Kürdistan\'da geçen yıl açıklanan öz yönetim ilanları, hendekler ve barikatlarla ilgili yaşananlar.
Özyönetimin ne olduğu, nasıl hayata geçirileceği konusunda halka yeterli bilgi verildi mi?
Halkın desteği alındı mı? Bu konuda ülke genelinde araştırmalar, tartışmalar yapıldı mı? Kürt kamuoyu oluşturuldu mu?
Yapılan hendek ve barikatlara karşı devletin vereceği tepki ve saldıralar iyi hesaplandı mı?
PKK dışındaki Kürt muhalefeti ile olumlu ilişkiler kuruldu mu?
Sonuç...
Savunmaya dayalı savaş stratejisiyle sonucu belli olan tahribatlar yaşandı.
Aylarca süren çatışmalarda binlerce Kürt genci hayatını kaybetti. Sokağa çıkma yasakları hala devam ediyor. Binalar yıkıldı, insanlar toplu olarak yakıldı. Mahalleler haritadan silindi.
Kürt siyasi hareketi oluşan bu olumsuz tabloyu bile zafer olarak saydı. \"AKP yenildi\" diye ilan etti.
Eğer yeterli araştırmalar ve tartışmalar yapılabilseydi, bu olaylar yaşanmayabilirdi.
Ortadoğu\'da süreç o kadar hızlı ve ittifaklar o kadar karmaşık ki...
Türkiye\'de yapılan başarısız darbe girişimi hükümetin elini oldukça güçlendirdi. İslamcı-Türkçü hareket sokağa hakim oldu. Hükümet olağanüstü hal ilan ederek kendisinden olmayan her kesime yönelmenin hesaplarını yapıyor.
Başarısız darbe sonrası gelişmeler bu hızla giderse büyük yıkımların olacağı, büyük trajedilerin yaşanacağı bir konjonktüre doğru gidildiği söylenebilir.
Kuzey Kürdistan\'da gelecekte neler olabilir diye farklı öngörülerde bulunabiliriz.
Eğer olumsuz sonuçları yaşamak istemiyorsak, özgür iradelerimizle geleceğimizi tartışmalıyız.
Benim düşüncelerim çok uçuk olabilir. Düşündüklerimin hiçbirisi de gerçekleşmeyebilir, olaylar çok daha farklı gelişebilir.
Kuzey Kürdistan\'da gelecek karanlık gözüküyor. Bunu bilmek çok da zor değil. Zaten cumhurbaşkanı hergün televizyonlarda \"Bunlar daha sizin iyi günleriniz\" diye açık açık söylüyor.
Türk hükümetinin politikası açık ve net. Stratejisinin temelini Kürtlerin statü kazanmaması üzerine inşa ediyor. İçeride ve dışarda ittifaklarını, taktiklerini bu politikanın üzerine inşa ediyor.
Kuzey\'de Kürt hareketini ezebileceği kadar ezmek istiyor.
Önce yasa ve kanunlarla kazanımları geri almayı, sonra gelecekteki kazanım ihtimallerini sıfırlamayı amaçlıyor.
Bunları yapmak çok da zor değil. Olağanüstü hal yetkileri, yeterli parlamento desteği, mahkemeleri ve medyası var.
Sokağa da hakim. Kendi kitlesi zaten yüzde elli. Konu Kürtler olunca MHP\'nin tamamına yakını, CHP\'deki Kemalist ve ulusalcıların desteği, Türk burjuvazisi, işçi sendikaları, çeşitli sivil toplum örgütlerinin önemli bir kısmı ile birlikte en az yüzde yetmiş bir potansiyele erişebilme gücüne sahip.
Her geçen gün demokratik mücadele gittikçe zorlaşıyor.
Cumhurbaşkanı ve hükümet mevcut yasaları bile takmıyor. İstediği her şeyi pratik olarak uygulamaya koyabiliyor. Buna hiçbir engel yok.
Bütün kurumlar cumhurbaşkanına biat etmekte yarışıyor. Muhalefeti işlevsiz hale getirmek için her yolu deniyor. Hükümet temel politikasını yalan üzerine inşa ediyor.
Hükümet içeride başarılı, dışarıda başarısız. İçerideki başarısının sırrı ise dayandığı kitlenin düzeyi. Bunun için AKP\'nin kendi yaptırdığı araştırmalara bakmak yeterli.
En eğitimsiz, İslamcı, biatçı, şoven, sorgulamayan, devleti kutsayan kitleler AKP\'ye desteğini sürdürüyor.
Hak ve özgürlükler konusunda en duyarsız kitleler AKP\'ye destek veriyor.
Dinsel nedenlerle, ticari nedenlerle verilen destek sonucu oluşan yoz bir çoğunluk.
Bu kitleler Kürtlere karşı savaşı destekliyor. Kürdistan\'ın yakılıp yıkılmasını istiyor.
Türk halkının dün yüzde sekizinin, bugün yüzde on sekizinin IŞİD\'e sempati ile bakması Kürtler açısından olası kütü gelişmelere zemin hazırlıyor.
Koalisyon güçleri ile Kürtlerin ortak mücadelesi sonucunda Musul ve Rakka düşürülürse, ortalama yüzde beş civarında yani yaklaşık 4 veya 5 bin IŞİD üyesinin kaçabilecekleri veya sığınabilecekleri ülkelerin başında Türkiye geliyor.
Türkiye IŞİD için alt yapısı hazır bir ülke. Her geçen gün İslami yaşam tarzının güçlendiği Türkiye\'de IŞİD üyeleri siyasi iktidarın hoşgörüsüyle rahatlıkla yerleşebilir, daha da gelişip güçlenebilir.
IŞİD için Türkiye, gelişebilmesi açısından Iraktan ve Suriye’den daha avantajlı. IŞİD, Irak ve Suriye\'de rejime karşı savaşıyor. Türkiye\'de ilk etapta rejime karşı savaşmasına gerek yok.
Taraftar bulması açısından Türkiye daha cazip. Hazır bir anti ABD ve AB karşıtı büyük bir İslami genç kesim var.
IŞİD, Irak ve Suriye\'de düz ovada savaşıyordu. Hava saldırılarına karşı korumasızdı.
Türkiye de Akdeniz\'den Egeye, Marmara’dan Karadeniz\'e kadar uzanan dağlık bölgeler IŞİD\'in radikal İslami savaşçıları için çok büyük avantaj sağlar.
IŞİD\'in vahşi infaz taktikleri, kafa kesmeler, intihar eylemleri İslami Türk kesimlerinin talancı, linççi yöntemleriyle kolayca birliktelik sağlayabilir.
Türk hükümetinin IŞİD\'e karşı savaşıyor gibi yapıp IŞİD\'i desteklediği bir gerçek.
Türk hükümeti IŞİD\'in uluslararası savaşçılarını Kürtlere karşı kullanabilir. Ve kullanacaktır.
IŞİD\'in Kürtlere karşı savaşı türk toplumundaki ırkçı kesimlerin desteğini ve sempatisini kazanacaktır.
Burada PKK\'nin izleyeceği politikalar geleceği şekillendirecektir.
PKK, Güney Kürdistan\'da, Kürdistan hükümetinin koalisyon güçleriyle yaptığı ittifakı Rojava\'da, YPG\'nin batılı güçlerle yaptığı ittifakı yapabilir ve Kürdistan hükümetinin desteğini alırsa gelecek günler Kürtler açısından olumlu gelişmelere sahne olabilir.
Üstelik Kürtler ile IŞİD arasında savaşta moral açısından Kürtler çok üstün.
Hem Irak\'ta hem Suriye\'de IŞİD\'i Kürtler durdurdu. IŞİD\'in gerilemesinin temel nedeni Peşmerge ve YPG savaşçılarının mücadelesidir.
Ama PKK batılı güçlerle değil de Batıya karşı, tedavülden kalkmış, hiçbir meşrutiyeti olmayan halk içinde milyonda bir bile desteği bulunmayan sol terör örgütleri ile ittifak yaparsa, çok büyük felaketler yaşanabilir.
Kuzey\'de terör örgütleriyle birliktelik Kürtleri dünyada yalnızlığa iter. Türk hükümetinin elini güçlendirir.
Bu arada, Türkiye\'ye kaçan IŞİD üyeleri toparlandıktan sonra faaliyetlerini artıracaktır. AKP politikaları IŞİD\'i kesemez.
IŞİD kendisine Kuran-ı Kerim\'de yazılı olan kuralları rehber aldığını iddia etmektedir.
\"Hakimiyet Allah\'ındır\" der.
AKP kadroları ve kitlesi her ne kadar İslami düşüncelere sahip olsalar da sahip oldukları ekonomik düzey, yaşam standartları IŞİD\'in kurmak istediği şeriatçı devlet yapısıyla çelişir.
Er veya geç IŞİD ile TC çatışacaktır.
AB\'den uzaklaşan, NATO’yla sorunları olan, eski ortağı Gülen Cemaati ile olan hesaplaşması süren, Suriye bataklığına saplanan, Kürtlerle savaş içinde olan TC\'nin aynı zamanda IŞİD\'le çatışması yaşanacak iç savaşın boyutu insanı ürkütüyor.
AKP\'nin, başarısız darbe girişiminde en büyük silahı olan camileri IŞİD\'le çatışmasında kullanması kolay olmayacaktır. Camiye giden kitleleri etkileme açısından IŞİD daha tecrübelidir.
AKP\'yi destekleyen ama ekonomik pastadan pay alamayan milyonlarsa IŞİD için kazanılacak hazır potansiyeldir.
Oluşabilecek bu kaos ortamında Kürt siyasi hareketi ülke içinde gücü ve etkisi az olsa da Kürt siyasi oluşumlarıyla birlikte ulusal bir birliktelik sağlayarak güçlü bir sinerji yaratabilir, Kürdistan hükümeti ile birlikte hareket eder, dışarıda da ABD ve AB ülkeleriyle ilişkilerini geliştirebilirse, Kuzey\'de hedeflediği statüyü kazanabilmesi uzak bir ihtimal değildir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.