Gencettin Öner’den İsmail Beşikci’nin sağlığına dair bilgilendirme

Bilindiği gibi 26.09.2025 tarihinde Diyarbakır'da gösterime sunulan "Bizim İsmail-Îsmaîl'ê me" adlı belge film meraklıları ve ilgililere gösterildi. Bu belge filmde, Beşikci'nin bugüne kadar yaşamış olduğu hayat yolculuğu, inandığı gerçekleri konuşmaktan ve yazmaktan asla çekinmeyen devletin tüm ceberut baskıları ve müeyyideleri karşısında yılmayan, hayret verici inadı ve bu konudaki somut yaşanmış mücadelesinin konu edindiği belge filmin gösterimi sonrası, sahneye konuşmak için davet edildiğinde, rahatsızlanarak hastaneye kaldırılmıştı. Bu sürecin başından beri hem bir doktor olarak hem de özel bir dostluk yakınlığımız nedeniyle yanındaydım. İlk müdahale ve yönlendirilmesini yapmıştım. Hızlı bir şekilde, Dicle Üniv. Tıp fak. aciline kaldırılan hoca yoğun bakıma alındı. Tıbbi prosedürün hızlandırılması için, beyin kanaması düşünülen branşların (Nöroloji ve Beyin cerrahi) akademik deneyimli hocalara rica edilerek (Hepsine teşekkürlerimizi iletiyoruz) herkes seferber oldu. Çekilen tomografide, bizimde ön tanı olarak düşündüğümüz "Beyin kanaması" teyit edildi. Beynin sol yarım küresinin kaidesinde yer alan ve beyin-omurilik sıvısının yapıldığı, tıp dilinde "İntraventriküler hemoraji" denilen ve sağ tarafın motor kontrolünü sağlayan merkeze ve aynı zamanda konuşma merkezinin bir kısmına da sirayet eden kanamanın sebep olduğu pıhtı, sağda kısmi felce ve konuşma bozukluğuna yol açtı.

Sebep olarak ta, bu duruma hipertansiyonun neden olduğu ve beynin o bölgesindeki bir veya birkaç damarın yırtılmasına bağlı gelişen bir durum olarak değerlendirildi. Olayın gelişmesinin ilk üç saati, zaman zaman gelip geçen bilinç bulanıklığı yaşadı. Kanamanın durup, kanamanın lokalize ve stabil hale gelmesiyle şuuru açıldı ve hep öyle kaldı. İnsanları tanıyor ve gülümsüyordu. Gerçi İsmail Beşikçi'nin mizacı böyleydi. Belki abartı oldu ama ona hakaret ve küfürler yapılsa dahi, o hep gülümserdi. Sadece konuşma bozukluğu yaşıyor ve sağ tarafını fazla hareket ettiremiyordu. Beyin cerrahi hocalarının 24 saat geçtikten sonra "Bizlik bir şey yok. Hastanın tedavisini Nöroloji sürdürecek" demeleri beni fazlasıyla rahatlattı. Bunun anlamı şudur: Kafatasını cerrahi olarak açma-delme müdahalesinin en azından şimdilik uzak bir ihtimal olduğunu ifade ediyordu. 3. günde, konuşmasında da gözle görülür bir düzelmeyi fark ettik. İlk günde idrar yoluna sonda yerleştirme sorunu yaşandı. Prostat sorunundan dolayı sondayı mesaneye yerleştirmekte bazı güçlükler çekildi. Üroloji hocalarının, görüntülü sistoskopik yöntemlerle o sorun da hal edildi. Biz, yoğun bakımda onu görmek isteyen dostları ve sevenlerinin bu talepleri beraberinde istenmeyen sağlık sorunlarını yani asepsi-antisepsi sorunuyla (Enfeksiyon riski) karşı karşıya kaldık. Çünkü, yoğun bakım ünitelerinin sterilliği çok önemli. Her ne kadar, oradaki görevlilere bu türden ziyaretlerin geri çevrilmesini talep etmemize rağmen, Ortadoğu ülkelerinin insanlarının aşırı duygusallığı ve geleneklerin de devreye girmesi düşünüldüğünde bu malum durumu aşamadık. İnsanlar, tanıdıklar vasıtasıyla bir yolunu bulup gidiş-gelişleri sürdürdüler.

Son 12. Gün durumunu da sizlerle paylaşıp kapatalım. Genel durumu beklenenin üzerinde iyi. Koopere, Sağ taraf kısıtlılığı devam etmesine rağmen, elini ve bacağını hareket ettirebiliyor, konuşması da gittikçe düzeliyor. Yoğun bakımdan servise çıkarılmasının 8. Günü . Bu kritik süreci atlattıktan sonra, etkilenen organ sistemlerinin rehabilitasyonu için fizik tedavi seanslarına başlanacak. İsmail Beşikci, insan olarak emsali zor bulunan bir kişilik ve antitedir. İsmail Beşikci vicdanlı, ahlaklı ve erdemli Türklerin gururu, diğer yandan da ulusal kimliği yok sayılmış, dili yasaklanmış bir ulusun adı geçen hakları talep ettiklerinde hep katliamlarla yüzleşmiş devletsiz ve sahipsiz bir millet olan Kürtler için de çok ağır bedeller ödemiş katıksız ve iflah olmaz bir Kürt dostudur.

Gencettin Öner