Fransız L’Express dergisi Paris’teki Kürt Enstitüsü’nde Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in öldürülmesiyle ilgili soruşturmaya dair haberinde yeni bilgiler paylaştı.\n\nL’Express dergisinden Eric Pelletier imzalı özel habere göre, zanlı Ö.
L’Express dergisinden Eric Pelletier imzalı özel habere göre, zanlı Ömer Güney cinayetten bir gün önce bir Kürt derneğine üye olanları fişledi ve siyasal olarak aşırı sağa yakın bir çizgideydi.
9 Ocak 2013’te işlenen cinayetin tek zanlısı olduğunu belirttiği Ömer Güney’in iddialarının aksine, yeni gelişmenin cinayetin “siyasi” olabileceğini gösterdiği yorumunu yapıyor.
L’Express dergisi Ömer Güney’in cep telefonundan silinen fotoğraflar üzerinde yapılan inceleme sonucunu şöyle aktarıyor:
“Lyon yakınlarındaki Ecully’de bulunan polise bağlı teknik ve bilimsel araştırma laboratuvarı, Ömer Güney’in kullandığı Nokia marka cep telefonunun hafızasından silmeye çalıştığı fotoğraflara ulaştı. Fotoğraflar, cinayetlerden bir gün önce [Güney’in] gecenin bir vakti, Villiers-le-Bel’deki bir Kürt derneğine, üyelerin bulunduğu listeyi fotoğraflamak için girdiğini kanıtlıyor. Saat 04.30 ve 05.30 arasında, Türk devletine muhalif olan 329 üyenin üzerlerinde isimleri, adresleri ve telefon numaraları olan kimliklerini tek tek fotoğraflamış… [Ömer Güney] anahtarların yedeklerine sahip olduğu için içeri girebilmiş.”
Dergi, “Fransa’nın kendisine komplo” düzenlediğini iddia eden ve kendisini “Kürt otonomisine yüzde 10 bin bağlı biri” olarak tanıtan Ömer Güney’in savunmasının L’Express’in ele geçirdiği bu yeni bilgilerle tartışmalı hale geleceğini belirtiyor.
'Üç hilâlli yüzüğü vardı'
L’Express’in aktardığına göre, Kasım ayında hâkim Jeanne Duyé tarafından sorgulanan Ömer Güney, bu fotoğrafları çektiğini kabul ediyor fakat bunu ‘adını vermediği’ PKK içinde bir kadronun talimatıyla yaptığını ve bu bilgileri “dışarıya göndermesi” istendiğini söylüyor.
Dergi, Güney’in bu listeyi sabah Paris’in bir bölgesinde Kürt hareketine destek çıkan fakat ‘kimliğini bilmediği ve adresi unuttuğu’ birine verdiğini söylüyor ama daha sonra “telefonun hafızasını boşuna doldurmamak için” silmeye çalıştığını aktarıyor.
Fransız L’Express dergisi, gelişmelerin bununla kalmadığını, Ömer Güney’in 2003-2011 yılları arasında yaşadığı Almanya’daki soruşturmada da Güney’in siyasi görüşlerinin incelendiğini ifade ediyor.
Haber şöyle devam ediyor:
“[Ömer Güney’in] Münih’te Alman polisler tarafından sorgulanan arkadaşları ve iş arkadaşları onu sakin ve ‘bir kuşu bile öldürme becerisi olmayan biri’ olarak tanımlıyor. Onlara göre Ömer, ayrılıkçı fikirlerden de uzak biri. Aksine, ‘Türkiye’de aşırı sağ’ sempatizanı, MHP’ye yakın ve atış poligonuna sık giden biri. İki tanık, [Ömer Güney’in] üzerinde, aşırı sağcı ‘Bozkurtların’ sembolü ‘üç hilal’ bulunan bir yüzük taktığını doğruluyor. Tanıklardan biri, [Güney’in] odasında büyük bir Türk bayrağı olduğunu ve İstanbul’un en büyük futbol kulüplerinden Galatasaray tutkunu olduğunu hatırlatıyor.”
Dergi, soruşturmayı yürüten yetkililerin Ömer Güney’in Türkiye’ye gidiş gelişlerini incelediklerini ve son seyahatini cinayetlerden kısa bir süre önce 2012’nin Aralık ayı ortasında ve sonunda yaptığını yazıyor.
Ömer Güney’in Türkiye’ye yaptığı aramaları da detaylı inceleyen yetkililerin soruşturması sonucunda, Ömer Güney’in Türk ve Fransız şebekelerine bağlı beş farklı telefon kullandığı ortaya çıkmış. Telefonların ikisi ise bulunamamış.
“Soruşturmayı yürüten yetkililere göre Ömer Güney, Türkiye’de ‘alışılmamış ve teknik numaralara benzeyen’ numaralara onlarca kısa mesaj göndermiş olabilir” diyen dergi, Güney’in Ankara’da “kimi bu kadar sık ve gizlice aradığının bulunması için [Fransız yetkililer] şimdi Ankara’daki yetkilerin desteğini talep etmeli” yorumunu yapıyor.