Economist dergisinin son sayısındaki değerlendirmede, Türkiye’de Aralık sonunda başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının “Türkiye’de işlerin kontrolden çıkmaya başladığı” kanısını doğurduğu belirtiliyor.
Ekonomik göstergelerin faiz artışının zorunluluğuna işaret ettiğini öne süren Economist, Merkez Bankası’nın ise alternatif yollar aradığına dikkat çekiyor.
İlgili Haberler
FT: Kibir Türk modelini bozuyor
FT: Türkler 20 milyar dolar döviz satın aldı
FT: Erdoğan'ın ekonomik modeli baskı altında
Devamı için tıklayın
İlgili Konular
Ekonomi, Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan
Değerlendirmede, Başbakan Tayyip Erdoğan eleştirilerek, ekonominin ancak “dersini almış bir Başbakan” tarafından rayına oturtulabileceği ifade ediliyor.
Ayrıca, Türk ekonomisinin son yıllarda sanayi yatırımıyla değil, borca dayalı tüketim ve emlak yatırımlarıyla büyüdüğünün altı çiziliyor.
Faiz oranı artmalı mı?
“Türkiye’nin ekonomisi: Maske düştü” başlıklı değerlendirmede, Türkiye gündemini sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarında iddianame ve hüküm ortaya çıkmasa bile, gelişmelerin yerli ve yabancı yatırımcıları ürkütmeye yettiği belirtilerek, özellikle yargı bağımsızlığına ve hukukun uygulanmasına ilişkin kaygılar olduğu dile getiriliyor.
Enflasyon %7’nin üzerindeyken, cari işlem açığının gayrı safi milli hasılanın %7’si civarında seyrettiğini aktaran Economist, hem yabancı yatırımın, hem özel tasarrufun hem de ihracatın azaldığının altını çiziyor.
Böyle bir ortamda her “gelenekçi ekonomistin” faizlerin yükseltilmesi seçeneğine yöneleceği belirtilen analizde, Merkez Bankası’nın ise, bir hesaba göre %11 dolayında olması gereken faiz oranını %8’de tuttuğu kaydediliyor.
Economist, Merkez Bankası’nın faiz oranını artırmak yerine, Türk bankalarına rezerv ihtiyaçlarının bir kısmını Türk lirası yerine döviz olarak tutma hakkı tanıdığını anlatıyor ve ekliyor: “Yabancı para ülkeye akarken bu, Türk lirası üzerindeki baskıyı hafifletmek için iyi bir yoldu. Ama para birimi zayıflarken, yatırımcıları huzursuz etmekten başka bir işe yaramaz.”
Uzmanların, Başbakan Erdoğan’ın ısrarı nedeniyle, 30 Mart’takiy yerel seçimlerden önce faiz oranı artışı beklemediğini aktaran Economist, piyasa güveni sağlanamazsa, döviz alarak Türk lirasının değerini sabitlemeye çalışan Merkez Bankası’nın “nefesinin tükenebileceği” uyarısı yapıyor.
Türkiye’nin %9’lara varan gayrı safi yurtiçi hasıla büyümesinin borca dayalı özel tüketime ve Türk inşaat şirketlerine verilen büyük ihalelerle beslenen emlak yatırımlarına dayandığı tespitini yapıyor Economist.
Dergiye göre, sanayiye yatırım yapılmayan bu dönemde ABD’nin küresel krizden çıkış için uyguladığı canlandırma programı sayesinde Türkiye’ye giren para da altyapı ve emlak sektörlerine aktı.
Economist şu ifadelere yer veriyor: “Ona karşı çıkanlardan bazıları bile, 'dersini almış bir Başbakan yine de ekonomiyi rayına oturtabilirdi' diyor.” Bunun için Erdoğan’ın, eski müttefiği Fethullah Gülen hareketiyle barışması, faiz oranı artışına izin vermesi ve yargının görevini yapmasını sağlaması tavsiye ediliyor analizde.
Mevcut gidişatta, İstanbul’a kanal ve üçüncü havalimanı gibi on milyarlarca dolarlık projelerin de riske girebileceği uyarısı yapıyor Economist.