Amineh Kakabaveh; yetenekli ve yeteneklerini yerli yerinde kullanmasını bilen usta bir savaşçı , politikacı.
Gün geldi ben Kürt ve Kürdistan için Pêşmerge oldum, dağları dolaştım. Gün geldi kaldığım yerde eylem ve etkinliklere katıldım. Gün geldi milletvekili oldum İsveç Parlamentosu’nda Kürt sorununu dile getirdim. Bundan sonra da gerek parlamentoda, gerek dışarıda, dünyanın neresinde olursa olsun Kürt sorunu ve Kürtlerin özgürlüğü için her yerde mücadelemi sürdüreceğim.
Yiğit ve aynı zamanda bilge Rojhılatlı bir Kürd kızı. 1970\'te Saqız kentinde dünyaya geldi. Amine bu dünyada kendisinden istenen her şeydir. Çocukken Fars zulmüne karşı mahalle çocuklarını örgütleyen militan, 13 yaşına geldiğinde Pêşmerge-gerilla, 20\'li yaşlarda da politik bir aktördür Amine.
Fars zulmüne karşı savaşmak üzere daha 13 yaşlarında iken silahını kuşandı dağlara çıktı. Yol arkadaşları Amine\'nin girişken, çözümleyici, yol bulucu politik kişiliğini keşfedince 18 yaşına geldiğinde onu yurtdışına çıkarmanın yollarını ararlar.
Daha 4 yaşında iken İran-Arap Alfabesi ile okuma yazma öğrendi. Ancak İsveç\'e geldiğinde 18 yaşındaydı ve ilk defa Latin harfleriyle karşılaştı. Bir yıl içinde okuma-Yazma, İngilizce ve İsveç\'çe öğrendi.
Yaşadığı zorlu süreçler mi Amine\'yi güçlü kıldı, yoksa güçlü olduğu için mi zorlukların üstesinden geldi? Bence Emine kendisini yarattı. Koşullur da onu şekillendirdi.
Kakabaveh, 5 yıl pêşmergede kaldıktan sonra Ekim 1991 yılında UNHCR yardımıyla İsveç’e gitmek için Kürdistan’dan ayrılarak Türkiye’ye geçer. Türkiye’de bir sene kaldıktan sonra 1992\'de İsveç’e gelir. Burada doktor tarafından kontrol edildiğinde 1988 yılında Saddam tarafından Halepçe’ye atılan kimyasal gazın izlerine rastlanır.
İsveç’e geldikten altı ay sonra 1993 yılında gerçekleşen 1 Mayıs yürüyüşüne katılır. Yürüyüşten sonra aynı gün İsveç Sosyalist Partisi’ne giderek üye olur.
On yıl gibi kısa bir sürede hem çalışıp hem de okula devam eden Kakabaveh, Stockholm Üniversitesi\'nde felsefe ve sosyal hizmet alanında yüksek lisans yaptıktan sonra Stockholm\'de belediyede sosyal hizmetler uzmanı olarak çalışır. Mülteciler ve kadın hakları konusunda çalışmalar yürüten Kakabaveh, kadın hakları ve namus kültürüne karşı kampanyalar yürüten Fransız örgütü Ni Pute\'ni soumise-Ne fahişe ne de itaat eden\"in) İsveç şubesini kurar.
2008 yılında İsveç’te gerçekleştirilen seçimlerde Sol Parti’den İsveç Parlamentosu’na girer.
Milletvekilliği süresince de ilkelerine bağlı kaldığı için ağır bedeller öder. Dışlanır, ırkçılıkla suçlanır. Hem İsveç\'te hem de yurt dışında aşırı dincilerin ve sağcı milliyetçilerin sürekli ölüm tehdidine maruz kalır. Ancak o, çizdiği yoldan ilerler.
Başarılarından dolayı İsveç haber dergisi Fokus, 2016 yılında onu “Yılın İsveçlisi” (Årets Svensk) olarak tanıtır ve yayınladığı biyografisi İsveç’te büyük ilgi ile karşılanır.
“Namus” suçları, kadın hakları ve laiklik gibi konularda yaptığı çalışmaları onu İsveç siyasetinde ve Sol Parti içinde tartışmalı bir konuma getirir. Prensiplerinden ödün vermediği için Sol Parti\'den istifa etmek zorunda kalır. Parlamentoda bağımsız olarak yoluna devam eder.
2021\'deki hükümet krizini sona erdirmede belirleyici rol üstlenir. Hükümetin lehine ve aleyhine oylar eşitlenince oyu büyük önem kazanır. Hükümet ile girdiği pazarlıkta, Kürt sorunu, özellikle Rojava’nın tanınması, radikal dinci okullara yapılan devlet yardımının sona ermesi, dar gelirliden az, çok kazanandan çok verginin alınması, emekli maaşı ile yaşayan yaşlılar üzerindeki vergi yükünün azaltılması ve korumanın genişletilmesi de dâhil olmak üzere, önerdiği 9 özel talebi müzakere ederek hükümeti destekleme kararı alır.
“Özellikle Başbakan Anderson ile görüşmemde Rojava’ya özel vurgu yaptım. Olmazsa olmazım dedim. Rojava’ya karşı nasıl bir politika yürüteceklerini, Rojava’nın tanınması için nasıl hamlelerinin olduğunu konuştuk, tartıştık ve öylece karar kıldım\" diyor Amine.
Kurucu öğe, hükümet kurmada anahtar rolünü nasıl oynadığına ilişkin bu sözler HDP\'lilerin Cumhurbaşkanı seçiminde kulaklarının zarını patlatsın.....
\"DAİŞ vahşetine karşı kahramanca savaşan Kürdlere karşı dünya devletleri ve halkları Kürdlere borçludur. Ancak DAİŞ zayıflayınca Kürdlere sempati azaldı. Erdoğan\'ın YPG ve YPJ\'yi terörist gösterme çabası kısmen de olsa başarılı oldu\" diyor Amine. Bu da politik yaşamın bir gerçekliği.
\"Palme cinayetinde Kürdlerin bir rolü olmadığı halde, PKK\'nin terörist örgütler listesine alınması ahlakî ve hukuki değil. İsveç\'in sosyal demokrat hükümeti bunun için Kürdlerden özür dileyip PKK\'yi terörist örgütler listesinden çıkarması gerekirken bunu yapmadı. İsveç hükümeti bu yanlıştan biran önce dönmelidir\".
“Gün geldi ben Kürt ve Kürdistan için Pêşmerge oldum, dağları dolaştım. Gün geldi kaldığım yerde eylem ve etkinliklere katıldım. Gün geldi milletvekili oldum İsveç Parlamentosu’nda Kürt sorununu dile getirdim. Bundan sonra da gerek parlamentoda, gerek dışarıda, dünyanın neresinde olursa olsun Kürt sorunu ve Kürtlerin özgürlüğü için her yerde mücadelemi sürdüreceğim. Mücadele vermek için parlamentoda veya dağda olmak gerekmiyor. İnsan bulunduğu her alanda mücadelesini vermeli. Bu, ahlaki ve vicdani bir görevdir”
