Suriye ve Rojava'da Gerilen Siyaset

5 Eylül 2025 - 09:26
5 Eylül 2025 - 09:26
 0
Suriye ve Rojava'da Gerilen Siyaset

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Devlet Bahçeli'nin çağrısı ile başlayıp, Abdullah Öcalan'ın 25.02.2025  tarihli metin ile 27.02.2025 tarihinde kamuoyuna yapılan açıklama ile  sürecin  "Çözüm süreci değil, geçiş süreci!" olduğunu açıkladı.

Abdullah Öcalan'ın yaptığı açıklamada, "Demokratik Devlet ve Toplum ile Birleşme  Çağrısı" yapmış ve çağrının neticesi olarak, "PKK'nin kongresini toplayarak, kendisini fesih etmesi ve tüm kesimlerin silahları bırakma kararı almasını" istemişti. Bu isteme karşı açıkça, "Ulus devlet, federalizm, idari özerklik, Kültüralist  taleplerin milliyetçi saikler  ile ortaya atıldığını, bunun tarihsel ve toplum sosyolojisi ile  bağdaşmadığı" gerekçesi ile hiç bir şey istenmediğini, dönemin  İmralı heyeti sözcüsü Sırrı Süreyya Önder de "Şerefim ve namusum üzerine yemin ederim ki herhangi bir talep yoktur!" diye   beyan etmişti.

Sonraki süreçte de  bu minvalde yapılan  icraatlar gerçekleştirilmişti.

Bunun en bariz özelliği, bir  İngiliz taktiği olan, "Bir şeyi oyalamak ve zamanla gündemden düşürmek için komisyona devir edin!" taktiği izlenmişti, "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" kurulmuş, ancak 100 yılı aşkın inkar ve imha siyasetinden bir adım ileri atılmamış ve Kürtçe dili ile konuşmak isteyen Barış Anneleri'nden  Nezahat Teke, TBMM ile Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş'un "Devlet geleneği" hatırlatarak susturulması, devlet dilindeki "Terörsüz Türkiye" sözcüğünün ne anlama geldiğini de açığa vurmuş oldu. Numan Kurtulmuş'un bu açık tutumuna karşı, Komisyon içindeki DEM Parti heyetinin, "Kürtçe bir ulusun varlığıdır, dilidir. Bu dil ile konuşmayı kesemezsiniz, yasaklayamazsınız"  tutumu yerine, "Biz Nezahat Teke hanımın Kürtçe konuşmasını Türkçeye çevirebiliriz!" demelerindeki düşüklük hatta düşkünlük bir tarafa, durumun vahametini    göstermek açısından da açık bir resim ortaya konmuştu...

 Bütün bu sürecin başlama sebebini, Devlet Bahçeli baştan sona çok net açıklamıştı ki, Hamas'ın İsrail'e saldırısı ile başlayan ve İsrail'in kendi güvenliğini sağlamak üzere harekete geçmesi ardında, İran'ın yayılmacı siyasetini bertaraf etmek üzere, Hamas, Hizbullah, Suriye, Yemen'deki Husileri hedefleyen,  İran'ın gücünü sınayıp açığa çıkaracak ve "Bölge haritası değişecek" açıklamasına karşı, olası Kürt hareketlenmesini, "hizmetteyim" diyen Abdullah Öcalan'ı kullanarak, özelikle Rojava ve Suriye'yi Türkiye'nin denetiminde tutmak ile Misakı Milli hedefine açılmak  istediği açıktı. Olanlar da bundan ibaret idi.

Ancak, "İslam ideolojisinde ve kültüründe, merkeziyetçilik dışında bir alternatife yer olmadığı"(Azar Gat) için,  Irak'ta olduğu gibi, Suriye'de de Dûrzî, Alevi, Hiristiyan, Seküler Araplar ile Kürtlere  dayatılan  "Tekci Merkeziyetçi"  siyaset ters tepti. Başta Dûrzi ve Aleviler, federasyon talebinde bulundu, karşılık bulamayınca Dûrziler "Bağımsızlık" dedi.  Bu arada SDG, YPG yetkilileri ve umumi Kürtler de, Haseke'de  farklı kesimlerin yaptığı toplantının kararlarına uygun olarak,  Öcalan'ı aşacak, "Ademi merkeziyetcilik olmazsa, bağımsızlık" açıklamaları peş peşe yapıldı.

Gelinen aşamada, ABD ile Batının  ve özelikle desteklediği  İsrail'in siyasete yön vermesi, Suriye'de iktidardaki Cihadist Colani'yi diğer İslamist teröristler gibi kullanma durumundaki başarısızlık ortaya çıktı.

Türkiye açısından, vekalet (Colani vs.) üzerinden Kürtleri kontrol etmenin güç olduğu anlaşılmış durumda!

O halde, siyasi taktiklerin en azından dilini ve dizaynını  değiştirmek  zorunlu oldu...

Öcalan'a, "Tüm kesimler pozitif entegrasyona tabii" açıklaması yaptırılmıştı.

Şimdi, "Rojava ayrı ve kırmızı çizgi" açıklaması yaptırılıyor.

Neden?

Abdullah Öcalan'ın daha önceki  açıklamaları, Rojava'yı ve Suriye muhalefetini  intihara götüreceği açığa çıktı.  Bu durumda Öcalan enstrümanı tutmayacağı için, başka tarzda kullanılmak üzere  elde kalsın diye geri çekildi.!

Şimdi Türkiye devleti, Rojava ve Suriye Muhalefetine, "Ya entegrasyon ya da  askeri harekat!" diye dayatıyor,  tehdit ediyor... Bu nedenle askeri harekat için mecliste "Teskere kararı" çıkarıldı.

İsrail, ABD, Avrupa devlet yetkilileri ve basın çevreleri, "Bu tutum Türkiye'yi zora sokar. " diye uyardı. Uyarı Hükümet içindeki bazı  Kürt milletvekillerinden bile yankı  bulmuş durumda.

Gelinen aşamada kozlar yeniden karmalanıyor.

Yarın,  Suriye ve Rojava'da Gerilen Siyaset ne olacak?

 Göreceğiz!

 

Bu yazı toplam 535 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 10:28:03