Suriye ve Rojava'da Gerilen Siyaset

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Devlet Bahçeli'nin çağrısı ile başlayıp, Abdullah Öcalan'ın 25.02.2025 tarihli metin ile 27.02.2025 tarihinde kamuoyuna yapılan açıklama ile sürecin "Çözüm süreci değil, geçiş süreci!" olduğunu açıkladı.
Abdullah Öcalan'ın yaptığı açıklamada, "Demokratik Devlet ve Toplum ile Birleşme Çağrısı" yapmış ve çağrının neticesi olarak, "PKK'nin kongresini toplayarak, kendisini fesih etmesi ve tüm kesimlerin silahları bırakma kararı almasını" istemişti. Bu isteme karşı açıkça, "Ulus devlet, federalizm, idari özerklik, Kültüralist taleplerin milliyetçi saikler ile ortaya atıldığını, bunun tarihsel ve toplum sosyolojisi ile bağdaşmadığı" gerekçesi ile hiç bir şey istenmediğini, dönemin İmralı heyeti sözcüsü Sırrı Süreyya Önder de "Şerefim ve namusum üzerine yemin ederim ki herhangi bir talep yoktur!" diye beyan etmişti.
Sonraki süreçte de bu minvalde yapılan icraatlar gerçekleştirilmişti.
Bunun en bariz özelliği, bir İngiliz taktiği olan, "Bir şeyi oyalamak ve zamanla gündemden düşürmek için komisyona devir edin!" taktiği izlenmişti, "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" kurulmuş, ancak 100 yılı aşkın inkar ve imha siyasetinden bir adım ileri atılmamış ve Kürtçe dili ile konuşmak isteyen Barış Anneleri'nden Nezahat Teke, TBMM ile Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş'un "Devlet geleneği" hatırlatarak susturulması, devlet dilindeki "Terörsüz Türkiye" sözcüğünün ne anlama geldiğini de açığa vurmuş oldu. Numan Kurtulmuş'un bu açık tutumuna karşı, Komisyon içindeki DEM Parti heyetinin, "Kürtçe bir ulusun varlığıdır, dilidir. Bu dil ile konuşmayı kesemezsiniz, yasaklayamazsınız" tutumu yerine, "Biz Nezahat Teke hanımın Kürtçe konuşmasını Türkçeye çevirebiliriz!" demelerindeki düşüklük hatta düşkünlük bir tarafa, durumun vahametini göstermek açısından da açık bir resim ortaya konmuştu...
Bütün bu sürecin başlama sebebini, Devlet Bahçeli baştan sona çok net açıklamıştı ki, Hamas'ın İsrail'e saldırısı ile başlayan ve İsrail'in kendi güvenliğini sağlamak üzere harekete geçmesi ardında, İran'ın yayılmacı siyasetini bertaraf etmek üzere, Hamas, Hizbullah, Suriye, Yemen'deki Husileri hedefleyen, İran'ın gücünü sınayıp açığa çıkaracak ve "Bölge haritası değişecek" açıklamasına karşı, olası Kürt hareketlenmesini, "hizmetteyim" diyen Abdullah Öcalan'ı kullanarak, özelikle Rojava ve Suriye'yi Türkiye'nin denetiminde tutmak ile Misakı Milli hedefine açılmak istediği açıktı. Olanlar da bundan ibaret idi.
Ancak, "İslam ideolojisinde ve kültüründe, merkeziyetçilik dışında bir alternatife yer olmadığı"(Azar Gat) için, Irak'ta olduğu gibi, Suriye'de de Dûrzî, Alevi, Hiristiyan, Seküler Araplar ile Kürtlere dayatılan "Tekci Merkeziyetçi" siyaset ters tepti. Başta Dûrzi ve Aleviler, federasyon talebinde bulundu, karşılık bulamayınca Dûrziler "Bağımsızlık" dedi. Bu arada SDG, YPG yetkilileri ve umumi Kürtler de, Haseke'de farklı kesimlerin yaptığı toplantının kararlarına uygun olarak, Öcalan'ı aşacak, "Ademi merkeziyetcilik olmazsa, bağımsızlık" açıklamaları peş peşe yapıldı.
Gelinen aşamada, ABD ile Batının ve özelikle desteklediği İsrail'in siyasete yön vermesi, Suriye'de iktidardaki Cihadist Colani'yi diğer İslamist teröristler gibi kullanma durumundaki başarısızlık ortaya çıktı.
Türkiye açısından, vekalet (Colani vs.) üzerinden Kürtleri kontrol etmenin güç olduğu anlaşılmış durumda!
O halde, siyasi taktiklerin en azından dilini ve dizaynını değiştirmek zorunlu oldu...
Öcalan'a, "Tüm kesimler pozitif entegrasyona tabii" açıklaması yaptırılmıştı.
Şimdi, "Rojava ayrı ve kırmızı çizgi" açıklaması yaptırılıyor.
Neden?
Abdullah Öcalan'ın daha önceki açıklamaları, Rojava'yı ve Suriye muhalefetini intihara götüreceği açığa çıktı. Bu durumda Öcalan enstrümanı tutmayacağı için, başka tarzda kullanılmak üzere elde kalsın diye geri çekildi.!
Şimdi Türkiye devleti, Rojava ve Suriye Muhalefetine, "Ya entegrasyon ya da askeri harekat!" diye dayatıyor, tehdit ediyor... Bu nedenle askeri harekat için mecliste "Teskere kararı" çıkarıldı.
İsrail, ABD, Avrupa devlet yetkilileri ve basın çevreleri, "Bu tutum Türkiye'yi zora sokar. " diye uyardı. Uyarı Hükümet içindeki bazı Kürt milletvekillerinden bile yankı bulmuş durumda.
Gelinen aşamada kozlar yeniden karmalanıyor.
Yarın, Suriye ve Rojava'da Gerilen Siyaset ne olacak?
Göreceğiz!
Son güncellenme: 10:28:03