Stockholm Sendromu, bir diğer adı ile Celladına Aşık olmak baskı altındaki insanlarda görülen, magazin, tedavisi zor, hatta bir ömür artarak süren psikolojik bir rahatsızlık. Mutlaka tedavi edilmeleri gerekir. Yoksa ilerleyen belirtileri ile Kılıçdaroğlu'nda görüldüğü gibi kişinin geçmiş kimliğini yok edebiliyor.
Bu sendromun en önemli belirtilerinden biri kişinin canını bağışlayıp yaşamasına izin verdiği için celladına duyduğu saygı ve minnettir. İlerlemiş vakalarda da gerçeklere karşı celladın yanında yer alarak savunurlar. Tıpkı Kürdistan denmesinden rahatsız olduğunu söyleyen Dersim'li Kılıçdaroğlu gibi. Diğer ‘Kılıç Artıkları’ gibi Kılıçdaroğlu'da Stockholm Sendromu'nun etkisinde olduğu için tarihi gerçekleri bilse de sağlıklı düşünemiyor. Günümüzün Hızır Paşa'sı Kılıçdaroğlu binlerce yıllık bu kadim topraklara bilinen adı ile Kürdistan diyemiyor ve dendiğinde de rahatsızlık duyuyormuş. Kendisinin ve partisinin Kürd ve Kürdistan hakkındaki düşünceleri belli olmasına rağmen bilinenleri tekrar etmesi tepkilere yol açtı. Söylediği yenilmiş gibi duyup şaşıranlar var. Buda bizim eksikliğimiz, demek ki Kılıçdaroğlu'nu ve partisini uygulamaları ile yeteri kadar halkımıza anlatamamışız.
Kılıçdaroğlu daha önce de pişkin pişkin kimin adına, ne için istediğinin adını koymadan herkesten helallik istemişti. Kendi egemenliği için çoluk, çocuk demeden yapılan katliamların, akıtılan masum kanları için sadece birey olarak Kılıçdaroğlu'nun ‘Ben’ diyerek herkesten helallik istemesi nasıl yeterli olur? Önce kendisi her Dersim'li gibi hesap sorması gereken biri değilmi? O zaman kimin adına helallik istiyor?
Geçmişin ağır yükünü ve utancını taşımaktan kurtulmak ve gelecek için temiz bir sayfa açılması istiyorsa, eveleyip gevelemeden herkes önce açık yüreklilik ile kendinden başlamalı. Yaşanan modern çağda, bu güne kadar uygulanan çağ dışı uygulamalar sayesinde demokrasi, adalet, insan haklarından ve ekonomik alanda geri kalkınmanın en önemli nedeni olan (Kürdistan'ı inkar ederek Kürd'ü asimile etmek ve diğer etnik ve inançta farklı olanları tekleştirmek için bir asırdır uygulanan) ötekileştirme siyasetinin terk edilmesi gerekiyor. Geçmişte yaşananlar için kuru kuruya sözle yapılan helalleşme isteği yetmez. Empati kurarak yapılanlardan dolayı herkesten özür dilenmeli. Böylece yaşanan acıların tekrarı olmayacağının garantisi olsun.
Dr Adnan Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.