Birbirlerine ölümüne karşı olan ne kadar ülke varsa Kürtlerin özgürlüğüne karşıt birleştikleri görülüyor. Kürtlerin varoluşuna karşıt bu gelişmeler yaşanırken, bazı akıl delisi Kürtlerin politik aklıysa-Şunun bunun kapısının önünde el pençe kendinden vazgeçmeye devam ediyor! İŞİD gibi bir canavarla ayni özelikleri taşıyan ŞİHA gibi bir oluşumun, bugün değilse yarın Kürtlerin kapısına dayanacağı biliniyordu.
Kürtler söz konusu olunca değil sadece bölgenin Şiha milisleri, dincisi, dinsizi, solcusu sağcısıyla ne kadarı varsa Kürtlerin boğazına çökerler birlikte. İşin en garip tarafı da Kürtleri boğazlamaya yemin etmişlere yol temizliği yapan bir kısım Kürtlerin şuursuz tutum ve davranışlarıdır. Kirli çıkarlarla Kürt halkının hakkaniyet sitemlerine karşılık, her zaman bir başka Kürdün ihanetin parmak izleri vardır. Özelikle de o parmakların bıraktığı izlerle Kürt halkını kendi öz davasından nasıl da koparıp uzaklaştırdığı biliniyor.
Dolayısıyla Kürtlerin tarihsel yaşanmışlıklarında, menfi çıkarların yarattığı tahribatların haddi hesabı yoktur. Her ne kadar, olmuş ve olacaklar süzgeçten geçirme zamanıdır denilmişse de her zaman, Kürt halkının evrensel hakkaniyeti, bir başka Kürdün eliyle oraya buraya pazarlamanın önüne geçilemedi!.. Kendi halkının hakkaniyetini satışa çıkaran bu kadar Kürt varken, Kürtlere düşmanlık yapmak isteyen başka düşmana ne gerek var. Türkün sağcısıyla solcusuyla, Acemin sarıklısıyla, Arap’ın tüm görgüsüzlüğüyle Kürt halkının tepesine çullanmasına hiç gerek yok!.. Çünkü Kürt coğrafyanın semalarında cirit atan o kadar leş kargası Kürtler uçuşuyor ki, başka düşmana seçenek bırakmıyor zaten!
Bir gün gelir “Kobani'nin düştü düşecek” döneminde hıçkırıklara boğulan Kürt’le-Kerkük ve çevresi Kürt yerleşim alanların Şiha milislerin istilasına maruz kaldığında kahkaha çığlıkları atan Kürdün hikâyesini yazan çıkar mutlaka. Tarihsel akıntının her akıntısında, Kürt halkının hakkaniyetleriyle yüreği çarpan Kürt’le-Kürdün tüm varlığını başkalarının sofrasına meze olarak taşıyan Kürdün hazin hikâyeleriyle doludur. “Kobani düştü ha düşecek!” denildiği bir dönemde, PKK’ye hiçte olumlu bakmayan Kürtlerin gözyaşları deryaya dönüşürken Kerkük tüm değerleriyle Haşdi Şabi denilen karanlığın ayakları altına alındığında ise bir kısım Kürdün kahkahaları alemi ibretlik çizgisini şuursuzca aşındırdığını hep birlikte gözlemliyoruz maalesef!.
Yani sözün kısası herkes Kürt’e düşman Kürdün biri de bir başka Kürt’e düşmanlığın hazin hikayesi derin dehlizlerle doludur? Nasirizmin Milliyetçi sosyalistliğin kuyruğuyla yola devam eden Arap solcular, Kemalizm’in ilericiliğine taparak Anıtkabir’e çelenk bırakan komünist ya da sosyalistler-güç ve iktidar patentiyle kardeş kavgasını meşrulaştıran mezhepsel virüs taşıyan yaratıklardan Kürtler kopmadıkça her zaman için ihanetle beslenen Kürt leş kargaları, Kürdün hakkaniyetini kendi safra kesesiyle onun bunun sofrasına taşıyacağı unutulmamalıdır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.