Güney Kürdistan Bölgesel Yönetiminin 25 Eylül 2017 tarihini, ihtilaflı bölgeler dahil olmak üzere, referandum günü olarak belirlemiş olması tüm yurtsever Kürd çevreleri tarafından büyük bir sevinç, memnuniyet ve heyecan ile karşılanırken bunun tam aksine Kürdistan’ı sömürgeleştiren işgalci devletlerin merkezlerinde ve aynı zamanda omurgasız bazı Kürd siyasi çevrelerinde birtakım rahatsızlıklara neden olduğunu görmekteyiz.
Elbette ki Kürdler açısından bağımsızlık yolunda en büyük engeli ortadan kaldırmaya önemli katkılar sunacak olan ve Kürdlerin devletleşme yolundaki mücadelesinde bir irade beyanı sayılacak olan referanduma kolayca ulaşıldığı söylenemez. Bu anlamda, Kürdlerin işgal edilmiş topraklarında yüzyıllardan bu yana sürdürdükleri ve büyük bedellere mal olan meşru ve haklı mücadelesi artık istenilen olgunluğa varmış ve Kürdlerin kanlarıyla suladıkları özgürlük ağacı nitekim meyvesini verecek duruma gelmiştir.
Kürdler açısından, böylesine olumlu sonuçlar doğuracak olan bu zorlu ve onurlu savaşımın sonucunda elbette ki kaybedenler Kürdistan’ı işgal altında tutarak ve Kürdleri köleleştirerek tarih sahnesinden silmek isteyen sömürgeci devletler olacağı gibi onların uşaklığını yapmayı marifet bellemiş omurgasız, işbirlikçi birtakım sözde Kürd siyasi çevreleri de bu gelişmelerden oldukça fazla rahatsızlık duymakta ve görünen o ki bugüne kadar uşaklığını yaptıkları sömürgeci çevreler ile birlikte Kürdlerin lehine sonuçlanacak gelişmeleri engellemek üzere ağababalarından alacakları talimatlar doğrultusunda ihanetlerini ısrarla sürdürmeye çalışacaklardır.
Meseleye böylesine geniş bir perspektiften baktığımızda, referandumun yapılacağı güne kadar Güney Kürdistan Yönetimini ve diğer Kürd yurtsever güçlerini ciddi zorluklar beklemektedir. Bu anlamda sömürgeci güçlerin ve onlara uşaklık yapan çevrelerin, süreci engellemek üzere ortaya koyacakları tüm provokatif söylem ve eylemlerini dört parçadaki yurtsever Kürdler Güney Kürdistan Yönetimiyle birlikte göğüslemek zorundadır. Bu tarihi süreçte ve Kürdler açısından önemli bir sınav sayılacak mücadelede, tüm yurtsever çevrelerin bütün enerjisini ve var olan imkanlarını sonuna kadar kullanmaları tarihi ve vazgeçilmez bir görev olarak algılanmalıdır.
Kürdistan’ın bağımsızlığına giden ve son viraj olarak düşünülmesi gereken bu süreçte, Kürd yurtsever çevrelerinin referandum süreçlerini akıl dolu bir strateji ile ve bütün imkan ve kabiliyetlerini ortaya koyarak götürmeleri düşman güçlerin işini zorlaştıracağı gibi uluslararası arenada Kürd dostlarının da katkılarını esirgememelerinin sebebi olacaktır. Bu anlamda tüm Kürdistani çevrelerin, bütünlüklü bir davranış ortaya koymaları büyük önem taşımaktadır.
Unutulmasın ki, yüzyılda bir büyük bedeller karşılığında ortaya çıkarılmış olan bu tarihi fırsat kaçırılır veya doğru değerlendirilmez ise Kürdlerin özgürlük mücadelesi ve dünya milletleri arasındaki onurlu yerini alabilmesi bir başka bahara kalacak ve belki de hiçbir zaman özgürlük hayalleri somut bir gerçeğe dönüşmeyecektir.
Kürd ulusal mücadelesini bugünlere taşıyan kahraman peşmergeler başta olmak üzere tüm Kürd savaşçıları ve siyaset kadrolarına büyük bir saygı ve minnet borcumuzun olduğunu asla aklımızdan çıkarmayarak mevcut süreci bağımsızlıkla taçlandıracağımız günlerin gayret, umut ve inancıyla tüm Kürdistani güçlere büyük görev ve sorumluluklar düştüğünü belirtmek istiyorum. Kürdlerin, yekvücut halinde bu mücadeleyi onurla ve ısrarla sonuçlandıracağına sonsuz inancımı belirterek özgürlüğe ve zafere gidecek bu yolda herkese kolaylıklar diliyorum.
Her biji yekitiya Kurd’an
Her biji tekoşina rızgariye
Saygılarımla
M. Hüseyin Taysun
10.06.2017 / İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.