Üzülerek belirtmek istiyorum ki, Kürdler de geçmişe dayalı olgular hafızası pekte güçlü değildir. Bundan dolayıdır ki Kürdler bugün yaşadıkları sevinç veya üzüntünün, geçmişte yaşanmış olan hangi emeklere veya hangi hata ve yanlışlara ait olduklarını çokta irdeleyip kaynağını incelemeden, bugün ki sonuçlar üzerinden ya hüzünlenir, ya da gereğinden fazla sevinir veya umutlanırlar. Oysa, olaylar bizim günü birlik baktığımız gibi değil, bilakis her olayın kendine ait bir geçmişi ve bir sosyolojisi vardır.
Asıl konumuza dönecek olursak, Kürdistan’ın Rojava’sındaki son üç yıldır yaşananlar ve özelliklede IŞİD denilen vahşi örgütün yaklaşık beş ay önce Kobanê ve çevresin deki Kürd yerleşim birimlerine saldırması ve bahsi geçen bu dönem içerisinde takriben 600.000 dolayın da, Kürd insanının yüzyıllardır yaşadığı toprakları terk ederek göçe zorlanması ve bu arada insanlarımızın karşı karşıya kaldığı derbederlik, IŞİD örgütünün işgal etmiş olduğu Kobanê’den sökülüp atılmasıyla, tarif edilecek veya teselli olunacak kadar basit bir olay değildir.
Kendi içerisin de birçok boyutu olan bu süreçlerin, Suriye de yaklaşık altmış beş yıldır Baba- Oğul iktidarda olan Esad’ların diktatörlüğü, muhaberatın marifetiyle yönetiliyor olması ve o coğrafyada yaşayan Kürdlerin tüm hak ve özgürlüklerinin gasp edilmiş olması, ayrıca Suriye rejiminin demokrasinin kırıntısına dahi tahammülü olmayan bir yapıya sahip olmasıyla, doğrudan bağlantılı olduğunu asla unutmamak gerekir. Irkçı, Şoven Arap milliyetçiliğinin uç bayraktarlığını yaptıklarını bildiğimiz Esad ailesinin, baba Hafız Esad dönemin de işgal altında tuttuğu Kürdistan’ın Rojava’sın da hangi uygulamalarla Kürdlere nasıl zulüm ettiği ve hangi katliamlardan geçirdiği bütün tazeliğiyle bizlerin hafızalarımızdaki yerini korumaktadır.
Bunların başlıcaları ;
a) İşgal altındaki Kürdistan’ın Rojava’sın da Arap kemeri oluşturmak üzere Kürd yerleşim birimlerindeki insanlarımızın Suriye’nin güneyine sürgün ederek, onların yerine Arap aşiretlerini taşıyarak yerleştirip, bölgenin demografisinin Kürdler aleyhine bozulmasına sebep olması
b) Yaklaşık 500.000 dolayında Kürde kimlik dahi verilemeyerek, Suriye devletinin yurttaşlık haklarından mahrum bırakılmaları
c) Farklı zamanlarda bölgede bulunan Kürdlerin temel insani hak taleplerine yönelik masum eylem ve istemlerinin jenoside varacak ölçülerde toplu katliamlar ve zorbalıklarla bastırılması, bu sebeplerden dolayı binlerce Kürdün katledilmesi ve yine binlerce Kürdün suçsuz yere işkencelerden geçirilerek zindanlara tıkılmasını sayabiliriz.
Bütün bu yaşanmışlıklardan sonra Arap baharıyla başlayan reform ve değişim dalgasını Rojava Kürdistan’ındaki insanlarımızı önemli ölçülerde umutlandırdığı ve ayrıca Suriye demokratik muhalefetinin örgütlenerek rejime yöneldiği koşullarda, oğul Beşer Esad’ın babası Hafız Esad’ı aratmayacak bir tarzda tüm muhaliflere yönelik nasıl bir vahşet uygulayarak, kendi diktatöryasını korumak adına yüz binlerin katledildiği bir iç savaşı ne tür bir vahşet ile yönettiği gayet iyi bilinmektedir.
Beşer Esad, bütün bu vahşi uygulamaları yaparken başta gerici İran molla rejimi olmak üzere, bölgede statükonun devamından yana olan Rusya, Çin ve Kuzey Kore’den ne ölçüde destek gördüğü bilinmekte olup, ayrıca Esad diktatörlüğünün kalıcılığı uğruna, İslamcı olduklarını iddia eden Hizbullah ve Hamas örgütlerinin Esad saflarında Suriye halklarına zulüm ederken, PKK ve PYD’nin ilericilik adına ya da Öcalan’a 23 yıl ev sahipliği yapmış olmanın diyeti olarak, Esad rejiminin devamını sağlamak üzere hangi katkıları nasıl sunduklarını, siyaset yapan tüm çevrelerin biliyor olması gerekmektedir.
Aynı dönemler de köşeye sıkışmış olan bu rejimin zaaflarından akılcı bir politikayla Kürdistan’ın Rojava’sını, Kürdlerin birliği ve dayanışması şartların da fırsata dönüştürüp, yüz yıllardır hayali kurulan ve bu uğurda Kürdlerin büyük bedeller ödediği, asgari de federasyon koşullarını dayatmak ve yaratmak mümkün iken, PKK ve PYD’nin kendi örgütsel çıkarlarını öne alarak tüm Kürdistani çevreleri yok sayması veya onları düşman ilan etmesiyle bu tarihi fırsat kaçırılmış ve hemen akabinde Kürdistan coğrafyası, bilinen bölgesel güçlerin tahriği, desteği ve IŞİD vahşi örgütü vasıtasıyla, yerleşik Kürd insanlarına zindan edilmiştir.
Bütün bu olumsuzluklar ve PKK – PYD’nin öngörüsüz veya sekter politikalarına rağmen, Kürdistan’ın yiğit evlatları IŞİD denilen vahşi, barbar ve gerici örgütüne dünya da emsaline az rastlanacak büyük bir kahramanlıkla direnmiş, bu arada Mesut Barzani’nin Kobanê adına geliştirdiği uluslararası doğru siyaset tarzı ve kararlı tutumu, Kobanê de kahramanca direnen gerillaya, Güneydeki Peşmerge kardeşlerinin ulaşmasını sağlamış, ayrıca koalisyon güçlerinin havadan Kobanê de direnen fedailere nefes aldıracak katkıları, yine sayın mesut Barzani tarafından bütün engellemelere rağmen sağlanabilmiştir.
Kürdistan’ın Rojava’sın daki bu emsalsiz direniş ve kahramanlık, aynı zaman da dört parça Kürdistan’ın, siyasal yapılarını bir nebze birbirine yaklaştırdığı gibi, elli milyon yurtsever Kürd insanının milli ve duygusal birliğine de önemli bir katkı sunmuştur. Kobanê deki Kürdistani güçlerin muazzam direnişi ve gösterdikleri kahramanlık, elbette ki Kürdistan mücadele tarihinde altın harflerle yazılması gereken gurur verici bir mücadeledir. Ancak unutulmaması gerekende, viraneye dönmüş bir Kobanê ve kurtarılmayı bekleyen 380 parça Kürd yerleşim birimi hala vahşi IŞİD örgütü ve diktatör Esad rejiminin tehdidi altındadır.
Umarım ve temenni ederim ki sömürgeci devletlerin şehirlerin de derbederce yaşayan 200.000 Kobanê’lili kardeşlerimizin güvenilir koşullarda ülkelerine yani kendi baba topraklarına dönmeleri sağlanır, ayrıca viraneye dönüştürülmüş Kobanê ve çevre köylerde ki düşman tahribatı tüm Kürdlerin el birliği ile kardeşlerimizin insanca yaşayabileceği hale dönüştürülür.
Burada PKK ve PYD’nin geçmişteki tüm sekter tutumlarına rağmen, başta Güney Kürdistan yönetimi ve Sayın Mesut Barzani’ye, ayrıca dört parça Kürdistan daki tüm yurtsever kardeşlerimize bir çağrıda bulunmak istiyorum. Kürdistan’ın Rojava’sını viran edenlere inat gelin hep birlikte yiğit ve fedakâr Rojava’lı kardeşlerimizin evlerini birlikte inşa edelim. İnşa edelim ki başta öngörüsüz politikalarıyla onları perişan edenler ve IŞİD belasını Kürdlerin yakasına musallat edenleri birlikte utandırıp, birlikte mahkûm edelim.
Ey fedakâr Kürd kardeşlerim bırakalım sömürgeci Türk Devletini yönetenlere yalvarmayı, Gelin hep birlikte omuz omuza Kürdistan’ın Rojava’sını birlikte Kürdlere yakışır bir şekilde yeniden inşa edelim. Kürdün asaletine ve tarihine, düşmana yalvarmak asla yakışmıyor.
Hêr Bıji Gêhramen’en Kurdıstan’ê
Hêr Bıji Alıkarıya Biratıya Kurdistan’i
Saygılarımla,
M. Hüseyin TAYSUN
31.01.2015 – İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.