Temyiz Mahkemesi Başkanı, Bitlisli Kürt asıllı Şefik Bey, Sivas beylerinden bazılarını yanına alarak 15 Mart 1921 günü Boğazveren köyünde bulunan Haydar Beyin evine gidiyorlar. Bitlisli Mahkeme Başkanı Şefik Bey kendisinin de, Kürt olduğunu ve Kürt milletinin kurtuluşunu istediğini söylüyor. Bunun için Koçgiri’ye geldiğini ve mevcut olan hükümet tarafından Kürtler için yetkilerle donatıldığını, Koçgiri’de yetkili olan Kürt liderleriyle görüşmek özere bütün şartlarınızı Ankara da mevcut olan hükümet adına kabul edeceğine, ancak görüşmelerin sonuna kadar Kürt birliklerin savaşı bırakma koşuluyla kabul edeceğini söylüyor. Ne yazık ki başta Haydar ve bazı safça düşünenler gelen heyetin isteklerini kabul ediyorlar. Toplantıya katılanlar, devletin nasıl bir siyaset yaptıklarının farkında değillerdi. Bitlisli Şefik’in kendi milletine nasıl ihanet ettiklerini bilmiyorlardı. Bu cehaletin ürünüdür. Okumamış cahil kalan insanlar kolay bir şekilde kendi düşmanlarının tuzağına düşüyorlar. Durumun ne kadar tehlikeli olduğunu iyi bilen Nuri Dersimi, Bitlisli Şefik Bey’e şunları soruyor.
Mademki hükümet tarafından bütün yetkilerle görevlendirilmişsin ve Kürt milletinin kurtuluşunu istiyorsun, Merkez Ordusunun, Koçgiri’ye karşı tedhiş hareketi devam etmektedir. Öyleyse her şeyden önce hareket halinde olan Merkez Ordusunun hareketini durdurun. Ciddi bir samimiyet ancak o zaman belli olur. Yoksa bizleri aldatmaktan başka bir amacın yoktur der. Nuri Dersimi’nin bu sözleri Haydar’in hoşuna gitmiyor. Diğer Kürt liderleri toplantıyı terk ediyorlar. Toplantıyı terk eden liderler, Bitlisli Şefik ve onunla beraber gelen heyetin tümünün tutuklanmasını düşünüyorlar.
Bu görüşmelerden anlaşılıyor ki okumamış cahil kalan insanlar çok kolay bir şekilde düşmanın tuzağına düştüğünü görüyoruz. Okumuş bilinçli ve kararlı kişiler hiçbir zaman düşmanlarının kirli tuzaklarına düşmediklerini görüyoruz. Örneğin: Canavar ruhlu Saddam Hüseyin defalarca; Merhum Molla Mustafa Barzani için hazırladığı kirli tuzakların tümünü, büyük kahraman Molla Mustafa Barzani tarafından boşa çıkarıldı.
Mustafa Kemal tarafından bölgeye gönderilen aldatma heyeti, Kürtleri kandırmaya çalışırken, diğer taraftan hükümet, Kürdistan bölgesinde askeri yığınak yapmaya devam ediyordu. 12 Mart 1921 günü Yozgat’taki 53.cü süvari alayı, Sivas’a hareket etti. 14 Mart 1921’de Amasya’ da ki beşinci fırka hücum taburları ve Merzifon’dan beşinci fıkranın onuncu alayının iki taburu ve dağ grup toplarıyla donatılarak Sivas’a geldikleri, Kürt kuvvetleri tarafından biliniyordu. 13 Mart 1921’de bakanlar kurulu tarafından alınan kara uyarınca Merkez Ordusu 14 Mart 1921 günü seferberlik ilan ediliyor. 308 ve 330 doğumluları silahaltına almaya çağırıyorlar. Bu önlemlerin dışında mevcut hükümet Jandarma Genel Komutanlığını Sivas askerlik şubesine veriliyor.
Devlet yöneticileri açık olarak bölgede askeri yığınak yaparken, Bitlisli Kürt Şefik de, kendi ırkına ihanet ederek, Koçgirili Haydar ağanın konağında, cahil olan Kürt aşiret reislerini yalan ve tatlı vatlarla kandırmaya devam ediyordu. Her zamankinden daha fazla ulusal birliğinizi oluşturmaya çalışırken ne yazık ki Haydar nasihat dolu yalan vatlara inanıyordu. Artık Sivas vilayetinin Kürtler tarafından zapt edilmesi için engellenmiş oldu. Nasihat heyeti yalan vatlarla Kürtleri içten vurduktan sonra Büyük Millet Meclisi Merkez Ordusunun Koçgiri’ye girmesine karar veriyor.
Sözde Kürt milletinin temsilcileri sayılan, aslında hiçbir zaman Kürt milletini temsil etmedikleri gibi, yaşadıkları saltanatı devam ettirmek için durmadan Mustafa Kemal’e yağ çekiyorlardı. Yalnız Erzurum Milletvekili Şadan Aşirti aydınlarından Hüseyin Avni, Kürdistan’ın imhasına karşı çıkıyordu. Mustafa Kemal diyordu büyük olayları önlemek için gereken tedbirleri alıyoruz. TBMM Karar aldıktan sonra Nurettin Paşa en seri şekilde Sivas’a hareket ediyor, Merkez Ordusunun Sivas’a girdiği bilindiği halde, hain olan ve kendi milletine ihanet eden Mahkemesi Başkanı Bitlisli Kürt asıllı Şefik bey hiç utanmadan sıkılmadan, Koçgirili Haydar’ın evinde Kürtleri aldatmaya devam ettiği gibi Merkez Ordusunun Sivas’a girdiği herkes tarafından bilindiği halde kendi ırkına ihanet eden Temyiz Mahkeme Başkanı Şefik hiç utanmadan sıkılmadan inkâr ediyordu. Hitler’in sözüdür: Her türlü suç ve ceza af edilir. Amma ihanet asla af edilmez”
Görevini tamamladıktan sonra, Haydar’ın konağından ayrılma zamanı gelmişti. Nasihat heyeti, Koçgiri’ye gelmekte olan orduyu durdurmak ve Kürtlerin isteklerini hükümete kabul ettirmeye anlatmak için Sivas’a hareket etmek zorunda olduğunu söylüyor. Hain Şefik’in başkalığında ki heyet Haydarin korumasında Koçgiri’den ayrılıyorlar.
Sivas, Kangal, Malatya, Elazığ ve Zara yolları ordunun denetimine alındı. Bu yolarda yürümek veya araba ile gitmek tamamen yasaklandı. Dersim, Elazığ, Arapkir Eğin, Malatya aralarındaki Fırat ve Murat nehirlerin üzerindeki köprüler askerler tarafından kapatılmıştı. Nasihat heyeti yayın aracılığı ile birkaç demeç vermekle Haydar’ı teslim olmaya davet ediyorlardı. Diğer yandan Kürt milletine çağrıda bulunarak Nuri Dersimi ve Alişer’in peşlerinde gitmeyin diyorlardı.
Aldandığını anlayan Haydar, Kürt savaşçıların yanında saf tutarak bütün gücüyle devlet kuvvetlerine karşı savaşa başladı. Sivas, Koçgiri, Zara ve Kangal cephesinde şiddetli çatışmalara girdi. Seyit Aziz bizzat savaşa katıldı. Hafik cephesinde Kurmeşen aşiretleri Devlet kuvvetlerine karşı savaşırken, Kürt Aziz kuvvetleri de devlet yanında yer alarak kendi kardeşlerina kurşun sıkmaya başladılar.
Bütün ağırlığıyla savaş Sivas ve Kızılırmak cephesinde devam ederken, Kuzeydoğudan gelen Giresunlu Topal Osman’ın alayı seyran jandarma birliğiyle beraber 20 Mart 1921 günü Refahiye üzerinden, Koçgiri’de ki insanlara saldırmaya başladılar. Yaş ve cinsiyet farkı gözetmeden zalimce silahsız ve savunmasız insanlara saldırarak katıl ettiler. 25 Mart 1921’de Koçgirili Beko komutasındaki Kürt kuvvetleri, Refahiye’nin taş dibi bölgesinde, Topal Osman’ın kuvvetlerini çembere aldılar. Aynı gün Erzincan’dan gelen on birinci alayın ikinci taburu, Topal Osman’ın yardımına gelerek onu ölümden kurtarıyor. Artık Koçgiri Aşiretleri tek başlarına devlet kuvvetlerine karşı savaşa devam ediyorlardı. Topal Osman’ın birliğinden çok işi Kürtlere esir düşüyorlardı. Esir düşenlerin tümü kurşuna dizilerek öldürüldüler.
Divriği’nin Zımra Nahiyesi Mahmut Bey’in birliğine teslim oldu. Dosttan ve Lordan geçidinde meydana gelen çatışmalarda jandarma taburu yenilmişti. Kangal’daki aşiretlerin yardımıyla, Divriği’nin Sincan nahiyesine hücum eden Kürt kuvvetleri 30 Mart 1921’de nahiyede bulunan hükümet güçlerini esir alıyorlar. Savaş bütün şiddetiyle devam ederken Kangal Ağası Kürt Hacı Ağa İttihat ve Terakki Partisi’nin üyelerindendi. Mustafa Kemal’den aldığı talimat üzerine, Ginyan Aşiret Reisi ihanetçi Murat Paşa ile yılanlı dağlarında görüşme yaparak, Kürt komutanları için hain bir tuzak hazırlıyorlar. Celali bölgesinde cephede savaşan Kürt komutanları, zalim çavuş lakabıyla anılan Hüseyin, kardeşi Hasan ve seyit Aziz’i cephane ve erzak temin etmek bahanesiyle ihanetçi Murat Paşa’nın evine davet ediyorlar. Hain Murat Paşa’nın böyle kalleşçe bu şekilde ihanet dolu bir plan hazırladığından haberleri yoktu. Murat Paşa’nın konağına gelen Kürt komutaları silahlarını misafir odasına bırakarak kabul salonuna giriyorlar. Aradan yarım saat geçmeden, daha önce hazırlanmış kırk kişilik silahlı bir grup Kürt Komutanlarını gafilce avlıyorlar.
Nuri Dersimi bu hain planın haberini aldığı gibi, komutasındaki kuvvetle Hain Murat Paşa’nın konağına geliyor. Kürt komutanlarını bu ihanetçinin tuzağından kurtarmaya uğraşırken Murat Paşa’nın Efendi ismindeki yeğeni, Nuri Dersimi’nin kulağına fısıldayarak çabuk buradan gidin der. Bu ihanetçi sizleri yakalatmaya çalıştığını söylüyor. Nuri Dersimi olayın farkına vardığı gibi kimseye çaktırmadan komutasındakiler işaret vererek alçak ihanetçinin evinden ayrılıyorlar. Derdimi, Kürt komutanlarını kurtarmak içim gece büyük bir kuvvetle, Murat Paşa’nın konağına baskın düzenler İhanetçi Murat Paşa baskından öce Kürt komutanlarını 200 kişilik silahlı bir grupla Kangal merkezine götürüp devlet güçlerine teslim ederler. Kürt Komutanlarını Kangalda bekletmeden Sivas’a gönderiyorlar. Yirmi dört saat geçmeden Divan’ı Harp Mahkemesi tarafından yargılanarak idamlarına karar verilir. İdam kararı verildiği gibi hepsini infaz ederler.
Murat Paşa’nın bu kirli ihanetine rağmen, aşiretine bağlı bazı Kürt savaşçıları kendi milletinin savaşçıları yanında yer alarak sonuna kadar devlet kuvvetlerine karşı savaştılar. Nurettin Paşa’nın ordusu Kurmeşen Aşiretini yıkıp yakarken, Kurmeşan Aşiret Reisi Eymerli Güzel Ağa kendi milleti için kahramanca savaşarak şehit düşer.
Giresunlu Topal Osman çeteleriyle Şebinkarahisar jandarma birliği tarafından, Haydar’ın konaklarını yıktılar. Ecdadın mezarlarını bile tahrip ettiler. Haydar’ın komutasında ki kuvvetlerle Kureyşan bölgesine geldikleri zaman Kureyşan aşiretlerinden yardım alacakları yerine aşiret Reisi Kör Paşo birkaç binlik bir grupla karşı koyarak Dersim’e girmelerini engelledi.
Haydar beklenmedik bu olayla karşılaşınca Kör Paşo’ya şu cevabı veriyor: Ben hiçbir zaman kendi insanlarıma kurşun sıkmadım der. Kendi milletimin kurtuluşu için sonuna kadar devlet kuvvetlerine karşı savaştım ve oradan ayrılır. Haydar Köçgiri dağlarına çıkarak, devletin güçleriyle sonuna kadar savaşır. Haydar’ın, Dersim’e dönmesi için Dersimli Seyit Abbas kuvvetleri Kemah’ın Hoygus geçidini ve Seyit Rıza’nın kardeşi oğlu Zeynel’in kuvvetleri de Erzincan’ın Arkegon geçitlerinde mevzi alarak Haydar’rın kuvvetlerine yol açmalarına rağmen, Haydar Dersim’e gelmekten vazgeçer. O sırada Haydar’ın aile bireyleri devlet kuvvetleri tarafından yakalanarak, Sivas’a götürülüyorlar.
Murat Paşa’nın kuvvetleri, devlet kuvvetleriyle birleştiler. Kurmeşan, Canbegan ve Şadan aşiretlerinden teslim olmak zorunda kalanlar tamamen imha edildiler. Teslim olmayanlar, Koçgirili Kürt savaşçılarına katılarak, sonuna kadar devlet kuvvetlerine karşı savaştılar.
Kendi ırkına ihanet eden kişi veya kişiler Başka ırklara daha fazla ihanet ederler.
Şaban Aslan
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.