ABD’nin yeni ulusal güvenlik stratejisi yayımlandı

Trump yönetiminin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, ABD’nin Batı Yarıküre’deki askerî varlığını artırarak göç, uyuşturucu ve Çin etkisine karşı sert bir jeopolitik hat oluşturmayı hedefliyor.

5 Aralık 2025 - 13:54
5 Aralık 2025 - 13:54
 0
ABD’nin yeni ulusal güvenlik stratejisi yayımlandı

ABD Başkanı Donald Trump, yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi’ne göre, göç, uyuşturucu kaçakçılığı ve bölgedeki düşman güçlerin yükseliğiyle mücadele etmek için ABD’nin Batı Yarımküre’de daha büyük bir askerî varlık sürdürmesini istiyor.

33 sayfalık belge, Trump yönetiminin dış politika dünya görüşüne dair nadir bir resmî açıklama niteliği taşıyor. Başkanlar, genellikle her dönem bir kez yayımlanan bu tür stratejilerle, ABD hükümetinin bütçeleri nasıl tahsis ettiği ve politika önceliklerinin nasıl belirlendiği üzerinde etkili olabiliyor.

Perşembe günü Beyaz Saray tarafından sessizce yayımlanan Trump Ulusal Güvenlik Stratejisi, Avrupa hakkında oldukça sert ifadeler içeriyor; kıtanın “medeniyet düzeyinde bir gerileme yaşadığı” iddia ediliyor ve Orta Doğu ile Afrika’ya nispeten az yer veriliyor.

Belge, olağan dışı bir şekilde Batı Yarımküre’ye ağırlık veriyor ve bunu büyük ölçüde “ABD anavatanını koruma” meselesi olarak ele alıyor. “Sınır güvenliği ulusal güvenliğin asli unsurudur” deniliyor ve Çin’in ABD’nin arka bahçesinde nüfuz kazanmaya yönelik girişimlerine üstü kapalı göndermeler yapılıyor.

Belgede şu ifadeler yer alıyor: “Birleşik Devletler, güvenliğimiz ve refahımızın bir koşulu olarak Batı Yarımküre’de üstün konumda olmalıdır — bu konum, bölgede nerede ve ne zaman ihtiyaç duyarsak kendimizi güvenle ortaya koymamızı sağlar. İttifaklarımızın ve sağladığımız her türlü yardımın koşulları, düşmanca dış etkilerin azaltılmasına bağlı olmalıdır — askerî tesislerin, limanların ve kritik altyapıların kontrolünden stratejik varlıkların satın alınmasına kadar geniş biçimde tanımlanan tüm alanlarda.”

Bu planlar, Monroe Doktrini’ne bir “Trump Doktrini Eki” olarak sunuluyor. Monroe Doktrini, Başkan James Monroe’nun 1823’te ortaya koyduğu, ABD’nin kendi yarımküresinde zararlı yabancı müdahaleye müsamaha göstermeyeceğini belirten ilkeyi ifade ediyor.

Trump’ın belgesi ve beraberinde yayımlanan Ulusal Savunma Stratejisi belgesi, özellikle Çin’e ilişkin unsurlar konusunda yönetim içi tartışmalar nedeniyle gecikmişti. Konuya aşina iki kaynağa göre, Hazine Bakanı Scott Bessent, Pekin hakkındaki dilin yumuşatılması için baskı yaptı. Çünkü Bessent, şu anda Çin ile hassas ticaret görüşmelerinde yer alıyor ve Trump da Pekin ile ilişkilerin kırılganlığının farkında.

Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, ABD’nin küresel arenada zorlayıcı seçimler yapmak zorunda olduğunu belirtiyor: “Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra, Amerikan dış politika elitleri, dünyanın tamamında kalıcı Amerikan hâkimiyetinin ülkemizin çıkarına olduğuna kendilerini inandırdılar. Oysa diğer ülkelerin işleri ancak faaliyetleri doğrudan çıkarlarımızı tehdit ediyorsa bizi ilgilendirir.”

Stratejiye önsöz niteliğindeki notta Trump, belgenin “Amerika’nın insanlık tarihinin en büyük ve en başarılı ulusu olarak kalmasını ve özgürlüğün yurdu olmasını sağlayacak yol haritası” olduğunu söylüyor.

Ancak Trump’ın doğası gereği öngörülemez olması nedeniyle, bu stratejide ortaya konan fikirlere ne kadar sadık kalacağını ya da ne kadar uzun süre bağlı kalacağını kestirmek zor. Beklenmedik bir küresel olay, George W. Bush’tan Joe Biden’a kadar son başkanlarda olduğu gibi, onun düşüncelerini de kolayca yönlendirebilir.

Yine de belge, Trump’ın ikinci döneminde attığı pek çok adımla ve bazı danışmanlarının öncelikleriyle uyumlu bir çizgide görünüyor.

Bu, Batı Yarımküre’ye çok daha fazla ABD askerî gücü konuşlandırmayı; ABD’ye yönelik göçü azaltmaya yönelik adımlar atmayı; ülke içinde daha güçlü bir sanayi tabanı oluşturmayı ve özellikle Avrupa’da “Batı kimliğini” teşvik etmeyi içeriyor.

Strateji, zaman zaman Hristiyan sağ ile ilişkilendirilen “geleneksel değerler” söylemine de yer veriyor; yönetimin “Amerikan ruhsal ve kültürel sağlığının yeniden inşasını” ve “geçmiş zaferlerini ve kahramanlarını yücelten bir Amerika’yı” istediğini belirtiyor. Ayrıca “sağlıklı çocuklar yetiştiren güçlü, geleneksel ailelerin sayısının artması” gerektiğini söylüyor.

Strateji, Latin Amerika, Karayipler ve ABD’nin diğer komşularına olağan dışı ölçüde geniş yer ayırıyor. Bu, önceki yönetimlerin öncelikle Rusya ve Çin gibi büyük güçlerle rekabet ya da terörle mücadele gibi konulara odaklanmasından farklı bir yaklaşım.

Trump’ın stratejisi, Batı Yarımküre’deki askerî güç artışının geçici bir olgu olmadığını ima ediyor. (Bu güç artışı, uyuşturucu taşıdığı iddia edilen botlara düzenlenen tartışmalı saldırıları içeriyor ve yönetim bunu kartellerle mücadele olarak sunuyor. Ancak yönetim aynı zamanda bu artışın, Venezuela lideri Nicolas Maduro’yu istifaya zorlamak için baskı oluşturmasını da umut ediyor.)

Strateji ayrıca “deniz yollarını kontrol etmek, yasa dışı ve istenmeyen göçü engellemek, insan ve uyuşturucu kaçakçılığını azaltmak ve kriz anında kritik geçiş güzergâhlarını kontrol etmek için daha uygun bir Sahil Güvenlik ve Donanma varlığı” çağrısında bulunuyor.

ABD’nin Latin Amerika hükümetleriyle ilişkilerini güçlendirmesi gerektiği belirtiliyor; bu da stratejik kaynakların —örneğin nadir toprak elementleri— belirlenmesi için iş birliğini kapsıyor. ABD’nin bölgede Amerikan şirketleri için “stratejik satın alma ve yatırım fırsatları”nı teşvik etmek amacıyla özel sektörle daha fazla ortaklık kuracağı ifade ediliyor.

Bu tür ekonomik vaatler, en azından genel düzeyde, uzun süredir ABD’nin bölgeye yeterince ilgi göstermemesinden yakınan Latin Amerika hükümetlerini memnun edebilir. Ancak bu vaatlerin Trump’ın ticaret ortaklarına gümrük vergileri uygulama ısrarıyla ne kadar uyumlu olduğu belirsiz.

Ulusal Güvenlik Stratejisi, Çin’e de hatırı sayılır bir yer ayırıyor; ancak Pekin’den doğrudan fazla bahsetmiyor. Birçok Amerikalı yasa koyucu —iki partiden de— giderek daha iddialı bir Çin’i ABD’nin küresel gücü için en ciddi uzun vadeli tehdit olarak görüyor. Trump stratejisinin dili sert olsa da dikkatli ve provokatif olmaktan uzak.

Yönetim, “Amerika’nın ekonomik ilişkisini yeniden dengeleme, karşılıklılık ve adaleti önceleyerek Amerikan ekonomik bağımsızlığını yeniden tesis etme” sözü veriyor.

Ancak aynı zamanda “Çin ile ticaret dengeli olmalı ve hassas olmayan sektörlere odaklanmalı” diyor ve “Pekin ile gerçekten karşılıklı avantaj sağlayan bir ekonomik ilişki sürdürme” çağrısı yapıyor.

Strateji, ABD’nin Hint-Pasifik’te savaş çıkmasını önlemek istediğini belirtiyor — bu da bölgede Çin ile Japonya ve Filipinler gibi ABD müttefikleri arasında artan gerilimlere bir gönderme.

“ABD, Tayvan Boğazı’nda statükonun tek taraflı olarak değiştirilmesini desteklemez” ifadesi yer alıyor. Bu, Çin’in tehditleriyle karşı karşıya olan Tayvan konusunda Trump’ın ABD desteğinden uzaklaşacağından endişe eden Asya analistleri için bir rahatlama olabilir.

Belgede ABD’nin “Ukrayna’daki düşmanlıkların hızlı bir şekilde sona erdirilmesini müzakere etmeyi” ve Avrupa’daki diğer ülkelerle Rusya arasında çatışma riskini azaltmayı temel çıkar olarak gördüğü belirtiliyor.

Ancak belge genel olarak Rusya’ya karşı çok yumuşak; Moskova’ya yönelik eleştiri yok denecek kadar az.

Buna karşın, en sert ifadelerden bazıları Avrupa’daki ABD müttefiklerine ayrılmış. Özellikle Avrupa’da aşırı sağ partileri sınırlamaya yönelik çabalar, üstü kapalı bir şekilde “politik sansür” olarak eleştiriliyor.

Strateji şöyle diyor: “Trump yönetimi, istikrarsız azınlık hükümetlerinde bulunan ve muhalefeti bastırmak için demokrasinin temel ilkelerini çiğneyen Avrupa yetkilileriyle anlaşmazlık içindedir.”

Strateji ayrıca, göçün Avrupa kimliğini köklü bir şekilde değiştireceği ve bunun ABD’nin kıtadaki ittifaklarını zayıflatabileceği görüşünü ima ediyor:

“Uzun vadede, en geç birkaç onyıl içinde bazı NATO üyelerinin çoğunlukla Avrupa kökenli olmayan nüfusa sahip olması fazlasıyla olasıdır. Bu nedenle, bu ülkelerin dünyadaki konumlarını veya ABD ile ittifaklarını, NATO Şartı’nı imzalayanların baktığı şekilde görüp görmeyecekleri açık bir sorudur.”

Buna rağmen belge, Avrupa’nın ekonomik ve diğer güçlü yönlerini ve ABD’nin kıta ile ortaklığının sağladığı faydaları kabul ediyor: “Avrupa’yı gözden çıkarmayı göze alamayız — böyle yapmak bu stratejinin ulaşmayı amaçladığı hedeflere zarar verir.”

“Amacımız, Avrupa’nın mevcut gidişatını düzeltmesine yardımcı olmak olmalıdır.”

Trump’ın ilk dönem Ulusal Güvenlik Stratejisi, ABD’nin Rusya ve Çin ile rekabetine büyük ölçüde odaklanıyordu; ancak başkan, bu iki nükleer gücün liderleriyle iyi ilişkiler kurmaya çalışarak belgeyi sık sık boşa düşürmüştü.

Eğer bu yeni strateji Trump’ın gerçekten ne düşündüğünü daha iyi yansıtıyorsa, ABD hükümetinin diğer birimlerinin kendilerini buna göre uyarlamasına, hatta yabancı hükümetlerin pozisyonlarını belirlemesine yardımcı olabilir.

Trump yönetimi belgelerinde sıkça görüldüğü gibi, strateji başkomutanı öven ifadelere geniş yer ayırıyor. Trump’tan “Barışın Başkanı” olarak bahsediliyor ve “alışılmışın dışında diplomasi” kullandığı ifade ediliyor.

Belge kimi zaman çelişkileri bastırmakta zorlanıyor. ABD’nin dış müdahaleler için yüksek bir eşik belirlemesi gerektiği ifade edilirken, aynı zamanda “baskın düşman güçlerin ortaya çıkmasını engelleme” hedefi de ortaya konuyor.

Ayrıca küçük ülkelerin hedeflerini büyük ölçüde göz ardı ediyor: “Daha büyük, daha zengin ve daha güçlü ulusların orantısız etkisi, uluslararası ilişkilerin zamansız bir gerçeğidir.”

Ulusal Güvenlik Stratejisi, Trump yönetiminin yayımlaması gereken birçok önemli savunma ve dış politika belgesinin ilki. Bunlar arasında, benzer bir yönelim izlemesi beklenen Ulusal Savunma Stratejisi de bulunuyor.

Başkanların Ulusal Güvenlik Stratejisi için ilk vizyonları, zaman zaman gelişmeler nedeniyle çöpe gitmek zorunda kalmıştır.

11 Eylül saldırılarından sonra, George W. Bush’un ilk dönem stratejisi İslamcı terörizmle mücadeleye odaklanmak zorunda kaldı. Biden yönetimi ise ilk yılının büyük bölümünü bir stratejiye harcadı ancak Rusya’nın Ukrayna’yı tam kapsamlı işgale yönelmesi üzerine belgeyi yeniden yazmak zorunda kaldı.

 

Bu haber toplam 1 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 13:54:14