Mardinli damattan dünyada bir ilk
Turkcell Diyalog Müzesi’nde dünyada bir ilke imza atıldı. Müzenin görme engelli rehberlerinden Mardinli Geylani Akçay, nişanlısı Ronahi Diker ile Karanlıkta Diyalog sergisinde evlendi. Akçay’ın nikâh şahitliğini Turkcell Genel Müdür Yardımcısı İsmail Bütün yaptı.

İstanbul Social Enterprise tarafından Turkcell’in desteğiyle kurulan ve kalıcı hale gelen Turkcell Diyalog Müzesi’nde dünyada bir ilke imza atıldı. Karanlıkta Diyalog sergisinin görme engelli rehberlerinden Mardinli Geylani Akçay ve nişanlısı Ronahi Diker, nikâh için Gayrettepe metrosunda yer alan müzeyi tercih etti.
Geylani Akçay ve eşi Ronahi Diker’in görme engellilerin günlük hayatlarına dair toplumda farkındalık yaratmayı amaçladıkları nikah töreni Karanlıkta Diyalog sergisinin konseptine uygun şekilde karanlıkta gerçekleştirildi. Geylani Akçay’ın nikâh şahitliğini ise Turkcell Genel Müdür Yardımcısı İsmail Bütün, İstanbul Social Enterprise Genel Müdürü Hakan Elbir ve Metro İstanbul AŞ Genel Müdürü Kasım Kutlu yaptı.
“Nikâhımızla herkese bizim gibi görme engellilerin dünyasını anlattık”
Herkesin kendisi gibi görme engellilerle aynı şartlarda bulunduğu Turkcell Diyalog Müzesi’nde evlenmenin heyecanını yaşadığını belirten 23 yaşındaki Geylani Akçay, “Rehberlik yaptığım bu müzede toplumu, engellilerin hayatları ile ilgili empati kurmaya davet ediyoruz. Sıra dışı nikâhımızla biraz olsun farkındalık yaratabildiysek ve insanların empati kurmalarını sağlayabildiysek ne mutlu bize. Ben doğuştan görme engelliyim ve profesyonel olarak tiyatro ile ilgileniyorum, aynı zamanda Turkcell Diyalog Müzesi’nde rehberlik yapıyorum. Kendisi de görme engelli olan eşim Ronahi ile iki yıl önce sergilediğimiz bir oyun sonrasında tanıştık. Aynı sahnede bulunmamız, o sahne tozunu birlikte yutmamız bizi birbirimize bağladı. Şimdi de buradayız. Evlendik ve mutluyuz. Bu mutlu günümüze, bizim koşullarımızda eşlik eden herkese teşekkür ederiz” dedi.
Kaynak:
AASon güncellenme: 06:15:44
İlgili Haberler
-
En son da Behram Mirza arkadaşın yazıdklarına değinmeden geçmiyim. Kürtlerin sadece dil ve din konusu noktasında birlik olamıyor ya da ortaklaşamıyorlar ile sınırlandırıp karamsar olmamak lazım. Gurmanci, sorani, gorani ve dımılki lehcelerinin yapım ekleri ve çekim ekleri ile kelime türetmelerini standarlaştırırsak,(aynılaştırırsak), bu lehceleri birbirine yakınlaştırabiliriz; aynı zamanda da soraniciyi resmi ve eğitim dili yapılmalı ki soranice ileri boyutta kendi dil standartını geliştirmiştir. Din konusu gerçekten dil konusu kadar kolay olmayabilir. Din konusunu ancak kürt kültür devrimi ve aydınlanmasını yapıp; gerçek bir özgürlükcü laiklik anlayışın anayasal olarak getirmektir. Tüm inançların inanç özgürlüğünü güvence altına alarak ve tüm inançlara da eşit yakınlık ve uzaklık ilkesini yasal zorunluluk olarak uygulamaktır. Hukuk sistemini de hiç bir din, mezhep ve inanca göre değil sadece medeni hukuka göre uygalamaktır. Ve devlet rejimini de sosyal devlet ve sosyal demokrasi koyarak eşitlik, adalet ve özgürüğe göre taçlandırmaktır.9 Yıl ÖnceCevap verBeğen (0)
-
Son olarak, kürtler kendi anadilinde kürt kültür değişim ve dönüşümünü gerçekleştirmek zorundadır. Ve şu anki verili durum özellikle Turkiye kurdistanında bir devletleşme süreci olamaycağından dolayı ki bu hem uluslararası ve bölgesel şartrlar hem de kürtlerin ulusal birlikten yoksun olmasından dolayı; kürtler bir devlet olsun hele sonra bakarız diye bekleyecek değiller. Zaten toplumsal anlamda aydınlanma, bence devletten bile daha kıymetli bir durumdur ki gelişmiş bir toplum asla yıkılmaz ama devletler yıkılır. Bunun içinde en başta kürtçe olarak kürt klasikleri, dunya klasikleiri ve bölge klasikleri kürtçe çevrilmeli. Edebiyat,Şiir, Tiyatro,Sinema ve tüm sanat ürünleri kürtçe kazandrılmalı ki bunla beslenen edebi yeteneği olanlar yeni bir sanatsal ve kültürel değerler yaratabilsin. Yusuf Ziya Döğer sanırım bunu da devlet yazsın kürtlere diyecek değil sanırım. Şu anki şartlar bile 23 kürt ilinde ilköğretim, orta ve lise düzeyinde kürtçe eğitim verecek eğitim kurumları açılabilir ki bunun için yurt içi ve yurtdışı kürtlerden bağış alarak ve gönüllü 10 000 eğitimci ile yapılabilir. Ve sendikalar, meslek örgütleri,esnaflar,kadın örgütlüğü, çevre örgütlüğ vs hepsini içine alan bir demokratik şehir meclisleri ve siyasal organizasyon yapılabilir. Diyecekler efendim yahu dur devlet kuralım bunları yaparız ... ama devlet şu an mümkün görünmüyor diye de bekleyecek değiliz. Bu devlet istememek değil aksine, verili durum ve şartların her durumda yararlanarak itiklemesii ve tetiklemesi ve bu zaten kurdistan oluşumunun zemnine temel atmak demektir. Demek istediğim önce şartları oluşturmak ve toplumu da hem ulusal hem evrensel bir gelişmişlik düzeyine getirilirse o toplumu artık kimse duduramaz.9 Yıl ÖnceCevap verBeğen (0)
-
Yusuf Ziya Döğer başta olmak üzere Pkk-Hdp yi eleştiren kürt yazar çizer kesiminde olsun, ister marjinal yeni yetme geçikmiş kürt milliyetci-muhafazakar partilerinde olsun zihinsel ve kültürel büyük sorunlar taşımaktalar. Mesala kitabın ortasından giriyim. Ben, laiklik ve cumhuriyet değerlerinin kürtlere de ekmek gibi su gibi gerekli olduğunu savunan biriyim. İlk algı ve tepkileri ne olur ? aha işte kemaliste bak deyip allah ne verdiyse verip veriştirirler. Bu öyle bir kronik sorunki: laiklik ve cumhuriyet kavramlarının evrensel bir değer olduğunu değil, kemalizmin bir icadı olduğunu sanacak kadar gerideler. Bu değerleri, ırkcı kemalist jokabenlerden ilk duydukları için kemalizmin değeri sanmaktalar ve bunları kimden duysalarda artık hastalıklı bir reaksiyon gösteriyorlar. Artık sosyal devlet, demokrasi, kadın hakları, moderdinizm gibi ne kadar evrensel değerler varsa topunu kemalist deyip bir iki duygusal vasatlık dışavurumu yapıp sığ bir gerilikte debeleniyorlar. Kemalist oligarşinin, kürtlerin gelişmiş toplumlar gibi evrensel değerleri yakınlaşmasını da felce uğratmıştır.9 Yıl ÖnceCevap verBeğen (0)
-
Yusuf Ziya Döger\'in yazılarını son bir kaç aydır takip ediyorum. Kendisi kürt sosyolojine değinmeye çalışmakta ama bir çok şeyi eksik ve yanlış buluyorum. Öncelikle kürtlerin sanayileşme ve buna bağlı şehirleşme ve eğitimleşme süreci çok geç başlamasından dolayı ve de aynı zamanda bulundukları devlet rejimleri de bunu engel oluşturdukları için hem yeni bir kültürel üretim değerleri yaratamamış hem modernizme açılamamış hem de ulusal bilinçleri geç oluşmaya başlamıştır. Kültür, hem nesillerden nesile aktırılan hemde yeniden yeniden üretilen bir döngü olduğundan aktarılan-üretilen bir sentezi vardır. Yusuf Ziya Döger hem tarihsel hem de sosyolojik olarak kürtlere değinirken hep bir eskiye takılıp kalmış ve tüm yorumlarına bu dondurulmuş bakış açısı var. Hatta eskiyi kutsayan ve fetişik bir analizleri var. Kültür hem insan tarafından nesilleren nesile aktarıldığı gibi, kültür aynı zamanda yeniden yeniden üretilen bir süreçtir. İşte sorunumuz kürtler olarak bir yeniden kültür üretimi yapıp yapmadığımız. İşte kültür üretimi yaparken de ister istemez sosyo ekomomik yapıyı değiştirmesi ve bunun bir sonucu olan sosyo kültürel yapının değişmesi ile yeniden yeni kültürel değerler üretimi yapılabilir. Yine burda en büyük sorun da dil olar ak karşımıza çıkmakta. Kürtcenin eğitim dili olmamasından dolayı 1980 lerden sonran çok geç başlayan kısmı anlamda ticarete dayanan küçük ölçekli sanayileşme, sehirleşme, eğitim ve modern kültür olurken; bunu kendi dilimizde değil turkçe ile yaptık. İşte bu noktayı çözmemiz lazım. Yoksa Yusuf beyin aylardır aşiretler güzellemesi, medrese ve tarikatlar döktürmeleri ile daha da geriye giderek yapamayız. Benim en çok eleştirdiğim nokta da bunu es ve pas geçerek yapılan yorumlar ve bu yorumlardan da siyasi sonuçlar çıkarımlarda bulunulması. Mesala Türkiye kürtlerde bana pkk haricinde bir tane siyasi örgüt veya hareket gösterebilir misiniz? alevi, zaza, ezidi, süryani, ermeni, solcu, türk, arap vs vs kendi içine katabilen ve barındırabilen bir hareket? ve hepsi de tanrı gibi güvenirler pkk ye. Bunu kurdistanda başarabilen tek bir örgüt ne oldu ne de olacak.Diğer bir konu, anladığım kadarı ile bağımsız kurdistan istemiyor diye pkk nin bu noktadan vurulması. Tabi eleştirirken bi güzel kdp li olduklarını söylemeden de bu işe girişmiyorlar. Bir bağımsız kurdistan kurulabilmesi öyle kulağa hoş gelebilir ağızda söylenildiği zaman ama 1) kürtler ulusal birliklerini kurması ki bu çok kolay olmayacak kronik tarihi bir sorun 2) Uluslararası ve bölgesel çapta diplomasi ve lobi çalışmaları yapacak kurumsal yapı ve ilişkiler kurmak ve bunların verili durumu bağımsızlığı destekliyor mu? Elbette bir çok sıralamayı çoğaltabiliriz ama en önemlisi bu iki durum.9 Yıl ÖnceCevap verBeğen (0)
-
Roj baş. Kürtler kendi aralarındak sorunları çözmeden ne birlik, ne de ortaklaşabilirler. Bunların önünde de iki temel sorun var. Aslında sanayileşme treninin zamanında uğramadığı tüm halkların sorunu bu. Yani uluslaşmanın önündeki iki engel kaldırılmalı. Kürtler bildiğim kadarı ile 5 ayrı Kürtçe konuşup, 5 ayrı dine sahipler. (daha fazla da olabilir). Ruhsal birliğimizi, oradan da ulusal birliğimizi sağlayan bu iki önemli unsur için bugünden çaba sarfedilmeli. Bu nedenle; 1.Dil: Her dört parçada Kürdün birbirlerini anladığı bir ortak dil gelecek kuşaklar için oluşturulmalı. Bunun için Almanya örneği ele alınmalı. Yoksa, ben Zaza, Soranı anlamam, o da Goranı. 2. Din: Bin üçyüz senedir İslam\'ın bizlere katliamlar sonucu dayatılması ve baskı altında tutulan ülkelerde kullanılarak özgürlüğümüzü engelleyen en önemli unsur olan bu din açıkça sorgulanmalı. Bizleri bir dönem ortaklaştıran Zerdüşlük yeniden canlandırılmalı, varsa bu girişimler desteklenmeli. Yukarıda saydığım bu iki değişiklik gerçekleştirilmeden, kaç devlet kurulursa kurulsun, ne Sünni Şaafi\'nin, ne Yezidi Alevi\'nin, ne de Zaza Kurmancın gönlünü kazanamaz. Ve sonumuz şimdi hayatta olmayıp, altı değişik devlete ayrılan Güney Slavları\'nın ülkesi YUgoslavya gibi olur.9 Yıl ÖnceCevap verBeğen (0)
-
Merhabalar. Bir takım genel sosyolojik kavramlar içine ve yok aşiret, yok alan koruma teorisi öttürme, yok tarikat ve medrese diye giydirip; güya kürtlerin sosyolojisi diye sonuçlar çıkarıp sonra da en başta pkk, sonra sol, sonra evrensel değerler ve demokrasiye bu denli saplantılı karşıtlık ciddi ciddi normal bir psikoloji değil.Aynı zamanda bu sol, sosyal demokrat, çevreci, evrensel değerler ve demokrasiye kasaba kurnazlığı ile kemalizm diye sununca, yeme de yanında yat diyesi geliyor.Yazık gerçekten, kuzey kurdistanda ve rojavada ateşten cember yanarken, güneyde bir çok siyasal kriz varken, kendilerine kürt aydını ve sosyoloğu diye boy endam etmeye çalışanların hala yok aşiret, yok medrese falan diye hem sosyoloji bilimi, hem tarih bilimi hem de siyasal bilimleri kendine güldürüyor. Bu yazılan çizilenlerin zerre bir bilimsel değeri var mı cidden?Aslında TC rejimi kemalizm değil, şu anki AKP gibi Türk islam faşizmi olsaydı çoktan doğal asimalasyon olmuştunuz ve bunu da canı gönülden isterdiniz. Şu anki tavır ve duruşlarınızdan 1 km den bu belli. Bir iki genel geçer bazı sosyolojik kavramları yazıp ardından da kan davası güder gibi yaptığınız pkk, sol, evrensel değerler, sosyal demokrasi, kadın hakları, çevre vs gibi nefretiniz sizi TC den de MHP den de daha beter hala getirmiş yazık.9 Yıl ÖnceCevap verBeğen (0)