Suriye’de etnik fay hatları derinleşiyor: Türkiye yeni bir haritadan ve Kürt etkisinden kaygılı

Türkiye, Suriye'de etnik ayrışmanın derinleşmesinin bölge haritasını yeniden çizebileceğinden ve kendi Kürt nüfusunu cesaretlendirebileceğinden endişe ediyor.

19 Temmuz 2025 - 16:10
19 Temmuz 2025 - 16:10
 0
Suriye’de etnik fay hatları derinleşiyor: Türkiye yeni bir haritadan ve Kürt etkisinden kaygılı

Suriye’nin Süveyda kentinde Dürziler ve Bedevi kabileleri arasında şiddetlenen çatışmalar, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara’nın iktidarını her zamankinden daha kırılgan hale getirirken, İsrail’in başkent Şam’a yönelik hava saldırıları durumu daha da karmaşıklaştırıyor. İsrail saldırılarını Dürzi azınlığı savunmak amacıyla gerçekleştirdiğini öne sürüyor.

Uzmanlara göre, Suriye’nin etnik ve mezhepsel çizgiler boyunca kalıcı bir şekilde bölünmesi, Türkiye için felaket anlamına geliyor. Ankara, bu durumu İsrail’in kışkırttığını düşünüyor. Orta Doğu Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Gonul Tol, Al-Monitor’a yaptığı açıklamada, “Bu Türkiye için kötü bir haber, çünkü Netanyahu geri adım atmıyor ve Kürtler de Suriye ordusuna koşulsuz katılmayı reddetmekte kendilerini haklı hissediyor” dedi. Tol, Şara’nın ülkesinde güvenlik ve düzen sağlayamadığını, bunun da Kürtlerin ‘Eğer bu rejim çökerse bizi kim savunacak?’ sorusunu sormalarına yol açtığını belirtti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Perşembe günü Şara’yla yaptığı telefon görüşmesinde Türkiye’nin tam desteğini iletti. Hükümete yakın Sabah gazetesi, Ankara’nın aynı gün ilan edilen Süveyda ateşkesinde önemli rol oynadığını öne sürerken, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ateşkesin Washington tarafından sağlandığını açıkladı. Çatışmalarda yaklaşık 500 kişi hayatını kaybettiği belirtiliyor.

Erdoğan, Cuma günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yaptığı görüşmede Süveyda’daki çatışmaların tüm bölge için tehdit oluşturduğunu söyledi ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasının önemine dikkat çekti. Türkiye ve Rusya, 13 yıldır süren iç savaş boyunca Suriye’de zaman zaman karşı karşıya gelmiş, zaman zaman da iş birliği yapmıştı.

Ankara, Kürtlerin öncülüğündeki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin Şam’ın sivil ve askeri yapılarıyla bütünleşmesini istiyor. Türkiye, Suriye Kürtlerinin özerkliğinin resmen tanınmasının kendi Kürt meselesi açısından da risk yaratacağını düşünüyor.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ise, Kürtlerin özerk tavırlarını eleştirerek Şara’nın merkeziyetçi devlet çağrılarını destekledi. Barrack, yaklaşık 1.000 ABD askerinin Kürtlerin kontrolündeki bölgede sonsuza kadar kalmayacağı uyarısında bulundu.

Dürzilerin gösterdiği şiddetli direnişin, Şara’yı Kürtlerin kontrolündeki Arap çoğunluklu bölgelere yönelik benzer bir saldırı planından vazgeçirebileceği belirtiliyor. Öte yandan, Bedevi saldırılarının şiddeti, Kürtler için de bir uyarı niteliğinde.

Bir Türk yorumcu, İsrail’in Dürzileri desteklerken Kürtlerin bunu fırsat bilerek hareket etmesinin Arapları da Kürtlere karşı çevirebileceğini söyledi. “Biriken birçok öfke var,” dedi.

Beşar Esad rejiminin Aralık ayında çökmesinden bu yana İsrail, Kürt haklarının güçlü bir savunucusu haline geldi. Ancak Kürtler İsrail sınırında yaşamadığı için, İsrail’in onlar için Ankara’yla doğrudan çatışmaya girme ihtimali düşük görülüyor.

Erdoğan, Perşembe günü kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, “İsrail’in ipiyle kuyuya inenler, er ya da geç büyük bir yanlış yaptıklarını anlayacaklar,” diyerek Kürtlere mesaj gönderdi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da New York’ta yaptığı açıklamada, Kürt güçlerin Temmuz ortasından bu yana hareketlilik içinde olduğunu, “yapıcı bir rol” oynamaları gerektiğini söyledi ve “fırsatçılığın büyük riskler doğuracağı” uyarısında bulundu.

Al-Monitor’a göre, ABD Başkanı Donald Trump, Perşembe günü Netanyahu’yu arayarak Suriye’deki saldırılardan duyduğu memnuniyetsizliği açıkça iletti. İsrail’in, Süveyda’da şiddetin daha da tırmanmasını önlemek için bazı Suriye güçlerinin bölgeye geri dönmesine izin verdiği bildiriliyor.

Eski AB Büyükelçisi Marc Pierini, Şara’nın Batı tarafından başlangıçta “istikrar” umuduyla desteklendiğini, ancak geçmiş deneyimlerin Netanyahu’nun ABD baskısı karşısında taktiksel olarak geri çekildiğini, sonra daha da agresifleştiğini gösterdiğini söyledi.

Mart ayında, Lazkiye ve Tartus’taki Alevi bölgelerinde çıkan isyan girişimi, Şaraa’nın ülkeyi yeniden birleştirme yeteneğini sorgulatmıştı. Bu olaylar sırasında 1.000’den fazla Alevi sivil öldü. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Süveyda çatışmalarında her iki tarafın da savaş suçu işlediğini rapor etti.

Nisan ayında Şam banliyölerinde Sünniler ve Dürziler arasındaki çatışmalar İsrail’in müdahalesine yol açtı. İsrail, kendi topraklarında ve işgal altındaki Golan Tepeleri’nde yaşayan 150.000’den fazla Dürzi’yi gerekçe göstererek saldırıları meşrulaştırmaya çalıştı.

ABD arabuluculuğunda Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yapılan doğrudan görüşmeler, Şam’da sahte bir güvenlik hissi yaratmıştı. Ancak Şara, Barrack’ın desteğine güvenerek 15 Temmuz’da Süveyda’ya güç göndermiş, iki gün içinde İsrail’in talepleri doğrultusunda geri çekilmek zorunda kalmıştı.

Türkiye, Şara’nın bu hamlesinin İsrail’e Suriye’de siyasi ve askeri nüfuzunu artırma fırsatı verdiğini düşünüyor. Nisan ayında İsrail’in vurduğu bazı Suriye üslerinin, Ankara tarafından ele geçirilmesi planlanıyordu. Türkiye hâlen kuzeyde, Kürtlerin Akdeniz’e ulaşmasını engellemek için yaklaşık 10.000 asker konuşlandırmış durumda.

Pierini, “Yarım yüzyıldır baskı altında tutulan eski düşmanlıkların kapağı artık açıldı,” dedi ve Şara’nın dış müdahaleler olmasa bile çok zor bir görevle karşı karşıya olduğunu vurguladı.(Al Monıtor-Amberin Zaman)