Kürt Ulusu, 80. BM Toplantısı ve Sınavı!

BM'nin milletler topluluğundan ziyade, devletler topluluğu olduğunu biliyoruz.

Devletsiz olan toplulukların da bu kurumun içine girmeden temsiliyet ve meşruiyetini ortaya çıkaramadığını, dünyada söz hakkını ve güvenliğini kazanamadığını da  bilmemiz gerekiyor. Bunun için de devlet perspektifine sahip olmadan bu mücadeleye atılmanın boşluğu ayandır.

Kürt ulusunun bunca mücadele, katliam ve hassas sahadaki ilişki, çelişki ve savaş  durumuna rağmen, BM. 80. toplantısında temsil olunamamasında dış faktörlerin yanında, kendinden kaynaklanan  nedenleri de bariz olarak var.

Bu hususların acilen masaya yatırılıp, gözden geçirilmesi ve aşılması elzemdir.

Öncelikle ulusal birlik,  kurumsal işleyiş  bilinci ve ulus refleksini dikkate alarak davranmanın önemi her defasında karşımıza çıktı ve çıkıyor.  Ancak sağlıklı ve hassas  davranıp  gerekleri yerine getirilmiyor.

Kürt siyaseti düello ile talep, taktik ile strateji, masa ile saha, iktidar ile muhalefet, ittifak ile düşman, esas ile talih,  zaman ile siyaset  arasındaki akordu yanlış kurmaktan kurtulamıyor.

Soykırım, sömürgecilik, ezilen ulus, parçalanmış vatan tanımlamalarını da netleştirerek, kendine uyarlayarak  onun ağırlığı ve aciliyeti ile davranamıyor.

İnsanlık, ezilen milletler, meşruiyet ve diplomasi bağını da dünya sahnesinde sağlıklı sahnelemiyor...

Birey, lider/liderler, teşkilat ve millet/halk iradesini de kurumsal düzeyde sağlıklı  işletemiyor .

Tutsak ile özgür insanlar arasındaki  ilişki, temsiliyet ve karar mekanizmasını da sakat yürütüyor...

Askeri, medeni/sivil, hukuk, diplomasi, iç  ve dış   siyasetin ilişki ve farklılıklarını belirleyip, profesyonel  kadrolarca yürütmesi yetersiz hatta acemice... 

Siyaset, tarih, coğrafya, ulusun ağırlığı arasındaki balans bozuk ve bunu düzeltmek için söylem var ama somut davranış eksikliği devam ediyor.

Güç ve ağırlığı ile siyasi davranış arasındaki yanlışlığını görüp  düzeltemiyor.

Dünya'nın kendisine ilgisini yerinde kullanamıyor.

İnsanı ve ulusal ilişkiler ile çıkar ilişkilerinin iç içe geçtiği gerçekliğinin bilincinde olarak hareket etmiyor.

Küçük yanlışların kendisinin büyük yenilgilere götüreceğini defalarca yaşamasına rağmen, hassas davranmıyor.

Kendi meşruiyeti yerine, geçici, küçük siyasi hesaplar uğruna,  stratejik meşruiyetini gerileten  davranışlar gösteriyor.

Ulusal siyaseti, sınıfsal, ekolojik, feminen, ideolojik vs. argümanlarla geri plana atmak, gözden düşürmek,  boğmak   da güncel ve esaslı bir zaaf olarak duruyor.

Ulusal mücadelenin insanlık, kültür, demokrasi, hukuk, siyaset,  medya, düello, sıcak ilişkiler  ve ulusun kendi kendisini yönetme hakkı olduğu gözden kaçırılırsa başarı trendi düşer...

Milli mücadelenin, milliyetçi bir mücadele olduğunu ve  gerektiğinin de netliğini yaşamıyor.

Kürt siyaset sınıfı, millet ve etnisite arasındaki farkın bilincinde olarak,  ulusal hak, hukuk, siyasal istemlerini dayatmadan yol alamaz...

Bütün bu eksikliklerin neticesinde önemli eşiklerin aşılması  sağlanamıyor.

Yeni dönemde bu zaaflarından sıyırarak çıkmak, Kürt ulusunu başarıya taşır...