Evrensel İnsanlık Değerlerinin Aşınması ve Ortadoğu’nun Jeo-Srtatejik Kaotik Geleceği
''HTŞ ve lideri Colani veya Suriye devletinin başına getirilmesiyle Ahmet El Şara bir terörist mi? Şüphesiz evet. örgütü üzerinden hem sivil halka ve hem de başka muhalif kesimlere vahşet ve barbarlığa varan şiddet uygulamasının somut dosyaları var. Peki bu terör örgütü liderinin, bir ülkenin yönetimini ele geçirmesi ve kendisini cumhurbaşkanı ilan etmesiyle, bu fiili durum onun terörist kimliğini temize çıkarır mı? Hayır. ''

1. ve 2. dünya savaşları sonrası, insanlığın umudu ve kurtuluşu gözüyle bakılan Avrupa'da ortaya çıkıp yayılan aydınlanma çağının etkisiyle, demokrasi, özgürlük ve evrensel hukukun ayırımsız herkese uygulanması fikri, şüphesiz ki batılıların ön-ayak oldukları bir fikirdi. İnsanlık, bu değerlere büyük dört elle sarılarak umutlar başlamış, dinsel ve ideolojik bağnazlığın yaşanabilir bir alternatifi olarak bakılmıştı. 21. yy'a gelindiğinde, günümüz Ortadoğu' da yaşananlar, bu değerleri nasıl aşındırmaya çalışıldığını, amacından saptırıldığını, bu değerlerin devlet çıkarlarına rahatlıkla kurban edilerek, bu değerlerden rahatlıkla nasıl vazgeçilebileceklerini de gösterdi. Tarihsel bir haksızlık şeklinde ortaya çıkan ve 1. dünya savaşında yıkılan Osmanlı imparatorluk topraklarında dönemin güçlü iki emperyal devleti İngiltere ve Fransa tarafından gizli bir anlaşmayla (Sykes-Picot 1916) hayata geçirildi. Osmanlının merkezi coğrafyasında Ermeniler kıyım ve tehcirlerle bu topraklardan silinmiş, Pontus ve Ege Rumları ise 1919-1922 yılları arasında kıyım ve mübadele ile nüfusları azaltılarak marjinal bir seviyeye düşürülmüştü. Kürtlerin ise, üzerinde yaşadıkları toprakları yeni kurulmuş olan 3 devlet arasında (Türkiye, Irak, Suriye) bu iki emperyal devlet tarafından bölünüp parçalanmış, sınırlar adeta cetvel ile çizilmişti (1923 Lozan) 1639 yılında Osmanlı İmparatorluğu ile İran şahlık rejimi arasında yapılan Kasr-ı Şirin antlaşma ile Kürtlerin doğu topraklarının bir kısmı Şahlık rejimine geçmişti.
Kısa bir tarihi hatırlatmadan sonra konumuza geri dönelim. Felsefi ve sosyolojik kavramların günümüz koşullarında nasıl ters-yüz edildiğini, "Terör" "terörizm" "özgürlük savaşçısı" ve "Emperyalizm" kavramlarının içleri boşaltılarak her kişi, grup, parti ve devlet bu kavramları kendi meşreplerine göre ve siyasi ideolojik çıkarlarına göre kullandıklarına sık şahit oluyoruz. Terörün evrensel tanımı; "siyasal, dinsel ve/veya ideolojik saiklerle sıradan sivil ve silahsız kişilere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımına denir" Bu amaç uğruna devlet kurumlarını devreye koyarak yapılıyorsa buna da "devlet terörü" denir. Şimdi, HTŞ ve lideri Colani veya Suriye devletinin başına getirilmesiyle Ahmet El Şara bir terörist mi? Şüphesiz evet. örgütü üzerinden hem sivil halka ve hem de başka muhalif kesimlere vahşet ve barbarlığa varan şiddet uygulamasının somut dosyaları var. Peki bu terör örgütü liderinin, bir ülkenin yönetimini ele geçirmesi ve kendisini cumhurbaşkanı ilan etmesiyle, bu fiili durum onun terörist kimliğini temize çıkarır mı? Hayır. Amerika başkanı ve batılı devlet ve hükümet başkanları, Başına ödül konmuş bu adamı BM de konuşturmaları, onunla el sıkışmaları, kendilerinin dünya ilan ettikleri evrensel insanlık değerlerine ihanet değil mi? Şüphesiz. Peki bu neden böyle?
Nedeni belli, çıkarlar. Amerika başkanı Trump, körfez ülkelerine giderken, körfezin petrol zengini kral ve emirlikleri ona 2 trilyon açık rüşvet vererek, "Şu garip Suriye cumhurbaşkanının şöyle bir başını okşayıp hal hatır sorun, kefili biziz. Suriye'de sizin yolunuzdan çıkmaz. Bir ricamız daha var, Suriye'nin birliği ve bütünlüğü sizin de çıkarınıza olur. Şu Kürtler orada oyun bozanlık yapıyorlar, onları bir dizginleyip, Suriye birliğinin oluşmasına yardımcı olun" Bu yalın gerçekliğin diplomatik izahı tabi ki biraz farklı olsa da ikisi de aynı kapıya çıkıyor. On binlerce masumun kanına girmiş Muhammed Colani, Trump’ın eliyle meşrulaştırıp uluslararası tescilli terörist sicili temizlendi. Türk devleti de Körfez ülkelerinden geri kalmamak için karınca kararınca Kervan yüklerini dünya kralı Trump’ın önüne sererken; "Büyük hünkarım, malumunuz bizim petrolümüz yok, karınca kararınca tebaamızın boğazından kıstığımız 100 milyarı kabul buyurun lütfen. Dünya hünkarından ayrıca gizli görüşme talep ettiler. Neden? Çünkü Suriye'de, cihadist rejimin ayakta kalması için acilen yaptırımların kaldırılmasını bu cihadistlerin askeri ve ekonomik olarak desteklenmesini ayrıca Rojava Kürtleri üzerinde baskı uygulayarak bunun yanında askeri-lojistik desteklerini kesmeleri için de ricada bulundukları şüphesizdir. Gizliliğin diğer yönü de, İsrail karşıtlığını orada kameralar karşısında iç siyasette yaptıkları şovları yapmayacaklardı. Mutlak bir terör örgütü olan Hamas’ı "özgürlük savaşçıları"dır diyemeyecekleri içindi. Ne diyelim alan memnun, veren memnun. Kürtlerin bu aç kurtlara verebilecekleri milyar dolarlık paraları var mıdır?
Söyleye söyleye artık dilimizde tüy bitti. Rojava Kürtleri, bir bütün olarak ve siyasi, ideolojik ve parti ayırımı yapmadan ulusal birliklerini kurduklarında, hiç bir güç onları bir daha asla teslim alıp esaret altına alamaz. ENKS ve diğer Kürt parti ve örgütleri ile samimiyete dayalı, Qamışlo ve Haseke'de yapılan ulusal birlik konferanslarında alınan kararlar çerçevesinde hareket etmeli, Roj pêşmergelerin Güney Kürdistan'dan Rojava'ya gelerek YPG ile aynı çatı altında entegrasyonunun sağlanması, diğer taraftan, Güney Kürdistan ile askeri, lojistik, istihbarat ve ekonomik ilişkileri zaman kaybetmeden geliştirmeleri elzemdir. En önemlisi de, feshedilen PKK ve Öcalan'ın soğuk savaş eseri totaliter ideolojik bağımlılıktan bir an evvel kendilerini kurtarmalıdırlar. Suriye'nin mağdur edilmiş diğer inanç ve etnik yapıları ile (Dürzi, Arap Alevileri, Arap Sünni laik ve seküler kesimi ve Gayrimüslimlerle samimiyet ve güvene dayalı, dürüst ilişkiler geliştirmelidirler. İsrail ile kuşkucu ve düşman yaklaşımlarla değil, karşılıklı ulusal çıkarlar demokrasi ve özgürlükler temelinde ilişki geliştirmelidirler. PKK ve Öcalan bağımlılığı, bocalamalarına neden oluyor. Bu yanlıştan acil bir şekilde dönmelidirler. Bunu yapmadıkları takdirde, ikinci bir Afrin felaketi hiçte uzak değil.
Son güncellenme: 13:42:43