Silahlı mücadeleyle Kürt Sorununa çözüm bulma arayışları tüm hızıyla devam edilirken, ''Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra başka seçeneklerde devreye girmiş oldu. Demokratik siyasetle sorunu çözme konusunda özelikle Öcalan’ın ısrarı ile, her gün Kürt halkının önüne bir istem olarak sunuldu. Sanırım demokratik siyasetin ötesi gelişebilir çalkantıların yeşermiş Kürt dinamizmin sağa sola savurulacağını Öcalan tarafından tahmin ediyordu. Geçmişe dönüp baktığımızda, Öcalan ve PKK ile ilgili yapılan tartışma ya da spekülasyonlarda özelikle statükocu Türk kalemşorların şöyle bir tezle ortaya çıktığını görüyoruz: ''PKK'nin tek adamla idare edilmesi Türkiye’nin genel çıkarınadır.” demelerinin altındaki gerekçelerinde ise ''Lider konumunda olan Abdullah Öcalan’dan sonrası ilerleyecek süreçler karmaşalarla kasırgalara dönüşür tezleriydi.
Açık ve net söylemek gerekirse Abdullah Öcalan’ın tasfiye edilmesinin sonuçları gün geçtikçe daha da ağırlaşıyor. Ağırlaşan sorunsal ağırlıklar değil sadece Türkiye’nin genel çıkarlarına ''Bir bütün olarak Kürt halkının gelecek hakkaniyet belirtileri de belirsizliklere terfi ettiriyor. Zira Türk devletinin boynuna takılı kalan Kürtlerin demokratik hakkaniyet madalyası ''Günü birlik geçici kurtarmalarla devletin boynunda takılı kalan yükünün gün geçtikçe daha da ağırlaştırdığını hangi aklıselim söylemez ki? Ya da Öcalan’ın susturulup işlevsizleştirildikten sonra karmaşıklaşan Kürtlerin siyasi istemlerin karmaşası gibi. Dolayısıyla Kürt halkının demokratik hakkaniyetleriyle yoğrulmuş devasa bir sorunu, -vatan millet sakarya- tekçilerin mantık parametreleriyle çözülmeyeceği gibi ''Kürt halkının devasa demokratik hakkaniyet sorunu, bir iki polis ya da askerin öldürmesine bağlayan Kürt siyasi mantığın parametreleriyle de çözülmeyeceği biliniyor olması gerekir.
Kaldı ki Abdullah Öcalan’dan sonraki yaşanmışlıklarla gelişen son gelişmeler bile ''Aklı başında akıl sahibi olan herkesi ciddi anlamda düşündürmelidir. Gerçi kim, neyi, nasıl analiz ederek sonuca gider gidiyor bilnmiyor ama bir iki vatan-millet- sakarya naraları ya da bir iki bomba patlatmakla sorunsal sorunun ana ekseninden nasıl da uzaklaştırdığı biliniyor? Abdullah Öcalan'la görüşen Kürt siyasetçilere “şuna, buna iletin, ne yapmaya çalışıyorsunuz?” dediğinin arkası çok mu gizemli? “Kim ne söylerse söylesin Abdullah Öcalan İrademizdir!” diye Kürt halkını ayağa kaldıranların, perde arkası girişimlerle kendisini nasılda ifadesizleştirmek istediklerini görmüş. Zira gidişat bu yönde gelişir ve yol alırsa köşeme çekilirimin anlamının anlaşılmayacak neyi var?
Dolayısıyla Abdullah Öcalan'ı köşesine çekilmeye zorlayan güçlerin artı ve eksilerini ''Köşesine oturtulan Öcalan’dan sonraki gidişatın gelir ve giderlere imzası olanların maharetlerine bakmak çok zor olmasa gerek. Çok uzun yıllarla “Abdullah Öcalan, Kürt halkının iradesidir ve iradenizdir!” dayatmalarına kim şahit değil ki! Ya da Abdullah Öcalan’ı Kürt halkının irade merkezidir gözüyle bakıp devlet adına heyet gönderen merkezlere ne oldu da Abdullah Öcalan’a “sen iş görmez hale geldin, otur oturduğun yerde…” Gerçi ne olduğunun birden fazlası olduları vardır, ne olduların başında ise, vatan-milet -sakarya'cı Türk siyasetçilerle ''Kürt halkının geleceğini bir iki silah ve bombanın patlatılmasında gören Kürtlerin akıl deliliğidir.
Bu akıl delilliğin faturası ise günü birlik güncel karanlık senaryolarla her birimize birer dayatma olarak döndüğünü kim görmüyor ki? Örneğin hangi aklı başında devlet, benim halkımdır dediği halka mensup gençlerin öldürme sayısı ile övünür. Ya da halkların kardeşliğini temel stratejik olarak önüne koyan hangi aklı başında bir Parti, silah ve bombalardan medet umar! İyinin kötüsü ya da kötünün iyisi denilen kavramlar herkesin ve hepimizin yaşamında şöyle ya da böyle yer edinmiş bir tarafı vardır. Dolayısıyla Abdullah Öcalan’ın demokratik siyaset perspektifine karşı ''Silaha sil baştan sarılma kötünün iyisi demokratik siyaset olduğu konusunda aklı başında her insanın öngörüsüdür. Velhasılıkelam kim hangi gerekçeleriyle ne diyorsa desin inkârın mayasıyla mayalanmış vatan-milet-sakarya tekçileri ile'' Öl öldurlerle Kürt soruna katkı sunmaya kendilerini mahkûm edenlerle bir yere varılmayacağı aklıselimimin en bariz realitesidir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.