Ah be Osman,bu geri kalmış kısır Türkçülük yanlışınızla, Kürtlerin kendine özgü hak hukuk doğrusunun başına nasıl bela sardığınızı bir bilsen.Kürtleri haktan hukuktan mahrum bırakmanızla, kendinize özgü hak ve hukuk yoksununa mahkum etiğinizi bir anlayabilsen. Kürtlerin ezik kalmışlığı, Türklerin her türlü erdemden yoksun kalmışına sebep mıdır diye beyniniz bir hareketlenebilse. Bak gör yanlış olanın nasılda kendi doğrularınızın merasında otlattığını görme şansınız olurdu be kardeşim.
Özenle önem verdiğiniz ırkçı şoven saplantılarımızla yanlış olana ne kadar hayat aşıladığınızı bir bilseniz! İnkarcı baskıcı varlığınızla, kendinizin dışında yaşam hakkı tanımamanızla, Dünyayı kendinize ne kadar daralttığınızı bir farkına varsanız. Ben Kürt ve halk diye ağzımı her açtığımda, sen kendi kem kümlerinle kendi amalarına sarılıyorsun be Türk kardeşim! “Senin gibi benim de hakka hukuka gereksinimim var!” dediğimde, senin taka tukakaların şaha kalkıyor be kardeşim. Ben senin gibi değil ben gibi yaşam hakkına sahibim dediğimde ise, sen “sen sen değilsin sen bensin” laga lugaların kabarıyor be dostum.
Evrensellikten her söz açtığımda ise, hemen anında milli parkı koruyan bekçi pozisyonuna geçiveriyorsun be arkadaşım. Kürtlerden yana söylediğim her bir şeye, hoka mokalarınla anlaşılmaz zikzaklarla can sıkıyorsun be Türk kardeşim. Kardeşçe yaşayalım diye her yalvardığımda varlığına özgü özlemlerini “es geç” diye dayatıyorsun.
Ah be Türk kardeşim, şunun niyeti bozuk, bunun burnu uzun, kem kümlerinden bir vazgeçmesini başarabilsen. Bak gör o zaman evrensel değerlerle barışık bir yaşamın erdemini nasıl da geleceğe miras bırakırdık bir bilebilsen.Bir başkasının olur olmazları bir yere bırakıp, kendi yetmezliğine ah bir dönüş yapabilseydin. Bak gör o zaman ben Kürt sen Türk olarak nasıl da doğrunun halayına kalkışırdık. Ah be Türk kardeşim, ırkçılığa at koşturan, şovenizme çanak tutan düşünce dünyasında değişim belirtileri bir başlasaydı. Bak gör o zaman yanlışı doğruya nasıl da adak yapar, yanlış olanın ruhuna el Fatiha okurduk.
AH BE TÜRK KARDEŞİM
Olur ki günlerden bir gün kendi doğrularına taparcasına yanlışlarına savaş açarsan be Türk kardeşim, bak gör o zaman elbirliğiyle özgürlüğe giden yolda nasıl da güç birliğin gücü olurduk. Olur ki günlerden bir gün yaratılanı yaratandan dolayı sever, hakkını tanırım diyebilecek erdemi yakalamış olursan. Bak gör o zaman sırıtan sinsi oyunları, yağan yağmurla nasıl da özgürlük tohumunu ekerdik. Ah be Türk kardeşim, olur ki dünya ile Ortadoğu’yu dizayn etme hevesinden vazgeçtiğine tanık olsak bir gün, “Doğru olan budur” diye, bir iki damla gözyaşımızla özgürlukle“buluşma zamanı gelmiştir” diye nasılda sevinirdik.
Olur ki bir gün, olur olmazlarınla silikleşen hak tanımaz dayatmalarından vazgeçtiğine tanık olursak, bak o zaman sahalar nasıl da doğru cevherlerin istilasına uğrayıp yanlış olana bir ağızdan hayde be ordan derdik. İşte o zaman umudun doruklarında arzunun uykusuna dalıp özlemlerimizle el ele tutuşup keyif çakardık.
Ah be Türk kardeşim, “Kürt bilmez Türk bilir, Kürt yanlış, Türk doğru” saçmalıkların devri bitti diye bir duyum alırsak bir gün, bak o zaman özgürlüklere halay başı olmakla gerçeğin kendisiyle nasıl da dansa kalkardık. Arka bahçenin karanlıklarına saklanan gerçeklerin ortaya çıkacağı niyetine mazhar olursak bir gün. Bak o zaman “adını da cinsini de kaderini de ben belirlerim” diyen sen gibi Türk kardeşinden nasıl da ikimizde kurtulmuş olurduk.
HÜSEYİN AKINCİ
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.