Yerelde Sorumsuzluk Doğru İradeyi Ortaya Çıkarmaz
Yerel seçimler yaklaştıkça şu yada bu ideolojik argümanların penceresinden değil de, Kürt ulusunun hakları penceresinden bakan Kürtlerin düşünce tezahüründeki belkiler ve acabalar ve özelikle de buna paralel kuşkular ne yazık ki çoğalıyor. Yüklediği .
Hüseyin Akıncı
06.02.2014, Per | 15:31
Yerel seçimler yaklaştıkça şu yada bu ideolojik argümanların penceresinden değil de, Kürt ulusunun hakları penceresinden bakan Kürtlerin düşünce tezahüründeki belkiler ve acabalar ve özelikle de buna paralel kuşkular ne yazık ki çoğalıyor. Yüklediği misyon itibariyle ortalıkta dolaşan yerel yöneticilerin \"ben bilmez merkez bilir\" bağlamında ki düşünsel tüketicilerle nerelere varılır kuşkusu haklı olarak kuşkular vadisine gezdiriyor insanı.
Parti çizgisi adı altında, her türlü basiretsizliğini ortaya koyan, bu basiretsizliğiyle hiç bir katkı sunamayan zavallı durumundaki yerel yönetici yada öncü kesimler yerine çağımıza kaşı toplumsal sorumluluğu olan ve ulusal sorumluluk taşıyan yetkin insanlarımız yükü omuzlamadıkça, başta Kürtlerin ve sonrasından da BDP\'nin işi gerçekten de çok zordur diyebiliyoruz.
Her ne kadar bazı BDP ve diğer bazı öncülerin açıklamalarında \"bizim partinin yol haritası ideolojiktir\" diyorlarsa da ortada mevcut realiteyle pek bağdaşmadığı görülmektedir. Çünkü her hangi bir halkın gasp edilen ulusal demokratik hakların iadesi için mücadele eden bir gücün ideolojik kalıplaşmanın içine hapsedilmesi doğru da değildir ve gerçekçi hiç değildir.
Yerel seçimlerin bitmesiyle birlikte yapılması gereken ilk öncelikli iş, hiç kuşku yoktur ki, Kürtlerin kendileriyle hesaplaşma surecini bir an önce başlatmaları gerekir. Aksi takdirde, halka karşı sorumluluk duymayanların, kendi kişisel hesap ve çıkarlarına endekslenen siyaset pazarcılarının, satılmışların gölgesi sorumluluğa bu kadar değer veren değerlerin üzerindeki gölgeleri devam edecektir.
Dolayısıyla, bundan sonra bırakın PKK yada BDP gibi çok güçlü oluşumları, \"ben \"Kürt halkının haklarıyla ilgiliyim\" diyen tüm birey ve kesimlerin temel görevi, yarım asır gibi bir zamanlamayla Kürt halkına dayatılan kirli savaşın kendi içinde çıkarıp büyüttüğü beş para etmezlerin bu değerlere verdiğe zararlarla buluşma çabası içine girmelidirler diye ddüşünüyoruz.
Seçimler için hazırlık ve adayları belirleme, sonuçlar üzerinde büyük etki yapar. Bu olgu dikkate alındığında BDP’de hazırlıkların ve adayları belirleme sürecinin sağlıklı, seri ve hedeflere ulaşma bağlamında çok iyi yürütülmediği görüldü …
Sayın Muzaffer Ayata\'nın da belirttiği gibi, bir çok yapılanlarda, bir çok insan memnun değildir ve memnun olamıyor. O zaman bahsi edilen bu yetmezliklerin üzerine gitmek Kürt davasını omuzlayan Kürt öncülerin en asil görevlerinden biri değil mı?
Bin bir bedeller ödenerek ortaya çıkan siyasal ortamı, beş para etmezlerin önüne serilerek ayaklar altından çekmenin de doğru bir mücadele olmadığını kim söyleyebilir ki?
PKK nin yada değişik isimlerle siyasetin legal alanında boy göstermeye çalışan BDP’nin 30 yıldan fazla bir zamanlamayla bir çok zorluklarla boğuşmak zorunda kaldığı bir gerçektir. Bahsi edilen zorlukların bir çoğu da, dıştaki düşman diye tabir edilenden daha çok, kendi içinde kümelenenlerin inanılması güç düşmanlıklarıyla yüzleştiği de diğer bir başka gerçektir.
Siyaseti sadece bireysel çıkarlara, bireysel kariyere bağlayanlara sormak lazım, sorumlu olmayan yerel bir irade nasıl doğru temsil ortaya çıkarabilir?
Daha çok kolektif temsil değil, yukarından aşağıya dayatmanın ortaya çıkardığı durum, dünyanın hiç bir yerinde doğru temsiliyeti yaratmadığı gibi, büyük hayal kırıklıklarıyla karşılaşılmıştır.
Gerek üretkensizlikleriyle gerekse de ulusal demokratik bir davayı kendi şahsi çıkarlarının merkezine koyan zerzevatların yaptıkları tahribatlar, dıştaki düşmanlar diye tabir edilen unsurların yaptıkları tahribatın bin bir kat daha etkili olduğu bilinmektedir.
Dolayısıyla teoride değilse bile, pratik söylem ve eylem itibariyle ulusal demokratik istemlerin içinden süzülüp gelmiş bir oluşumun, ters orantılı bir kuvvetle mevki ve koltuk tutkusunun yanı sıra, örgütsel yada partisel yapılanmayı, kendi şahsi çıkarlarıyla şekillendirme tutkusunda olan basiretsizlerin işgali altına girmiş görüntüsü bile, bahsi edilen oluşumlara verdiği zarardan daha çok, topyekun Kürtlerin ulusal demokratik davasına verdiğini kavramak lazım.
Dünyadaki sermaye güçlerinin çıkarsal özlemleriyle şekillenen siyasi konjonktür olsun, Gerekse de Türkiye\'de baş gösteren güç olma savaşına tutuşan güçler arası savaşımın yaratığı konjonktür olsun, koşullar her yönüyle Kürt halkının haklarının tanınmasına yönelik geliştiği söylenebilir. Yeter ki Kürt halkının öncüsü durumundaki öncüler, Kürt halkının önüne çıkan bu fırsatları kullanabilecek düşünsel irade ve istemleri olabilsin. Velhasılıkelam konjonktürsel gelişmeler yada şartlar her ne kadar Kürt halkının demokratik haklarının lehine gelişiyorsa da, Kürt davasının içine sinmiş sinsilerle yüzleşip temizlenmedikten sonra başarı ne yazık ki koşar adımlarla Kürtlerin kucağına zaferi koymaya gelmez.
Hüseyin Akıncı
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
10217 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:48:21