Geçtiğimiz hafta TBMM açılışı sırasında Bahçeli’nin mecliste beklenmedik bir çıkış yaparak DEM Partililerin grubuna giderek onların elini sıkması DEM Partilileri hem şaşırtmış hem de onları oldukça mutlu etmiştir. Bahçeli’nin bu sürpriz davranışına DEM Partililer neredeyse biri birini ezerek mukabele etmişler ve Bahçeli’nin bu sahte davranışına büyük bir anlam yükleyerek hep birlikte yeni bir açılım sürecinin hayallerini kurmaya başlamışlardır.
Bilindiği üzere MHP ve Bahçeli’nin uzun yıllardan beri siyaset arenasında Kürd düşmanlığından beslenen ve Kürd kazanımlarından büyük bir nefret ettiği bilindiği halde bu taktik ve sahte davranışına DEM Partililerin ne kadar da çok ihtiyaçları olduğu ortaya çıkmış oluyordu , zira DEM Partililer Kürdler adına hiçbir projeye sahip olmadıkları gibi Kürdlerin gerçek talepleri konusunda da mevcut sistemi zorlayacak bir çalışmaları da hiçbir zaman olmamıştır. Dolayısıyla Kürdlerin kanından ve yaşadıkları mağduriyetler üzerinden siyaset yapmakta olan PKK ve onun legal uzantıları Kemalist Türk solunun güdümünde geliştirdikleri sözde siyaset tarzıyla ne olduğu belirsiz kadın özgürlüğü , eşitliği ve yine dillerinden düşürmedikleri Öcalan’ın serbest bırakılması üzerine siyaset yapmaktadırlar. Bu nedenle sonsuza kadar kullanmak istedikleri mazlum Kürd halkı için hiçbir şekilde mücadele etmek onların umurunda bile olmamıştır.
İşte bu gerçeklik mevcut AKP-MHP İktidarı tarafından çok iyi bilindiği için Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizi ve dış dünyada içine düştüğü çözümsüzlüğü aşmak ve gündemi değiştirmek üzere Bahçeli’yi devreye sokarak taktik bir manevrayla PKK ve DEM Partilileri birer manivela olarak kullanma girişimidir. Oysa uluslararası bir özelliğe sahip olan Kürd sorunu yine uluslararası gözlemciler , garantörler ve Kürd ulusunu layıkıyla temsil edecek ciddi bir sorun olarak gündeme getirilmelidir. Yoksa bu devasa sorun ne henüz sırları çözülmemiş Sırrı Süreyya ne de Sırrı Sakık’la çözülebilecek basit bir olay değildir.
Şayet mevcut AKP-MHP İktidarı gerçekten Kürd sorununu çözmek istiyorsa uluslararası bir platform zeminini yaratarak ve bunların gözlemciliği ve garantörlüğünde tutarlı bir ortamı hazırlayarak Kürd muhataplarıyla bir masaya oturmalıdır. Bunun dışındaki her formül ve girişim Kürd ve Kürdistan derdi olmayanlarla birlikte Kürd halkının gerçek taleplerini görmezden gelecek basit bir oyundan ibaret olacaktır. Yüzyıllara ve yüzbinlerin hayatına mal olmuş bu büyük sorunun çözümü ancak yukarıda belirttiğimiz şartlarla mümkün olabilir.
Bu sinsi ve basit oyunu bozmak üzere var olan Kürdistani örgüt , parti ve şahsiyetler sürece müdahale ederek konuyu mümkün olabildiğince ciddi bir düzeye geçirilmesi için büyük bir gayret ve titizlik içinde olmalıdırlar. Kürd halkının kaderini iradesizlerin iradesine bırakmadan gerçek anlamda çözüme gidecek ortamı mutlaka yaratmalıdırlar.
Mevcut iktidarın Bahçeli ile başlattığı bu sinsi ve basit oyunları bozmak için Dünya’da ve Ortadoğu’da gelişmekte olan olaylarda büyük bir sıkışıklık ve çıkmaz içerisinde olan mevcut iktidara Kürdlerin alet edilmesine asla fırsat verilmemelidir.
Bu arada Güney Kürdistan’ın özgürlük ve bağımsızlığına vesile olacak 20 Ekim 2024 seçimlerinin güvenlik ve huzur içerisinde geçirilmiş olmasından dolayı Güneyli kardeşlerimize sonsuz teşekkürlerimizi bildirmek istiyoruz.
Â
M.Hüseyin Taysun
Â
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.