Bilindiği üzere 1979 yılında İran’daki Şahlık saltanatını devirerek iktidarı ele geçiren yobaz Mollalar uygulamaya koydukları çağdışı katı mezhepçi ve zorba yöntemlerle ülkede var olan özgürlük, demokrasi yanlısı tüm kesimleri büyük bir baskı altına alarak İran’da yaşamakta olan tüm insanlara adeta demir perde ülkelerindeki koşulları yaşatmaktadırlar.
Zengin enerji kaynaklarına ve oldukça kadim bir kültüre sahip olan İran halkları 43 yıllık gerici yobaz ve despot Molla Rejimine karşı farklı zamanlarda birtakım eylemler geliştirerek isyan edip özgürlük ve demokrasi taleplerini yüksek sesle haykırarak alanlara çıkmışlardı ancak Molla Rejiminin güvencesi durumundaki sözde Devrim Muhafızları ve Mollalara bağlı bir çete örgütlenmesi olan silahlı Besiçler vasıtasıyla büyük bir vahşetle bastırılarak istedikleri sonuca ulaşamamışlardı. Rejime muhalif kesimlerin bu meşru eylemleri çok kısa zamanda vahşi bir zorbalıkla bastırılmış ve protesto eylemlerine katılan insanların birçoğu ya sokaklarda infaz edilmiş ya da meydanlarda ibret olsun diye kitle huzurunda vinçlerin arkasında sallandırılarak idam edilmişlerdir.
Varlık içerisinde büyük bir yoksulluk ve sefalete düçar bırakılan ve aynı zamanda her türlü özgürlükten mahrum bırakılan İran halkları son dönemde Rejim güçleri tarafından katledilen 22 yaşındaki Kürd kızı Jina Emini’nin vahşice öldürülmesinden sonra başta Kürdistan’da olmak üzere Belucistan, Farsistan ve Xuzikistan eyaletlerinde büyük halk kitleleri alanlara çıkarak bu olayı kınamak üzere muazzam bir protesto ve isyan hareketi başlatarak Molla Rejimini temelden sarsacak kitle eylemlerinin fitilini ateşleyip Rejim güçlerini ve Mollaları adeta büyük bir şoka uğratmıştır.
Daha çok Kürdistan ve Belucistan eyaletlerinde büyük ses getiren bu halk ayaklanmaları ve protestolarına Nispi bir örgütlülük içerisinde olan Kürd ve Beluci halkların dışında özgürlük isteyen kadınlar ve öğrenci gençliğin büyük bir destek sunarak eylemlere öncülük yaptıkları görülmektedir. Mollalara bağlı güçlerin provoke ederek eylemleri meşru zeminlerin dışına kaydırmak istedikleri bu sivil güçlerin sürdürmekte oldukları eylemlere ne yazık ki 25 milyona yakın nüfusu olan Azeriler beklenen desteği vermemekte ve ayrıca önemli bir nüfusa tekabül eden tüccar ve esnaf kesiminin çoğu eylemlere katılmamaktadır. Ayrıca ülkede nispeten örgütlü olan işçi ve memur sendikaları da yeteri kadar bu eylemlere ilgi göstermemektedirler.
İran’daki devlet bürokrasisinde ve ekonomik alanlarda ciddi bir güce sahip olan Azeri halkının gelişen bu halk muhalefetinde yeterince yer almaması elbette ki oldukça manidar olmakla birlikte TC Devleti’nin Azeriler üzerindeki etkilerinin ve rolünün de üzerinde düşünülmesi gereken bir durum olduğunu asla akıllardan çıkarmamak gerekiyor. Dolayısıyla toplumun önemli bir kesimini oluşturan orta ölçekli tüccar ve esnaf kesiminin ve ayrıca işçi ve memur sendikalarının var olan muhalif kesimlerden ve ortaya konulan eylemlerden farklı gerekçelerle uzak durması ve Azerilerin başlatılmış olan devrim hareketine istenilen katkıyı vermemesi önümüzdeki zaman diliminde Mollaların lehine bir durumun gelişmesinde önemli bir rol oynayacağı bizleri düşündürmektedir.
İran’da var olan Kürd örgüt ve partilerin 1947’lerdeki Mahabad Cumhuriyeti’ndeki yenilgide ve Molla devriminin akabinde Azerilerin yaptığı ihaneti de hesaba katarsak Molla Rejimiyle muhtemel işbirliğine girecek olan çevreleri de dikkatle izleyerek mevcut halk hareketlerinde Kürd halkını büyük bir riske sokmadan aklıselimle davranmalarını ve olası provokasyonlara karşı oldukça uyanık olmalarını beklemekteyiz. Molla Rejiminin mevcut iktidarını korumak ve muhalifleri ezmek üzere Kürdistan ve Belucistan halklarına karşı daha bir vahşice davranıldığı ve mızrağın sivri ucunun Kürdistan ve Belucistan’a yönelik kullanıldığı bu dönemde Kürd ve Beluç halklarına yönelik muhtemel vahşi katliamları da dikkate alacak tarzda bir siyaset izlemelerini özellikle önermekteyiz.
Umuyor ve temenni ediyoruz ki İran Kürdistan’ında ciddi bir saygınlık ve tecrübeye sahip Kürd parti ve örgütlerini yöneten kardeşlerimiz bizlerin bu naçizane ve dostça önerilerini dikkate alarak başlattıkları haklı ve meşru özgürlük eylemlerini aklıselimle yönetir ve büyük bir sabırla zafere ulaştırırlar. İran’daki halkların özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam uğruna büyük bir cesaretle alanlara çıkarak muazzam bir muhalefet dalgası yarattığı bu dönemde Dünyaya hakim devletlerin ve hümaniter örgütlerin bu haklı ve meşru eylemleri ve devrimi zafere ulaştıracak düzeyde bir katkı sunarak çağdaş dünyaya yakışır bir tutum içerisinde olurlar.
Dünya hakim güçlerin ve ilerici demokrat kesimlerin İran’daki mevcut zulme başkaldıran muhaliflere daha fazla destek vermelerini sağlamak üzere başta Diaspora Kürdleri olmak üzere Türkiye’deki 30 milyon Kürdü temsil iddiasındaki tüm yurtsever parti ve örgütlerin oldukça ciddi çalışmalar yürüterek İran’da ve Doğu Kürdistan’daki kardeşlerinin mücadelesine uygun sivil kitlesel eylemler düzenleyerek yardım etmeleri tarihi ve milli bir görev olarak düşünülmelidir.
Dolayısıyla Jina Emini’nin şehadeti üzerinden yakılan özgürlük meşalesini ve mücadelesini daha yükseklere taşımak her bir Kürd ferdinin namus borcudur. Sömürgecilerin yeryüzünde var olan Kürd kazanımlarına vahşice saldırdığı bu süreçte Doğu Kürdistanlı yiğit kardeşlerimizin ezilmemesi ve mücadelenin başarıya ulaşması için Kürdlerin var olan imkan ve kabiliyetlerini en ileri düzeyde kullanmaları gerekmektedir.
Umutla riskin at başı gittiği bu süreçte mevcut mücadelenin başarıya ulaşması sadece basın açıklamaları ve benzeri pasif eylemlerle değil dört parça Kürdistan’daki yurtsever halkımızın ve mevcut siyasi yapıların var olan tüm imkanlarını kullanarak 60 milyonluk Kürd halkını Doğu Kürdistanlı kardeşlerini ve onların haklı mücadelesini sahiplenerek onlarla dayanışma durumuna sokmaları için tüm alanlarda seslerini yükseltecek sivil ve demokratik kitle eylemleri düzenlemelidirler.
Saygılarımla
M. Hüseyin Taysun
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.