Ben “Yüksel AVŞAR” Bir vicdanlı Yurtsever olarak, sosyal medya’dan mesajla ve telefonla “aday mısın?” sorusuna sürekli muhatap oldum. Bir dar çerçeve içinde cevap verip, vermemekte direndim. Sorumluluk duygusu içinde cevap vermeye çalışacağım.
İvedilikle Kürtler kendi mücadeleleri dinamiği ile Ortadoğu’nun artık en önemli aktörüdür ve Ortadoğu’nun tarihi ve bu durumu Kürtlere bağlıdır. Tarihin özgür ve onurlu kaderi artık budur. Türkiye’de ki seçimler, Kürtler için ne ifade eder? Türkiye’deki herhangi bir muhalefet partisi gibi siyasi arenada boy gösterip, iktidar partisini preslemeyi mi? Yada sorunu belli bir yüzdeliğe indirgeyip basit oy hesaplarına dönüştürüp ve bunu “oy ve namus” avcılığına dönüştürmeyi mi?
Kürtler için bu seçim ve seçime bakış açısı bunlardan hiç birisi olmamalıdır… Kürtler için seçimler, iki yüz yıldır canları ve kanları pahasına; inatla ve inançla savuna geldikleri ulusal ve siyasal taleplerin dilendirdikleri bir zemini kullanmaktan daha fazla bir anlam ifade etmelidir. Hele hele bu seçim sürecini, göz boyama, konuyu değiştirme, yan çizme, oyalama ve nihayetinde zaman kazanma gibi manevraların yaşandığı bir arenaya çevirmek, bizleri sistemin sinir uçlarını yatıştıran sigortaları haline getirmez mi?
Gelelim şu ağızda sakız haline gelen Kürtlerin “birliği” masalına, Ulusal ve toplumsal haklarından mahrum bırakılan bir ulusun birliği, kendi ulusal talepleri etrafında kenetlenmesinden geçer. Barış ve birlik önce bir ulusun kendi öz kardeşleri arasında başlar. Kürtler, kendileriyle barışmadan; ulusal-demokratik talepler etrafında farklı fikirlerin, orkestra misali ahenkli uyumunu sağlamadan, ne Türklerle ne Araplarla nede Farslarla birliktelik ve barış sağlayamazlar… Bu iki kere iki dört kadar doğrudur. Bunun aksini savunmak, bile bile havanda su dövmektir. HDP, Kürt taban üzerine de, Türkiye’deki tüm marjinal grupların (başta Türk sol ve diğer marjinal gruplar ) ortak stratejik örgütlenmesidir.
HDP’nin kurulma esprisi “Kürt partisi” imajından sıyrılma üzerinde inşa edildi. Bu husus kamuoyu bilgisinden gizlenmedi. Madem “Kürtlükten” bu kadar mustariptirler ve bu yükten kurtulmak istiyorlar, bundan daha iyi fırsat olabilir mi? Durum bu kadar açıkken, seçim atmosferi içinde ve basit seçim hesaplarıyla diğer Kürt parti, grup yada şahsiyetlerini katma girişimi; “Kürtleri birliği” olarak nasıl adlandırılır. Bu manevraları yapanlar ve bu kervana katılmak isteyenler şunu bilmelidirler kimi kandırıyorsunuz? Kral artık çıplaktır; ancak ciddi ve organizeli farklı bir Kürt alternatifinin olmayışı bir dönem daha bu tür manevraların yapılmasına imkan sağlamaktadır… Bununda yegane nedeni birbirine tahammül etmemedir…
Bu oluşmuş durumu elimizin tersiyle itmek, Kürtlerin ve diğer halkların kaderiyle oyun oynamak anlamına gelir. Kürtlerin birbirine karşı hoşgörünün hakim olması gerekirken, maalesef farklı düşüncelerin, fikir, inançların olduğu gibi kabul görmesi ve yargılanmamasına dayanır. Çünkü hoşgörü toplumsal yaşamda tüm farklılıkların özgürce ve kardeşçe yaşamasının garantisidir. Kürtler kendi içindeki farklılıklarını bir kenara bırakmadan Kürt coğrafyasında barış içinde yaşamak için şu duygulara tutunmak zorundalar…
-Daha çok sevgi üreten birlik ve onun yılmaz mücadelesi,
-Kardeş olmanın getirdiği onurlu duruşa sahiplenerek, inşa etme sürecinin yaratılması.
-Ekonomik anlamda “Hep bana modundan “çıkılarak refahı Kürtler için yaygınlaştırma, Grup ve bazı kişilere bağlı olmamalı.
Bu çerçevede Sınavı geçmeyen, denenen sınıf ta kalmalı… Hata ben yoksam mücadele de yok deyip evine kapanan insanlar, hala Kürt siyasi arenasında boy gösterir durumda.. değilmi?
Yeni modern siyasette de bunlar vardır... Toplum lehine sınırlanmayan özgürlükler demektir. Yani yeni özgür dünyadan haberli olmak lazım.. Maalesef tarih hala tekerrürde…. 2015 seçimleri ifade etmiş olduğum gibi Kürtler için tarihi bir süreçtir. Bu tarihi süreçte milletvekili olmam konusunda dostlarımın, arkadaşlarımın yoğun istekleri ile karşılaştım ve bu istekler beni onurlandırdı. Yılarca yürütmüş olduğum mücadelede haklı bir yolda yürüdüğümü görmüş oldum. Buda beni yeterince mutlu etti. 2015 seçimlerinde aday olmadım. Zaten aday olmam içinde bir görüşme talebi de olmadı. Oysa bundan önceki seçimde, Ardahan adayıydım. Kendimce bir tarihte yazdım. Şu anlamda tarihti; ilk defa bir Kürt kadın, Kürt sorununa Ardahan’da talip olmuştu. Hocvanlı olduğum için insanlarla ,birebir iletişim kurmam hem kolay, hem de çok zordu. Ama başarmıştık. Neden aday olmadınız sorusuna gelince, Bu dönemki politik yaklaşımda, geniş bir yelpaze içerisinde bulunan bu seçkin insanlar içinde, yer de bulunmaya bilinirdi!!! Şimdi oturup bunun yasını tutacak halimiz yok. Yeni ufuklara yüzümüz dönüktür… Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.