Ortadoğu'nun Sahipsizleri Olan Halkımızın Kadınlarına ÖNCELİĞİM;

İran’ın, Ahlaksız ahlak polisi tarafından katledilen Mahsa Amini ve tüm yaşamı çalınan kadınlara yapılanları protesto ediyorum. Bu yazı armağandır. Ve yakın zamanda yaşanan depremle, yaşamlarını çadırlarda idame eden kadınlara güç ve kuvvet diliyorum.

Deprem felaketinde yitirdiğimiz tüm canlara rahmet diliyorum, kederli ailelerin acısı acımızdır. 8 Mart dünya kadınlar günü; bugünü Depremde acının sembolü, kimsesiz kalan çocuklara, kadınlara ve tüm depremzedelere anıyorum. Acınız yüreğimde boy verdi. İnadına yüreğim isyan da Erkek Egemenliğinin boy vererek büyüdüğü bu toplumun bir üyesi olarak tüm baskı politikalarına isyan ediyorum

8 Mart’ı Sadece feminist bir hareket olarak doğduğunu sananlar yanılıyor, ancak emekçi kadınların hareketi olarak doğmuştur; hareketin kahramanları bu biçimde ifade etmeseler de yine de feminist bir karaktere de sahiptir. Bu hareket, sınıf mücadelesin de de bir milattır; bir bakıma kadın emeğin gücüdür…

Bu hareket dünya tarih sahnesine çıkışı itibariyle burjuva karaktere sahip, işçi kadınların mücadelesiyle ortaklık kurması bakımından tarihi bir öneme sahiptir.

8 Mart vesileyle bir kez daha vurgulamak gerekirse: 8 Mart’ın maksadı, ataerkinin olmadığı bir toplumdur. Politik karşılığı ise kadınların erkeklerle hak ve imkân eşitliğine sahip olmasıdır… Erkek egemen kültürün bütün sonuçlarıyla dışlanması, buradan hareketle tenkit edilmesi, rakip ya da “sınıf hareketini bölen” bir hareket olarak mütalaa edilemez. Benzeri tarih ve akıl dışı teoriler üreterek emek hareketinin devrimci dinamiğini bölmek suçtur, her yerde teşhir edilmelidir.

Bu da kadın eleştirisi, yine kadın mücadelesi zemininde yapılmalıdır. Kadının yeri her alanda korunmalıdır.

Mart ayı Mimoza demektir,

Hikayesi de çok güzel Savaştan çıkmış yıkık dökük…

İtalya 1946 yılında ikinci dünya savaşından çıkmış, insanlar bir coşku, yaşama dair bir umut aramakta…

Derken İtalyan Kadın Birliği üyesi olan 3 kadın, toplumun yeniden inşasının “kadın dayanışmasına” bağlı olduğunu düşündüler: Teresa Mattei, Rita Montagnana ve Teresa Noce.

Üç güçlü kadın, bu yaklaşımlarını sembolize etmesi için bir çiçek seçmeyi teklif ettiler. Sunulan tüm teklifler arasında üç tanesi öne çıktı: Karanfil, anemon ve enfes kokusuyla mimoza çiçeği. Aşağıdaki özellikleri sayesinde kazanan mimoza çiçeği oldu:

Sapsarı renkleri ile neşe saçtığı için (savaşla yıpranan moraller, mimoza çiçeği ile düzelsin diye)

Mart'ta çiçek açtığı için (Dünya Kadınlar Gününü sembolize etsin diye)

Büyük bir ağaç haline gelene kadar çok fazla emek ve bakım gerektirmediği için (Ülke mimoza çiçeği gibi hızla kalkınabilsin diye)

En önemlisi de, aynı kadınlar gibi kırılgan görünümlerinin arkasında güçlü bir karakter barındırdığı için (mimoza çiçeği zor coğrafi koşullarda bile çiçek açabilir). İsyankar…

O gün bugündür başta İtalya ve Rusya’da olmak üzere, Dünya Kadınlar Gününde (8 Mart) kadınlara mimoza çiçeği hediye edilmektedir. Bir kadın sadece dayanışmayı sembolize ettiği için kadın dostlarından da mimoza çiçeği hediyesi alır.

Mimoza çiçeğinin özelliklerini ve dünya literatüründeki yerini göz önüne aldığımızda, mimoza çiçeği şu anlamları taşır…

“Dayanışma

Ölümsüzlük ve Diriliş”

Hassasiyet, Coşku ve Umut”

Tüm dileğim sahipsiz bırakılmış örselenmiş biz kadınlar “MİMOZA” oluruz

HALKIMIZA????

(Mimoza çiçeği ile ilgili olan kısımlar alıntıdır)