500 Sembol Oldu
Benim Annem Cumartesi<br>Berfo Ana 105 yaşında 33 yıl oğlu için mücadele verdi.
Yüksel Avşar
24.10.2014, Cum | 19:17
Benim Annem Cumartesi
Berfo Ana 105 yaşında 33 yıl oğlu için mücadele verdi.
12 Eylül yasalarının getirdikleri;
Ülke kana bulandı. Gök anaların feryadına doymadı. Tüm anaların hikâyesidir. Berfo Ana….
Berfo Anayı dinlerken kanım donmuştu. Geçe evinden alınan oğlu. Cemil Kırbayır’ı Son yolculuğuna uğurlarken faili belli meçhul olabileceğini nerden bilsin!
Başbakanla görüşmüş. Oğlunun kemiklerini istemişti. Başbakan söz vermişti. Yaşam umudu! Oğlunun kemiği verilmedi. O ANA ACILARIYLA GÖMÜLDÜ.
Beş yüzüncü Hafta oldu analar... Oturacaklar meydanda. Canlarından koparılıp alınanlar için yüreklerini beş yüzüncü kez çıkarıp göğüslerinden koyacaklar Galatasaray Meydanına.. Kaybedilmek İstenen İnsanlıktır. Hiç bir film böyle oynanmadı… Hiçbir ülkede!!!
Cumartesi anaları: Galatasaray Meydanı’nda oturuyorlar. Aslında oturmaya, bundan 1013 (bin on üç) hafta önce 27 Mayıs 1995’te başladılar. Buna tanığım. Devletin gözaltında kaybetme politikasıyla hız kesmeden devam eden günlerdi. Başlangıçta kayıp yakını çok azdı. Ana olmayı, kardeş olmayı, eş olmayı, yaşadıkları acıları, umutsuzlukları, bir araya gelerek, paylaşarak, DİRENEREK, mücadeleye dönüştürdüler. Faili meçhul çoğaldıkça, onlarda çoğaldılar. Talepleri netti;
- Kimse gözaltında kaybolmasın.
- Faili meçhullerin akıbeti açıklansın.
- Kaybedenler yargılansın.
Oturma eylemleri onlara yeni acılarda yaşatmaya devam etti.
15 Ağustos 1998’de 170. haftada devletin sabrı taşmaya başladı. 30 hafta boyunca, dağıtma, polis şiddeti ve göz altılarla boğuştular. Nezarethanede oturmaya dönüşen cumartesiler travmanın artarak tekrarlanmasına sebep oluyordu..
Böylece; Devletin bir vahşi yöntemi teşhir edilmiş, gözaltında kaybetme yöntemi büyük ölçüde terk edildi. . Bazı aileler kayıplarının akıbetini öğrenme “şans”ına eriştiyse de çoğu için bu gerçekleşmedi.
Yani kendilerinden çok yeni fail olacaklara faydaları dokundu. Gözaltında kaybolmamızı engellemiş oldular. Ve de bize güçlü direnme nasıldır. Onu gösterdiler yaralı yürekleriyle.
Sorumluluk makamındakilerse, adalet yerine gözyaşlarını, “acı paylaşımları”nı olarak koymaya çalıştılar. Ardından adalet gelmeyince, acılarının suistimal edildiğini düşünmemiş olabilirler mi? Anaların; Helalleşme adlı hileli terazilere, adı konmamış gizli aflara karınları tok. Talep ettiklerinin tek bir adı var ADALET...
Akıbet dediğimiz de çoğunlukla KEMİK. Berfo Ananın isteğiydi.... Ayıp... Sonra ise suçun cezasız kalmaması. Devlet Baba’nın kendi çocuklarını adalete teslim etme, çocuklarından geri kalanı da Cumartesi Anneleri ’ne teslim etme zamanı çoktan geldi. Geçiyor.. Onlar 499 haftadır hiç yakıp yıkmadılar. Adalet, Analara dağıtılırsa; o ses her meydandan duyulur. Hiç endişeniz olmasın.
Cumartesi Anneleri; 25 Ekim Cumartesi günü 500 haftadır oturuyor olacaklar. 500 haftadır kayıplarını arıyor, 500 haftadır adalet arıyor olacaklar. Aslında 500 haftadır bizi arıyor, bizi soruyorlar.
TÜM YÜREĞİMLE 500. HAFTADA CUMARTESİ ANALARININ YANINDAYIM.. FERYADIM ONLARIN FERYADIYLA BÜTÜNLEŞTİ.. SEVGİLER, O YARALI YÜREĞİNİZDEN ÖPÜYORUM..
Yüksel Avşar
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
10807 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:39:48