Kuzeyde(Rojava) SMO ile DSG arasındaki çatışmalar sürerken Türkiye tarafından yapıldığı söylenen saldırılarında en az 24 sivil hayatını kaybetti.
Subha Muhammed Boza, Kobani kırsalındaki evinden başı bandajlı haldeyken "İnsansız hava araçları saldırdığında insanlar şarkı söylüyor ve dans ediyordu" diye hatırlıyor.
“İlk saldırı yakınlara isabet etti ancak kimse yaralanmadı. 50 saniye sonra bir saldırı daha oldu. Patlamayla yere yığıldım. Başkalarına yardım etmek için ayağa kalkmaya çalıştım ancak yüzümde kan hissettim ve bayıldım.”
Rojava’nın kuzeyindeki Kobani'den 65 yaşındaki çiftçi Boza , 15 Ocak'ta konvoyla Fırat Nehri'ne doğru yola çıkmıştı.
Yerel yönetimler tarafından Tişrin Barajı'nda düzenlenen oturma eylemine katıldı.
Nehir üzerindeki birkaç geçiş noktasından biri olan baraj, Türkiye destekli eski muhalif gruplardan oluşan bir koalisyon olan Suriye Milli Ordusu (SMO) ile Kürt liderliğindeki Demokratik Suriye Güçleri (DSG) arasında devam eden çatışmaların odak noktası haline geldi.
Beşar Esad'ın ordusunun geçen yılın sonlarında çökmesiyle birlikte, SMO fırsatı değerlendirerek DSG'ye karşı harekete geçti ve DSG'yi Menbic ve Tel Rıfat'tan çıkmaya zorladı. On binlerce Kürt sivil ise Fırat Nehri üzerinden güvenli bölgelere kaçtı.
Tişrin Barajı, bir geçiş noktası olmasının yanı sıra, içme suyu için pompa istasyonlarına güç sağlayan ve 400.000 kişiye elektrik sağlayan önemli bir enerji altyapısı parçasıdır. 10 Aralık'ta hasar gördüğünden beri hizmet dışıdır.
Baraja yönelik saldırıları önlemek amacıyla Suriye'nin kuzeydoğusundaki siviller oturma eylemi düzenledi.
Ancak Kürt yönetimindeki yerel sağlık yetkililerinin verdiği bilgiye göre, baraj ve yakın çevresine yönelik Türk yapımı insansız hava araçları ve hava saldırılarında 24 sivil hayatını kaybetti, 221 sivil yaralandı.
Yetkililer, Türkiye'nin ambulans ve sağlık çalışanlarını "sistematik olarak hedef aldığını", ölenler arasında üç sağlık görevlisinin bulunduğunu, dört ambulansın da imha edildiğini söylüyor.
'Koruma ahlaki görevi'
Basın kuruluşu Middle East Eye, saldırılara ilişkin çok sayıda görgü tanığıyla görüştü ve saldırıların ardından çekilen görüntüleri izledi.
Türk yetkililer, hava saldırılarının sivilleri hedef aldığı iddialarını reddederek, DSG'nin, SMO'nın bölgedeki ilerleyişini durdurmak için bir taktik olarak sivilleri savaş alanına ittiğini söyledi.
Türkiye, DSG'yi, PKK’nin Suriye kolu olarak görüyor.
Oturma eylemleri, Kobani'den gelen ilk konvoya öncülük eden yerel yönetim yetkilileri tarafından organize edildi. Bunlardan bazıları, DSG'ye bağlı ve kuzeydoğu Suriye'nin idari aygıtına hakim Demokratik Birlik Partisi (PYD) üyeleriyle birlikte hareket etti.
Kobani'deki yerel yönetimin eş başkanı Ferhan Hacı İsa, "Uluslararası topluma baskı yapmaya çalışıyoruz" dedi.
DSG'nin IŞİD grubuyla mücadelede kilit bir rol oynadığını, bu nedenle yanında savaşan ABD liderliğindeki askeri koalisyonun “bizi korumak için ahlaki bir görevi olduğunu” belirtti.
Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kürt yetkilileri eleştirenler, onları sivilleri canlı kalkan olarak kullanmakla suçluyor.
Ancak Tişrin Barajı'nda yetkililerin ve PYD liderlerinin bulunmasına rağmen, birçok protestocu, MEE'ye, yerel topluluklarına yönelik tehdit nedeniyle harekete geçen, bağımsız siviller olduklarını iddia etti.
'Bunu yapmaktan mutluluk duyuyorum'
25 Ocak'ta Kobani'den yaklaşık 30 araçlık üçüncü bir konvoy şehir merkezinden baraja doğru hareket etti.
Üç çocuk annesi 24 yaşındaki Selwah Ahmad da protestoya ilk kez katıldı.
"DSG'deki güçlerimiz ile dayanışma göstereceğiz," dedi. "Gönüllü olarak gidiyorum ve bunu yapmaktan mutluluk duyuyorum. Topraklarımız için ne bedel ödememiz gerekirse gereksin, pişman olmayacağız."
Kuzeydoğu Suriye'nin(Rojava) geleceği konusundaki çıkmaz, Esad ailesinin 54 yıllık iktidarından barışçıl bir geçiş için büyük bir zorluk teşkil ediyor.
Kuzeydoğu Suriye, 2015'ten Mart 2019'a kadar süren zorlu askeri operasyonlarla IŞİD'ın elinden alınan DSG'nin kontrolü altında bulunuyor.
DSG, operasyon boyunca toprakları genelindeki üslerinde 2 bin ABD askerini barındıran ABD öncülüğündeki koalisyondan hava desteği aldı.
Ancak Şam'daki yeni yönetim, Suriye topraklarının tamamı üzerinde kontrol sağlama ve tüm silahlı grupları kendi komutası altında birleşik bir silahlı kuvvetler haline getirme konusunda kararlı.
Eski muhalif lider Ahmed eş-Şara(Colani), resmen cumhurbaşkanlığını üstlenmesinin ardından Suriye halkına yaptığı ilk konuşmada, Suriye'nin toprak bütünlüğünün tek bir otorite altında sağlanmasının beş önceliğinden biri olduğunu söyledi.
DSG, güçlerinin operasyonel birliğinin devamını ve devletin ademi merkeziyetçi olmasını talep ediyor.
Hem Şam'daki cihatçı anlayış liderliğindeki yönetim hem de DSG, aralarındaki anlaşmazlıkların müzakere yoluyla çözülebileceğini kamuoyuna açıkça vurgulamaya çalışıyor.
Ancak kuzeydeki çatışmaları sona erdirecek bir uzlaşmaya henüz varamadılar. Bu arada, yerel yetkililer sivil konvoyların baraja yaklaşmaya devam edeceğinde ısrar ediyorlar. (Kaynak)