Olgu: Tahir Elçi’nin sömürgeci devlet aygıtı tarafından bu momentteki pozisyonu öngörülerek ve “PKK terör örgütü değildir” dediği için infaz edilmiş Kürdistanlı bir yurtsever olduğudur. Tahir Elçi bir Kürdistan şehididir. ”Türkiye halkları” denen kategori her ne ise, bu kategori şu an Tahir Elçi denen “teröristin” ölümüne “ölesiye” sevinmektedir.
Suriye’de olan biteni, Rusya’nın Suriye’de ne yaptığını anlamak için başvurmamız gereken kavram petrol, doğalgaz ve boru hatları. Avrupa kıtasının Rus doğalgazına bağımlılığı biliniyor. Avrupalıların bu bağımlılıktan çıkmak için Katar doğalgazını Suudi Arabistan-Ürdün-Suriye-Türkiye üzerinden taşıma projeleri de biliniyor. Pek bilinmeyense Esad’ın 2009 yılında bu yeni boru hattının Suriye’den geçişini reddetmesi ve bu boru hattından büyük karlar sağlayacak Türkiye ve Katar’ın tekerine çomak sokması. Bu da Suriye’nin istikrarsızlaştırılmasında Türkiye’nin, Suudi Arabistan’ın ve Katar’ın rolünü ve Rusya’nın bu derece kararlı bir şekilde Esad’ın yanında duruşunu açıklıyor. Alternatif doğalgaz boru hatları oluştuğunda sadece Rusya’nın tekel konumu ortadan kalkmış olmaz, aynı zamanda düşecek doğalgaz fiyatlarının Rusya bütçesine zararı da söz konusu hale gelir. Kürd koridoru üzerinden Akdeniz’e çıkabilecek Kürdistan doğalgazı ve petrollerinin de en büyük düşmanının Rusya ve İran olması beklenmelidir, bu nedenle Rojava Kürdlerinin Rusya’nın desteğine çok da güvenmemeleri gerekiyor.
Ortadoğu’nun ve onun bir parçası olarak Kürdistan’ın kaderinin yeniden çizildiği bu tarihsel momentte Kürd diplomasisinin üstleneceği ciddi roller var. Birinci Dünya savaşından bu yana ilk kez Kürdistan’ı sömürgeleştirenler bu kadar parçalanmış bir duruş gösteriyorlar. Taraflar arasındaki politik ya da askeri gerilimin düzeyi kaçınılmaz olarak Kürdistan ulusal kurtuluşçuluğuna politik, ekonomik ve askeri alanlar açacaktır. Bu elverişli momentte G. Kürdistan’ın Ortadoğu’daki en önemli fosil yakıt kaynaklarına sahip olmasının dışında K. Kürdistan’ın da Ortadoğu’da Dijle ve Fırat’ı besleyen en önemli su havzası olarak ortaya çıkması Kürdistan ulusal kurtuluşçularının uluslararası destek ve ittifak arayışlarını, dünyanın iyi niyetli ama etkisiz NGO ve sol organizasyonlarından ve artniyetli istihbaratçılardan, devletler düzeyinde diplomatik görüşmelere sıçratabilecek güçtedir. Kürdistanlı yurtsever güçlerin bu ekonomik/diplomatik sürece odaklanmalarının ve pek de alışık olmadıkları böylesine bir sürecin kadrolarını öne çıkartmaya başlamalarının önem kazanacağı bir döneme girerken Tahir Elçi’nin şehadet haberi geldi. Tahir Elçi birikimi, dört dile olan hakimiyeti, diplomatik bağlantıları, güvenilirliği ve vatan toprağında yaşaması itibariyle Kürdistan’ın ana ilişkin en ihtiyaç duyduğu kadrolardan biriydi. Bu şehadete ilişkin olarak bizimle dalga geçen iki ana odak var. İlki, bir keskin nişancı atışıyla profesyonelce öldürülen Tahir Elçi’nin çatışmada arada kalarak öldüğünü gözümüzün içine bakarak hikayeleyen sömürgeci devlet yetkilileri. Bu tarza alışığız ve bağışıklığımız var. Bağışıklığımız olmayan ikinci odaksa Türk basınının “demokrat” kalemleri ve Özgürlük Hareketinin legal kanatlarına siperlenmiş ve bize bu saldırının “Türkiye halklarına” karşı yapıldığını vaaz eden “barış” savunucuları. ”Bilime kimin ihtiyacı varsa o üretir” ve bilim yönteminin ana parametresi “algı yaratmak” değil, ”olgu analizi”dir. Mazlum Kürdistanlıların ulusal kurtuluş mücadelelerinde kendilerine meşale edinecekleri bilimden başka bir yol göstericileri de yok. Olgu: Tahir Elçi’nin sömürgeci devlet aygıtı tarafından bu momentteki pozisyonu öngörülerek ve “PKK terör örgütü değildir” dediği için infaz edilmiş Kürdistanlı bir yurtsever olduğudur. Tahir Elçi bir Kürdistan şehididir. ”Türkiye halkları” denen kategori her ne ise, bu kategori şu an Tahir Elçi denen “teröristin” ölümüne “ölesiye” sevinmektedir. Şehidlerimiz kaba bir “barış” propagandasına alet edilmemelidir. Ve barbar eğitmek, hayvan insanlaştırmak Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin hiçbir bileşeninin işi değildir. Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesi acilen bu dogmatik ideolojik zeminden çıkmak zorundadır.
Güney ve Rojava parçalarında Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesi hak mücadelesi zemininden çıkıp bir güç mücadelesi zeminine kavuşalı çok oluyor ve Kuzey Kürdistan’da da süreç hak mücadelesinden güç mücadelesine evrilme yolundadır. Global güçlerin dizilişinde Kürdistani güçlerin de hesaba katıldığı bir tarihsel dönemdeyiz. Bugün Kürdistan’ın iki parçasında Kürdistan statüsü gerçekleşmiştir ve Kuzey Kürdistan’da statü mümkün hale gelmiştir. IŞİD saldırılarına Kürdistani güçlerin karşı koyuşta gösterdikleri başarı, Kürdistanlıların Ortadoğu’daki tek modern yapı olarak tarih sahnesine çıkmış olmaları ve en son TC-Rusya uçak krizi düzey değişimini niceliksel olandan niteliksel olana sıçratmıştır. Kürdistan’daki tüm değişimler güç mücadelesine tabi hale gelmiştir. Öcalan’ın özgürlüğü dahi artık Kürdistan iktidarlaşmasının gücünün türevine bağımlı bir değişkendir. Kürdistan’ın her parçasında Kürdistani iktidarlaşmalara ve bu güç mücadelesine destek sunmak ülkeye bağlılığın temel göstergesidir.