Rojava'daki Birlik Konferansı: Yeni anayasa ve Ademi Merkeziyetçi sistem çağrısı
8 Ağustos 2025'te Rojava'nın Haseke kentinde düzenlenen “Bileşenlerin Birliği” konferansında, tüm etnik ve dini toplulukların eşit katılımını güvence altına alan, demokratik ve adem-i merkeziyetçi bir anayasa talep edildi. Konferansta, merkeziyetçi yönetimin yol açtığı dışlanmalar eleştirilirken, Esad rejimi dönemindeki hak ihlallerinin tarafsız şekilde soruşturulması istendi. Katılımcılar, Demokratik Suriye Güçleri'nin (DSG) yeni bir ulusal ordu için temel oluşturduğunu vurguladı.

Rojava’nın Haseke kentinde bugün (8 Ağustos 2025) düzenlenen “Bileşenlerin Birliği” konferansının sonuç bildirgesinde, demokratik ve çoğulcu bir anayasa hazırlanması çağrısı yapıldı. Katılımcılar, tüm toplulukların eşit temsiline dayalı, adem-i merkeziyetçi bir yönetim sisteminin oluşturulmasını istedi.
Konferansa Kuzey ve Doğu Suriye(Rojava) Özerk Yönetimi temsilcilerinin yanı sıra aşiret liderleri, dini kanaat önderleri ve sivil toplum temsilcileri katıldı.
Sonuç bildirgesinde, merkeziyetçi yönetim altında kalan yerel toplulukların onlarca yıldır marjinalleştirildiği belirtilerek, özellikle Esad rejimi döneminde sahil ve güney bölgelerinde – Süveyda ve Hristiyan nüfusun yaşadığı alanlar da dahil olmak üzere – ağır hak ihlalleri yaşandığı vurgulandı. Bu ihlallerin bazıları insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilerek tarafsız soruşturmalara konu edilmesi talep edildi.
Katılımcılar, Demokratik Suriye Güçleri’ni (DSG) yeni bir ulusal ordu oluşumu için temel olarak gördüklerini belirterek takdirlerini sundu. Ayrıca 10 Mart anlaşması ile “Kürt Tutumunun Birliği” konferansının sonuçlarına bağlılıklarını dile getirdiler.
Konferansta söz alan Alevi İslam Yüksek Konseyi Başkanı Gazal Gazal, Suriye ve diasporadaki tüm Aleviler adına laik, çoğulcu ve adem-i merkeziyetçi bir sivil devlet çağrısında bulundu. Gazal, “Adem-i merkeziyetçilik güvenli ve adil bir geleceğin tek yoludur” dedi.
Cebur ve Şarabin aşiretlerinin kanaat önderleri, Özerk Yönetim ile Suriye devleti arasındaki entegrasyon sürecinin hızlandırılmasını isteyerek, hükümet kontrolündeki bazı bölgelerden gelen ayrıştırıcı ve kışkırtıcı söylemleri kınadı.
Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi Başkanı İlham Ahmed, yaptığı açıklamada siyasi çoğulculuğun “modern ve kapsayıcı bir Suriye” için temel şart olduğunu belirtti. Ahmed, “Tek taraflı bir zihniyet, krizleri derinleştirir ve çözüm yollarını tıkar,” dedi.
Şeyh Murşid Maşûq El Xeznewî: Ademi Merkeziyetçilik varlık için bir zorunluluktur
Kürt bileşenleri adına konuşan Şeyh Murşid Maşûq El Xeznewî, “Onurları uğruna canlarını feda edenlerin anısına, bu toprakları koruyan her anne adına, onurlu ve fedakâr bir Kürt olarak sizleri selamlıyorum. Biz bu kutsal toprakların halkıyız; kan ve kader ortaklarıyız. Ortak tarihimiz, yaralarımız ve kırılmayan hayallerimiz bizi bir araya getiriyor” dedi.
Xeznewî, Kürt halkının uzun yıllar inkâr ve asimilasyon politikaları nedeniyle acılar çektiğini, kimliğinden mahrum bırakıldığını, dilinin yasaklandığını ve kültürünün bastırıldığını hatırlattı. “Doğal kimliğimizle yaşamak istediğimiz için tutuklandık, sürgün edildik. Ancak pes etmedik. Her damla şehit kanı, direnişin binlerce çiçeğini yeşertti. Susturma çabalarının her biri, özgürlük çığlığına dönüştü” ifadelerini kullandı.
Kürt, Arap, Süryani, Asuri ve Türkmenlerle birlikte aynı onur mücadelesini verdiklerini belirterek, “Haklarımızı başkalarının haklarının üzerine istemiyoruz. Ancak hem kendi haklarımızı hem de bu topraklarda yaşayan tüm bileşenlerin haklarını güvence altına almak istiyoruz. Birlikte yaşam bizim için bir slogan değil, çözümün ta kendisidir. Talebimiz, demokratik, ademi merkeziyetçi, tüm halklara onur ve adalet sağlayan, bütün bileşenlerin anayasal haklarını tanıyan bir Suriye’dir” dedi.
Xeznewî, “Onurumuzu korumak için silahlandık. Şehitlerimiz, ortak yaşam sözleşmesini inşa etmek için can verdi. DSG bizim için bir saldırı gücü değil, savunma gücüdür. Bu toprakların ve halkının gerçek savunma gücüdür. Savaş yanlısı değiliz; ancak bize savaş dayatılırsa onurumuzu ve özgür yaşamımızı savunuruz. Bugünkü mesajımız, şehitlerin vasiyetidir: Özgürlük yolunda yürümeye devam edeceğiz. Kimsenin dışlanmadığı, asimile edilmediği, herkesi kucaklayan bir ülkeyi birlikte inşa edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Konferans sonuç bildirgesinde ayrıca, idari sınırların demografik gerçekliğe göre yeniden düzenlenmesi, kadınların, gençlerin ve sivil toplumun yeniden inşa ve karar alma süreçlerine aktif katılımı gerektiği vurgulandı. Diyalog ve toplumsal barışın, ilerlemenin temeli olduğu ifade edildi.
Katılımcılar özetle şu başlıklarda mutabakata vardı:
•Suriye’deki tüm bileşenler arasında sürekli diyalog mekanizmalarının kurulması,
• Siyasi çözüm sürecine tüm toplulukların eşit katılımının sağlanması,
• Etnik ve dini kimliklere yönelik ayrımcılığın son bulması,
• Yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması ve halkın karar alma süreçlerine daha fazla dahil edilmesi,
• Toplumsal barışı tehdit eden şiddet ve dış müdahalelere karşı ortak tavır alınması.
Sonuç belgesi şu ifadeyle tamamlandı:
“Hukukun üstünlüğüne dayalı, insan onuruna saygılı, birleşik, demokratik ve adem-i merkeziyetçi bir Suriye’yi özgür irade ve ortak bilinçle inşa etmeye kararlıyız.”
Son güncellenme: 17:25:31