Irak'taki İran Uzantılarının Tasfiye Kararı!

Irak'ta İran destekli Haşdi Şabi milislerine yönelik ABD’nin ikili politika oynadığına dair eleştiriler artıyor. Iraklı yazar Yahya El-Kubaisi’nin detaylı analizine göre, ABD’nin hem bu milisleri terör listesine alıp yaptırım uyguladığı, hem de fiilen onlarla iş birliği içinde olduğu belirtiliyor. Yazar, ABD’nin gerçek anlamda İran’ın Irak’taki nüfuzunu zayıflatmaya karar vermesi halinde bu milislerle başa çıkabileceğine dikkat çekiyor.

8 Ağustos 2025 - 09:29
8 Ağustos 2025 - 09:29
 0
Irak'taki İran Uzantılarının Tasfiye Kararı!

ABD'nin Haşdi Şabi milisleriyle iş birliği Haziran 2014'te başladı. Bu iş birliğinin doğası ve nedenleri hakkında birçok makalede detaylı açıklamalar yaptım. 2015 Ekim’inde, ABD Başkanı’nın IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonun kampanyasını koordine etmek üzere atadığı yeni özel temsilci Brett McGurk’ten Abu Dabi’de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin özel temsilcisi Miladinov ve Irak hükümetinden bir temsilcinin katıldığı bir toplantıda, “Ulusal Uzlaşma” olarak adlandırılan süreç çerçevesinde, ABD’nin önerdiği biçimde, IŞİD’in kontrolündeki vilayetlerin yerel güçlerinden oluşacak “Ulusal Muhafız” kurulmasının gerekliliğini talep ettik. Toplantıda, siyasi anlaşma olmadan, Şii aktörlerin Irak yönetimini tekellemesini engelleyecek gerçek bir ortaklığın sağlanmasını şart koşarak, Sünni güçlerin IŞİD’le savaşta yer almasına karşı çıktık. Ancak McGurk, bu milisler hakkında açık tehditte bulunarak, “Katılmazsanız bu milisler şehirlerinize girecek” dedi. Bu tehdit, ABD’nin 2014 Eylül’ünde kurduğu ve yönettiği IŞİD karşıtı uluslararası koalisyonun parçası olarak Irak’a yeniden dönen ABD güçleri ile bu milisler arasındaki açık iş birliğinin sonucuydu.

ABD o dönemde İran’ın bu koalisyondaki rolüne karşı çıkarken, pratikte Irak’taki İran vekillerini ABD silahlarıyla donatmakta, onlara hava desteği sağlamakta ve İranlı danışmanların faaliyetlerini görmezden gelmekteydi. Hatta bu grupların işlediği büyük ihlaller konusunda sessiz kaldı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu erken dönemde bu ihlalleri insanlığa karşı suç ve savaş suçu olarak nitelendirmişti.

O dönem “İran ve ABD güçleri Irak'ta aynı üsse ortak” başlıklı bir makale yayımladım. Makalede, iki üst düzey ABD yöneticisinin, özellikle Hizbullah Tugayları’nın Anbar’daki “Taqaddum” askeri üssünde ABD askerleriyle yan yana konuşlandığını aktardım. (ABD Dışişleri Bakanlığı Temmuz 2009’da Hizbullah Tugayları’nı terör listesine almıştı.) Başka bir üst düzey yetkiliden, bazı radikal milis liderlerinin ABD’nin askeri operasyon brifinglerine katıldığı da nakledilmişti.

Ancak ABD-İran ilişkilerindeki gerginlik, Başkan Trump yönetiminin 2018’de nükleer anlaşmadan çekilmesi ve ardından uygulanan sert yaptırımlar ile bu milislerin bir kısmının terör örgütü listesine alınmasıyla değişti. Bu süreçte, 2019 Mayıs’ından itibaren ABD büyükelçiliğine gönderilen “Katyuşa mesajları” olarak adlandırdığım uyarılar yaşandı.

Tüm bu tırmanmaya rağmen ABD, Haşdi Şabi milislerinin adlarını Dışişleri Bakanlığı terör listesine eklemiş, Haşdi Şabi Başkanına (ABD Hazine Bakanlığı 2021 Ocak’ta onu kara listeye aldı, onu 2019 sonlarında protestoları bastırmak üzere Kudüs Gücü desteğiyle kurulan kriz hücresinin parçası olmakla suçladı; Kudüs Gücü de ABD kara listesinde) ve Haşdi Şabi Genelkurmay Başkanına (2021 Ocak’ta yaptırım ve terör listesine alındı) yaptırımlar uygulamasına rağmen, bu milisleri fiili bir gerçeklik olarak kabul etmeye devam etti.

Son bir yıl içinde Orta Doğu’daki gelişmeler, özellikle İran vekilleriyle ilişkiler bağlamında, ABD’nin Irak’taki milislere yönelik söylemi sertleşti. ABD, Haşdi Şabi için yeni bir yasanın çıkarılmasına ve kamu bütçesinden finansmanına karşı çıktı.

2015 Şubat’ında ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Irak Başbakanı ile ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio arasında geçen bir telefon görüşmesinde Rubio’nun “Irak’taki kötü İran etkisini azaltma yolları” ifadesini kullandığını, ancak Haşdi Şabi veya milislerinden bahsetmediğini belirtti.

Ancak Temmuz 2025’te ABD’nin Haşdi Şabi yasası konusundaki tutumu netleşti. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “Haşdi Şabi yasasının ABD-Irak ortaklığına şiddetle aykırı olduğunu, Irak’ın gerçek egemenliği ve güvenlik kurumlarının güçlendirilmesi ilkesine karşı olduğunu” söyledi. En önemli ifade, ABD’nin “Haşdi Şabi’yi finanse eden finans kurumlarına karşı gerekli önlemleri alacağı” tehdidiydi. Bu ciddi bir tehdit olup, doğrudan Irak Maliyesi’ni ve muhtemelen Merkez Bankası’nı zor durumda bırakıyor çünkü bütçe yasasına göre bu kurumlar milisleri finanse ediyor. Bu tehdit hükümet ve Irak Parlamentosu’nu da kapsayabilir çünkü bütçe yasasını onlar onaylıyor.

Birkaç gün önce ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği, sosyal medya platformu X’te, ABD’nin Irak Parlamentosu Birinci Başkan Yardımcısı ile yapılan görüşmede yeni Haşdi Şabi yasasına dair endişelerini dile getirdiğini ve ABD Dışişleri Bakanı’nın bu yasanın “İran etkisini artıracağını, silahlı terör gruplarını güçlendireceğini ve Irak’ın egemenliğini tehdit edeceğini” söylediğini aktardı.

25 Şubat 2025’te Bakanlar Kurulu tarafından onaylanan Haşdi Şabi Kanunu taslağı ile 2019’da sunulan “Haşdi Şabi Mücahitleri Hizmet ve Emeklilik Kanunu” karşılaştırıldığında, ABD’nin itirazlarını azaltmak için yasa tasarısında açık düzenleme çabalarının olduğu görülüyor. Ancak yasa tasarısının bölgedeki yeni gerçekleri göz ardı ettiği de belli.

Yine de yeni yasa tasarısında sadece Amerikalıları değil, Iraklıları da rahatsız eden bazı ifadeler var. Örneğin “mücahitler” terimi Haşdi Şabi üyelerini tanımlamak için kullanılmış.

Yasa, Haşdi Şabi’nin hem “silahlı kuvvetlerin bir parçası” hem de “askeri bir kurum” olmasının yarattığı çelişkileri çözmemiştir. Ayrıca Haşdi Şabi’nin yıllardır yasal dayanağı olmadan yaptığı “ulusal güvenliği sağlama ve koruma” yetkisinin yasal olarak netleştirilmemiş olması ya da Haşdi Şabi’nin aynı zamanda inşaat, mühendislik, mekanik, tarım ve sanayi işleri yapan genel müteahhitlik şirketine sahip olması gibi çelişkiler bulunmakta.

Şii siyasi aktörler kesin olarak inanıyor ki Haşdi Şabi milisleri Irak'ta Şii yönetimini garanti altına alan tek güçtür ve kendi iktidarlarının devamının da garantörüdür. İran, bu milislerin çoğunun Velayet-i Fakih rejimine bağlı olduğunu ve Ayetullah Hamaney’in kararlarının itaat edilmesi gereken İmam'ın kararları olduğu inancına sahip olduğunu bilerek bu milislerin devamını istiyor. İran’ın bu milisler Irak’taki kolu ve vekilidir.

Gerçek şu ki, ABD, eğer uzun yıllar İran ile oynadığı ikili oyunu sona erdirip İran’ın Irak’taki nüfuzunu gerçekten zayıflatmaya karar verirse, bu milislerle başa çıkabilecek tek güçtür.

Yahya El-Kubaisi-Iraklı yazar

Bu haber toplam 1955 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 12:30:18