Kürdler Vatandaş Olarak Değil Ulus Olarak Eşitlilik İstiyor

''Öcalan, derin PKK ve İmralı'dan atanan kayyumlar DEM Parti'ye oy veren yurtsever tabana rağmen Kürd ulusunun diğer uluslar gibi kendi geleceklerini tayin etme hakkını tanımıyor.''

20 Ekim 2025 - 11:21
20 Ekim 2025 - 11:21
 0
Kürdler Vatandaş Olarak Değil Ulus Olarak Eşitlilik İstiyor

Bu gün ulusal mücadelenin geldiği ve getirilmek istenen yeri anlamak için geçmişe kısada olsa  değinmek gerekiyor, oynanan oyun çok. Yıllarca Türk solu "Halkların Kardeşliği" siyasi İslam "Ümmetin Birliği" diyerek Kürd başkaldırılarını bölücülük ve emperyalizm ile işbirliği olarak değerlendirildi. Kürdlerin ulusal talepleri demokratik kitle örgütlerinde yapılan ideolojik çalışmalar ile devrim sonrasına  bırakıldı. Siyasi İslamı savunanlar da aynı amaç için camileri kullandılar.

Yıllarca ulusal mücadeleyi amacından saptırmak, bölmek için inanç ve ideoloji kullanıldı.80 sonrası inanç ve ideoloji kadar etkili olan silahlı mücadele somut koşullara uymayacak şekilde (Kurtarılmış bölge anlayışı ile) öne alınarak sınırlı alanlarda başlatıldı. Silahlı mücadele ile birlikte  yerelde  dost olunması gereken yurtsever güçler düşman edildi. Birliğe ihtiyacı olan ulusun haklı mücadelesini haksız duruma düşürmek, uluslararası kamuoyu desteğinden yoksun bırakmak için belli odaklar tarafından terör eylemleri yapıldı, yaptırıldı. Yılların birikimi olan ulusal potansiyel yanlış mücadele anlayışı ile heba edildi.

Öcalan Türkiye'ye getirildikten sonra silahlı mücadele İmralı'dan yönlendirilmeye başlandı. Ateşkese, savaşın devam etmesine ve bu gün silahlı mücadelenin bitirilmesine kararlar İmralı'dan alınarak başarı ile uyguladı.

Silahlı mücadele devam ederken legal mücadele alanlarında ulusalcı örgütleri tasfiye etmek için İmralı'da dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile birlikte Öcalan ile birlikte HDP kuruldu. Daha sonra HDP'nin devamı olan partilere atanan kayyumlar ile adım adım yönetici kadrolar oluşturuldu. Görevleri Öcalan ile birlikte tabanda yer alan yurtseverleri ulusal mücadeleden adım adım  uzaklaştırmak.

Atanan kayyumlardan biri de Kürd ve Kürdistan karşıtı görüşleri ile bilinen Tülay Hatimoğulları'dır. Hatimoğulları Hatay'ın Nusayri Araplarından. Kürd ulusu ile ilgili neden boyundan büyük laflar ettiğini  anlayabilmek için Nusayri inancı nedir, bu inancını savunan Arapların kim olduklarına bakmak gerekiyor.

Nusayri inancının Şiiliğin erken dönemlerinde ortaya çıkan "Galiyye" kolundan olduğu söylenir. Diğer bir rivayete göre Yavuz Sultan Selim  Mısır'ı fethettiğinde Nil nehiri kenarında sulu tarım yapıldığını görmüş. Dönüşünde diğer Kutsal Emanetler ile birlikte sulu tarım yapan  Nusayrileri de Osmanlı topraklarına getirmiş. Sulu tarım yapmaya müsait Hatay  Adana Ovası, Mersin ve bu gün Suriye'de kalan Laskiye çevresine yerleştirilmişler. Eski Mısır inancında olan reenkarnasyona (Yeniden doğma, yeniden yaratılış) inanırlar.

Reenkarnasyon inandıkları için sürekli horlanan, Müslümandan sayılmadıkları gibi Aileviden de sayılmazlar. Deyim yerindeyse Nusayri Arap'larından olan eş başkan Kürdlerin ulusal hakları ile ilgili yorum yapması, karşı çıkması gereken zurnanın son deliği olması gerekir.

Böyle olmasına rağmen Hatimoğulları üstüne vazife olmadığı halde "Amerika’nın sözde demokratikleşme  hareketinin ürünü olarak geride bıraktığı Kürd Bölgesel Yönetimi'nin devletleşmesi Amerika'nın Irak halkına vuracağı en büyük darbe olacaktır" diyor.

Söylendiği gibi kendi mahallesinde muhtar seçilemeyecek olan bu kadının Öcalan (İmralı) sayesinde Kürd oyları ile millet vekili olması yetmemiş DEM Parti'ye Eş Başkan yapmışlar. Kürdlerin geleceği ile ilgili dört parçada yorum yapma yetkisini atandığı yer olan İmralı ve Öcalan'dan alıyor. Görevi devletin uyguladığı asimilasyon politikasının amacına ulaşması için Öcalan'ın (İmralı'nın) görüşlerini DEM Parti içerisinde yukarıdan aşağıya, yurtsever tabana kabul ettirmek.

Öcalan ve legal siyasete İmralı'dan atanan kayyumlar uluslaşma çağı bitti deniyor. Uluslaşma çağı bittiyse 8 tane Türki devlete, Arapların 22 devletine neden karşı çıkılmaz? Karşı çıkmadığı gibi Filistin’in 23'üncü Arap  devleti olmasını isteniyor.

Filistin halkının bu meşru talebini en iyi anlayan Kürd'ler de destek veriyor. İtiraz edilen Filistin halkının meşru talebi değildir. Aynı meşru talep nüfusu Filistin'den kat kat fazla olan ve ülkeleri dört parçaya bölünmüş Kürd ulusu için istendiğinde neden özellikle kayyumlar karşı çıkıyor?

 Karşı çıktıkları gibi sadece Kürd'ler için "Ulus devlet gericiliktir" deniyor.

Bu eş başkanında bilmezden geldiği Enfal ve Halepçe katliamında Saddam Hüseyin'in yanında yer alarak katliama ortak olan, Kürd kadın ve kızlarının pazarlarda satılıp cariye yapıldığı için El Fetih lideri Yaser Arafat’tan dolayı Filistin halkını suçlamadı. Yine Suriye'de baba ve oğul Esad yönetiminin Rojava'da kimlik bile vermediği Kürd halkına uyguladığı baskı, Türkiye ile aradaki sınırda uyguladığı mecburi iskan politikasından dolayı da Nusayri Arap'larını suçlamıyor.

Öcalan, derin PKK ve İmralı'dan atanan kayyumlar DEM Parti'ye oy veren yurtsever tabana rağmen Kürd ulusunun diğer uluslar gibi kendi geleceklerini tayin etme hakkını tanımıyor.

Eş Başkan Hatimoğulları'nda da görüldüğü gibi azınlıkların çoğunluğu haklarından mahrum bırakarak asimile eden tekçi anlayışa karşı çıkmak yerine "Biz asimile olduk, Kürdler neden olmuyor?" diyerek özlerini kaybetmenin yarattığı psikoloji ve öfke ile Kürdlere saldırıp düşmanlık  yapıyorlar. Kürdler asimile edilmeye direndikleri için destek vermeleri gerekirken düşmanlık yapılıyor. Oysa Güney Kürdistan ve Rojava'da Kürdlerin elde ettiği anadilde eğitim ve ibadet özgürlüğü gibi haklardan bütün azınlıklar Kürdlerin kazanımlarına egemen devletler gibi karşı çıkmak yerine azınlıkların destek vermeleri gerekir.

Öcalan’ın savunduğu ulus karşıtı görüşleri ile silahlı mücadelenin devam etmesine zaten gerek yok. İddia edildiği gibi İmralı'da esir değildir. Esir olmadığı gibi İmralı'da can güvenliği Kandil'den ve dünyanın her yerinden daha fazla. Bunu kendisi de çok iyi biliyor. İstediği kişiler İmralı'ya getirilerek birlikte çalışma yaptığı arkadaşları bile var.

Dedik ya oyun çok, Bahçeli’nin başlattığı yeni süreç tabandan gelen tepkilere rağmen sadece Öcalan ile yürütülemeyeceğini gören Pervin Buldan gibi diğer kayyum Cengiz Çandar Demirtaş'ın da devreye sokulmasını istiyor. Çandar'a göre sürecin birinci meselesi "Demirtaş’ın özgürlüğüdür." diyor. Sürecin birinci meselesi PKK'nin kendini feshederek silah bırakmasıdır. Demirtaş süreç ile ilgili ortaya  Öcalan'dan farklı bir tavır koymuyor. Ulusal taleplere değinmediği gibi "Sayın  Öcalan'a güvenim ve desteğimin tam olduğunu belirtmek istiyorum” demesinden anlaşılıyor.

Türkiyelileşmek dışında amacı olmayan silahlı mücadelenin bitirilmesine Öcalan'dan çok katkısı olacağı bilinen Demirtaş tahliye edilmeli.

Bahçelinin başlattığı sürecin nedeni yeni yüzyılda rüzgar Kürdlerin arkasında olmasıdır. Kürdler kendi kadim vatanlarında, birlikte ya da ayrı kendi gelecekleri ile ilgili kendilerinin karar vermek istiyor. Gülistan Koçyiğit’in dediği gibi sadece "eşit vatandaş" olmak için değil Kürdistan'ın bölünmüş her parçasında ulus olarak eşit haklara sahip olmak istiyor.....Adnan Güllüoğlu


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı toplam 560 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 13:22:00