Siyasi parti liderleri bu güne kadar Kürd'lerle ilgili defalarca çeşitli açıklamalar yaptılar. Seçim sonrası yapılan vaatlerin uygulanmamasının nedeni liderlerin statükocu anlayışı benimseyip çizdiği sınırların dışına çıkamıyor olmalarıdır. Bu nedenle Kürd'lerle ve demokrasi ve eşitlik vaatlerini hep slogan düzeyinde kaldı. yaptıkları Babacan ve DEVA partisi ilk defa, slogan dışında statükoya, yani inkara dayalı kurulu sisteme karşı çıkarak değişimden yana açıklamalar yapıyor. Ayrıca yaptığı açıklamaları sadece kendisi değil partisinde yer alan sorunlu kişilerde savunuyor. Bu da yapılan açıklamaların samimiyetini, önemini ve ciddiyetini daha da arttırıyor. Sadece HDP'nin değil ayırım gözetmeden bütün Kürd'lerin dışlandığı seçim sürecinde yapılan açıklamalarını oy için yapılıyor demek haksızlık olur.
Bakalım Babacan ve partisi ülkeyi 100 yılda bu günkü duruma getiren statükocu rejime karşı ne diyor:
Babacan anadilin öneminden söz ettikten sonra Kürd varlığının temeli olan Kürdçe'nin anayasal güvence altına alınması gerektiğini söylüyor. Yani bu güne kadar zorla uygulanan asimilasyon politikasının temelini oluşturan, daha ilk okulda çocuklara kabus yaşatan Kürdçe'ye konulan yasakların kaldırılacağını söylüyor. Kişisel özgürlükler içinde "Özgürlük esas, sınırlama istisna olacak” diyor.
DEVA Partisi Kurumsal İletişim ve Tanıtım Bşk. Oktar’da Atatürk'ün çizdiği sınırlar ve anayasada yer alan 66.madde de Türk anne babadan olma gibi etnik veya dini kimliğe atıf yapan ifadelerin değiştirileceğinden söz ediyor. Bu anlayışın hayattaki karşılığı farklı olana eşitlik temelinde bir yaklaşım olacağı gibi millet vekili olmak için çoğu insana inanmadan ettirilen yemin gibi uygulamaların da değişmesi gerektiği anlamına geliyor.
Millet ve Cumhur İttifakı'nda yer alan hangi lider ve partisi statüko karşıtı böylesi açıklamaları yapabilir? İktidar ortağı Bahçeli ve MHP'ye rağmen bir zamanlar "Baldıran zehiri içerim" diyen Tayip Erdoğan mı? Akşener ve Davutoğlu öte dursun. Kürdistan dendiğinde zıplayan beyaz yakalı Kemalistlerden ve Andımızı yeniden okutarak ırkçılığı körpe beyinlere yerleştirerek asimilasyon politikasının devamından yana olan Kılıçtaroğlu'mu? Yoksa bu gün "Topal Osman'ı torunuyum” diyen İmamoğlu’mu, kıymeti kendinden menkul Mansur Yavaş mı?
Bu partiler Türkiye'nin bu günkü sorunlarının hepsinin kaynağını oluşturan inkara dayalı ve tekçilik üzerine kurulu statükocu rejim yerine ekonomi ve AKP karşıtlığı ile uğraşıp komşunun Kürd'üne bile düşmanlık yapmaya devam etsinler.
Yaptığı açıklamalar ile diğer liderler ile araya kayda değer fark koyan Babacan'ın bir diğer özelliği de uluslar arası camiada kabul gören genç bir siyasetçi olmasıdır. Bu anlamda da söyledikleri daha da önem kazanıyor. Ayrıca anadil, demokrasi ve düşünce özgürlüğü gibi konulara konan kasıtlı ve kısıtlayıcı ırkçı yasalar legal mücadelenin önüne konmuş engellerdir. Bu yasa ve uygulamaların değişmesi en çok farklı olanların ve Kürd'lerin yararına olacaktır.
Yukarıda değindiğim gibi Babacan ve partisinin statükocu tekçi anlayışın karşısında yer alan açıklamalar yapıyorlar. Kürd'leri ziyadesiyle ilgilendiren ve bu açıklamalar egemen ulus partileri arasında bir ilktir ve desteklenmelidir. Babacan ve partisi merkezde yer alarak siyaset yapıyor gerçeğini unutmadan yapılan açıklamaların gerisinde kalan, klasik sol jargonu ile söyledikleri eleştirilip değerlendirilmemelidir.
A.Güllüoglu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.