Kesin olmayan seçim sonuçlarına göre CHP yüzde 37.74, AKP+MHP yüzde 40.54, YRP 6.19 ve DEM yüzde 5.6 oy aldı. Ortaya çıkan bu sonuçlara göre seçimin kazananı yok.
AKP OHAL ilanları, iç politikada kullandığı Sınır Ötesi Operasyonları, halkın iradesini hiçe sayarak yaptığı Kayyum atamaları ile Kürd halkının iradesine saygı göstermedi. Etnik ve inancı farklı olanları ötekileştirdi. 12 Eylül'ün yasaları yetmedi yeni yasalar çıkardı. Yetmedi ülkeyi yönetirken kendi çıkardığı yasalarını bile çiğnedi.
Barış sürecinde söylenen sözlerin arkasında durmadı, umutları boşa çıkardı. Hendeklerin kazıldığının aylar öncesinden bilinmesine rağmen müdahale edilmedi. Hendek kazılan ilçeleri yerle bir etmek ve binlerce gencin yok yere ölümünden sonra Kürd halkını yerinden, yurdundan göç etmeğe mecbur bırakmak için kullanıldı.
Yapılan insan hakları ihlalleri ve orta sınıfın yok olması ile birlikte ülke ekonomisini iflasın eşiğine getirdiği için AKP seçimi zaten kaybetmeyi çoktan hak etmişti ve kaybetti.
"AKP gitsin ne olursa olsun" dediği halde gereğini yapmayan, yukarıda anlatmaya çalıştığım sorunların hemen hemen tamamında AKP'nin arkasında durarak koltuk değneği olan CHP'mi seçimi kazandı?
CHP Kirli Hendek Savaşının mimarı AKP'nin son başbakanı Davutoğlu ile ittifak kurdu. Kurduğu ittifaka Merak Akşener'i de alarak Akşener ile birlikte 90'lı yıllarda işlenen faili belli cinayetleri de aklanması sağladı. Yetmedi sahibine yaramayan Ümit Özdağ ile kapalı kapılar ardında bakanlıkların paylaşıldığı gizli protokol imzalandı. Bu haliyle CHP seçimi kazansaydı değişen ne olurdu.
Verdiği sözlere rağmen kazandığı hangi belediyede yapılan yolsuzluklar için gereğini yaptı?
Taşınan oylarla seçime nasıl müdahale edildiğini, halkın iradesine yapılan saygısızlığı bu seçimde de tekrarlandığını gördük.
Oyların açık kullanıldığı ama sayımının gizli yapıldığı tek parti döneminden 100 yılda toplu taşınan oylarla yapılan seçimlere gelindi.
Önceki yazılarımda değinmeye çalıştığım gibi bu seçimde de yukarılarda hazırlanan projelerle seçmen iktidar ve ana muhalefet arasında tercih yapmak zorunda bırakıldı. Türkiye'de yapılan seçimlerde kim kazanırsa kazansın sorunlar değişmez, sadece iktidar el değiştirir. Hangi parti, ya da ittifak kazanırsa kazansın sonuçta kazanan kurulu düzenden yana olacağı belli. Tekçi düşünceyi savunan partiler arasında kim kazandı, kim kaybetti diye tartışmak sadece zaman kaybıdır.
HDP önceki seçimde CHP ve 6'li masada yer verilmediği halde Millet İttifakı'nın peşine takıldığı için bu gün devamı olan DEM Parti bu seçimde oy kaybetti. (Alınan oy yüzde 5.6) Seçim öncesi ilkeli mücadele vereceğini, iktidar ve ana muhalefet dışında 3. Yolu oluşturacağını iddia etmişti. Bu iddiasına rağmen adına "yerel ittifaklar" diyerek çelişkili ittifaklar kurdu. Kurduğu yerel ittifakların gerekçelerini doğru düzgün açıklamadığı için önceki seçimden bu yana kafası zaten karışık olan taban bölündü.
Halkı adına siyaset yapan partilerin özgür iradeleri olmalı. Sadece özgür iradesi olan partiler somut koşulları değerlendirerek halkından yana siyaset üretebilirler. Özgür iradesi olmayan partiler rüzgar gülü gibi esinti nereden gelirse o tarafa dönerler.
Özgür iradesi olan partilerde alınan kararlar demokratik bir şekilde alınır. Kararlar parti organlarında demokratik bir şekilde alınamıyorsa, dışarıdan müdahale ile alınıyorsa o parti demokrasi mücadelesi veremez.
Türkiye'de demokrasi mücadelesi etnik ve inançta tekçiliği savunan anlayışa karşı mücadeledir. Demokrasi mücadelesini verdiğini iddia eden partinin tekçi anlayışı savunan partilere karşı ayırım gözetmeden kırmızı çizgileri olmalı. Birinden yana olmak ile seçim kazanılmaz, kazanan her zaman tekçi düşüncedir.
Yapılan seçimde kayda değer üç konu ortaya çıktı. Birincisi AKP'nin oy kaybı ile birlikte artık miadının dolduğu, İkincisi AKP'nin seçimi kaybetmesine rağmen tekçi anlayışın Andımızı yeniden ilkokullarda okutmak isteyen CHP ile birlikte güçlenerek çıkması, üçüncü olarak ta DEM Partinin bu seçimde ortaya attığı 3.yol söylemi.
DEM Parti 3. Yoldan ne anlatmak istediğini, kırmızı çizgilerinin neler olduğunu ve 3.yolda savunulan azami ve asgari ilkelerin neler olduğunu, bu ilkeler ile kurulabilecek ittifakların sınırlarını daha net ve anlaşılır biçimde açıklamak zorundadır.
A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.